Aynı Mücadele Farklı Cepheler: Kentsel Muhalefeti Birleştirmek Mümkün mü?

EVREN UZER

Amazon’un 50 bin kişilik kampüsünü ikiye bölüp bir yarısını, H20 Amazon’u New York’ta Queens’e kuracağını kamuya açıklaması (Kasım 2018) ve ani bir geri dönüş ile bu “teklif”i çektiğini açıklaması arasında geçen dört ay (Şubat 2019), kentin çeşitli teknikleriyle yerinden etme ile parçalanan muhalefetini, hızlı bir şekilde tek cepheye odakladı. Amazon’un geri çekilişi Vali Andrew Cuomo ve Belediye Başkanı Bill de Blasio’nun kent ekonomisini, teknoloji endüstrisine sunulan cazip tekliflerle canlandırma planlarını da zedeledi. Büyük bir kısmı kapalı kapılar arkasında olgunlaşan bu teklif, Amazon’un Long Island City, Queens’e gelmesi için vergi muafiyeti ile yüklü bir miktarın firmaya verilmesini de kapsıyordu. 25 bin kişilik istihdam yaratmak, kampüs çalışır hale geldikten sonraki 5-6 yıl içinde yakın çevresindeki bazı kamu alanlarına -vergiden düşürülebilir- yatırım yapmaktan başka, kamusal hizmet anlamında bir söz vermeyen anlaşmanın ilk tökezlemesi, bazı senatörlerin de desteklediği, sendikalaşma konusundaki ısrarlara Amazon’un çekimser kalmasından kaynaklandı. New York’un kamu kaynaklarının, büyük şirketlere neredeyse bedelsiz (iş olanağı ve tam tanımlanmamış kamu yapıları karşılığında) veriliyor olması, altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, açık alan gibi pek çok hizmetinin bakımsızlıktan ne kadar sorunlu olduğunu gündelik hayatlarında deneyimleyen kent sakinleri için, New York gibi bir kentte neden böyle bir teklife ihtiyaç duyulduğu da ayrı bir tepki konusu oldu. Sadece Amazon’un gelme ihtimali, planlanan alanın çevresinde dört ayda ortalamanın çok üstünde kira ve konut değeri artışına neden oldu, ve kiralar teklifin geri çekilmesinin ardından tekrar düşme eğilimine geçti.1 Şirketin kararı yeni dönem ilerlemeci siyasilerinden Alexandria Ocasio-Cortez’in de başını çektiği bir grup politikacının, kamu tepkisini de arkalarına alarak ortaya çıktıkları, kısa dönemli bir başarı oldu.

Amazon protestoları; fotoğraf: VOCAL NY Voices of Community Activists and Leaders
Amazon protestoları; fotoğraf: VOCAL NY Voices of Community Activists and Leaders

Amazon, New York içinde yatırım karşılığı, kent yönetimi ile verimli pazarlıklar yapan tek şirket değil elbette. Kamusal kaynakların özelleştirilmesi, kontrolsüz artan kiralar ve konut fiyatlari ile konut ve ticaret yerlerinde sürekli bir yerinden edilme, dar gelirlilerinin evsiz kalması veya sürekli bir konut güvensizliği yaşaması söz konusu. Öte yandan New York’ta kentsel muhalefet açısından önemli aktörler var: Tarihsel olarak, El Barrio East Harlem’de, Siyah Panterlerden ve Chicago Young Lords’dan ilhamla 1969’da ortaya çıkan Young Lords Organization gibi aktivist grupların kent içinde yarı otonom alanlar yarattığı, sosyal altyapı için kendi sistemlerinden alternatifler ürettikleri örnekler de kent belleğinde var. Kentin muhalefet arenası her dönemde etkin olmuş olmakla beraber 70’lerin mali krizi, 2008 ipotek krizi, 2012’de önce Occupy Wall Street sonra Sandy Kasırgası gibi anlar, muhalefetin içeriği, ölçeği ve odağı anlamında önemli eşik noktaları oluşturmuş. 2012’deki Sandy Kasırgasının arkasından görünür hale gelen, bir kısmı Occupy döneminde biraraya gelmiş grupların, kasırga sonrası dağılan fonlarla önemli savunuculuk (advocacy) çalışmaları yaptığını, ama bu işlerin fonların azalması ile sekteye uğradığını veya ölçek olarak küçüldüğünü söylemek mümkün.2 Halihazirdaki New York’ta aktif olan muhalif hareketler hem bu tarihi örnekleri hem de son yıllarda giderek ivme kazanan -sömürge etkilerinden- bağımsızlaşma (decolonization) ve yerli halkların başını çektiğini ve içeriğini tanımladığı (indigenous resistance) direniş biçimlerinin değer ve prensiplerini göz önüne alarak kent muhalefetini de yeniden üretiyor.

New York’un beş bölgesinden birisi olan, Brooklyn’in güneyinde, yerinden edilmelerin sıklıkla yaşandığı ve konumu itibari ile iklim krizinin etkilerinin gündemden de inmediği Brooklyn, Sunset Park’ta, çevresel adalet konularında önemli çalışmalar yapan UPROSE’un direktörü Elizabeth Yeampierre, 2018 güzünde Amazon ile ilgili ne yapacaklarını soran birisine “kendi dertlerine yetecek kadar kaynakları” olduğunu anlatıyordu. UPROSE o dönem -ve hala- kıyıdaki endüstri yapılarını dallı budaklı alışveriş merkezleri ve etkinlik alanlarına dönüştüren ve lüks konut işine girmek için plan kodlarını değiştirmeye uğraşan Industry City ile uğraşıyor. Aynı Amazon örneğinde olduğu gibi kaynakları çok olan bu şirketler, kendi destekledikleri sivil toplum örgütleri, ve maaşlı çalışanların domine ettiği semt meclis3 toplantıları ile tabandan gelen sesi de kendi lehlerine çevirmek üzere uğraşıyorlardı. New York gibi iki-üç ayri işte çalışmanın normalleşmeye başladığı bir kentte meclis toplantılarına katılmak bir imtiyaz haline geliyor. Kendimize, katılımın demokratik biçimde üretilmesi için plancılar ve kent pratisyenleri, karar vericiler olarak ortaya koyduğumuz farklı mekanizmaların, bu mekanizmaları gerçekten kullanmaya ihtiyacı olanların olanaklarına ne kadar uygun diye sormamız gerekiyor.

Saldırı çok yönden geliyor; sadece Amazon değil pek çok teknoloji şirketi, uluslararası konut konglomerasyonları New York içinde kontrolsüz olarak genişliyorken, kent politikaları bu genişlemenin özellikle dar gelirli çalışanlar, evsizlik deneyimleyen veya evsiz olmaya yakın grupların barınma hakkının nasıl korunacağına veya küçük ölçekli işletmelerin, artan kira ve dijital alışveriş tehditi karşısında nasıl mücadele verebilecegine dair olanak veya korunma sunmuyor. Mücadele içinde yer alanların öncelikleri kendi mahalleleri oluyor, muhalefetin parçalılığı yerel küçük başarıların ölçek olarak büyümesine olanak tanımıyor.4 Örneğin Brooklyn Crown Heights’ta mücadele veren the Movement to Protect the People (MTOPP) Brooklyn Botanik Bahçesi’nin çevresinde inşa edilmek istenen yüksek katlı konutlara karşı kampanya başlattığında, sadece çevrede yaşayan gönüllülerden oluşan bir grup olarak çalışabiliyor. Konutları inşa edenlerin ise ellerinde 100’ün üzerinde konut portföyü var ve hem yasal anlamda hem de kamuoyu oluşturmada daha organize bir şekilde çalışabiliyorlar. Amazon, kampüsünden vazgeçmiş olsa da Staten Island’da hala bir dağıtım merkezi var ve kent içinde son-mil5 dağıtım depoları ile hem kamyon trafiğini artırıyor hem de bazı düşük gelirli mahalleleri depoya dönüştürüyor.

Saldırıya maruz kalanların kaynakları bununla başa çıkmak için yeterli değil. Orta gelir grubu için kira yükü6 son on yılda en çok yerinden edilmenin yaşandığı mahallelerde arttı (NYU Furman Center Raporu, 20167). Kentsel muhalefeti örgütlü olarak yürütmeye çalışan gruplar için fon kaynakları kısıtlı ve büyük fonlar “bir bedel ile geliyor”. Bu bedel çoğunlukla fonların harcanış biçimlerine müdahale ile kendini gösteriyor. Özellikle 2012 sonrası gelişen kar amacı gütmeyen kamu yararını savunan ve politika üreten veya araştırma yapan gruplarda (ing. non-profit advocacy and research), büyük bağışçılardan ya da Neihgborhood’s First Fund gibi Başkan De Blasio’nun özellikle bölgeleme ve konut politikalarina yakınlığı ile bilinen grupların fonlarını, bu politikalar ile uyumlu işler yapan STK’lara dağıtıyor olması bunun bir örneği.8 Kendilerini bu fon kaynaklarının dışında tutan gruplar ölçek olarak büyüyemiyor ve doğal olarak mücadele alanlarını genişletemiyorlar. UPROSE örneğindeki gibi birbirlerinin mücadelesine de yeterince destek olamıyorlar. Kent politikaları ve planlama araçları, varolan direniş ve muhalefeti parçalamaya neden oluyor. Bu son on yıldan uzun sürede neoliberal kent politikalarının hız kazandığı, kentsel yönetimin ortaya çıkışı ve kamu katılımının kent karar mekanizmalarına katılmasının sosyal hareketlerin radikalliğini yitirmesine ve pasifleşmesine neden olduğu pek çok saha çalışması ile belgelenmiş durumda.

2012’de sosyal çalışan kariyerinden New York City Belediye Başkanlığına parlak bir giriş yapan Bill De Blasio, gelişini umutla karşılayan pek çok kişi için icraatlarında kendinden önce gelen cumhuriyetçi başkanlardan çok da büyük bir farklılık getirmediğini gösterdi arada geçen 7 yılda. New York’un temel planlama aracı olan bölgeleme (zoning), yasal geçerliliğini -ve varoluş nedenini-, belediyenin kamu hakkını gözeterek, özel iştiraklerin aktivitelerini düzenleme amaçlı kolluk gücünü kullanımından alıyor. Yerel yönetimlerin, sadece New York’ta değil daha da küresel olarak kamu hakkı ile ilgili düzenleme güçlerini kullanmadıklarını ve kar amaçlı kuruluşlar gibi hareket ettiklerini gözlemlemek yersiz olmaz. Büyük şirketlerle yapılan pazarlıklar, bu şirketlerin etkilerinin halihazirda zaten başka krizlerle uğrasan düşük gelir gruplu, marjinal gruplara kamu sağlığı gibi şekillerde bedel olarak ödetildiğini gözardı ediyor. Örneğin son-mil dağıtımı depolarının Red Hook, Brooklyn veya Hunts Point Bronx gibi düşük gelir alanlarında yer alması nedeniyle, burada yaşayanlar artan kamyon trafiğinin neden olacağı kazalar, çevre kalitesinin düşmesi gibi bedelleri, bu hizmetlerden faydalanmıyor olsalar dahi ödüyorlar.

Amazon New York’a şimdilik büyük ölçekte bir yatırım yapmayacak ama örneğin halihazırda başka bir Amerika kenti Baltimore’un kentsel hizmet ve yapılarını tarihte başka hiçbir şirketin yapmadığı şekilde dönüştürüyor. Amerika’da e-ticaretin %40-50 arasındaki kısmı Amazon üzerinden yapılıyor. Yerel ticaretin neredeyse çekildiği veya ölçeğinin küçüldüğü uzak kırsal bölgeler için Amazon’un rakipsiz kaldığı alanlar ve kentsel alanlarda seçilmiş karar vericilerin gelişim adına yarattıkları cömert fırsatlar, şirketin kitaptan başlayıp, konut, teknoloji ve güvenlik alanlarında kapsamlı hizmetler sunuyor olması daha önce görülmemiş yükselişinin temel nedenleri olarak sayılabilir. Ayrıca etki analizlerini yaparken e-ticaretin ortadan kaldırdığı binlerce iş pozisyonunu, ulaşım, posta hizmetleri gibi kamu altyapı sistemleri üzerindeki etkisini, çevreye zararlarını ve özellikle bu zararların kimleri (insan ve diğer canlıları) en çok etkilediğini araştırmadan, sürekli büyümenin mihenk taşı olan bu tür şirketleri değerlendirmek mümkün değil.

Kentsel alanlardan kamu yararını azaltacak tehditler çok taraflı, peki kentsel muhalefet olarak neler yapabiliriz? Bu soruya, nerede durduğumuza bağlı olarak pek çok şekilde cevap verilebilir ama kendimin de dahil olduğu akademisyen, plancı ve aktivist pozisyonundan cevap vermem gerekirse, iki noktanın altını çizmem gerekiyor: Öncelikle kent içindeki sömürüde kendi dolaylı ve doğrudan katkımızın farkında olmamız gerekiyor. Danışmanlık adı altında kendi uzmanlığımızı sunduğumuz projelerin, planların ve kararların sosyal adalet ve eşitlik ilkelerinde hareket ettiğinden emin olmamız gerekiyor. Katılımın özellikle muhalefetin katılımının, akademi-özel kurum-yerel ve merkezi yönetim ortaklıklarında, muhalefetin susturulmasına bir araç olduğu durumlarda bedeli ne olursa olsun sesimizi yükseltmemiz gerekiyor.

İkinci olarak da kendi erişimimiz olan kaynakları ve uzmanlığımızı parçalı muhalefetin arasındaki bağlantıyı güçlendirmek ve kurmak için kullanmayı önerebilirim. Ayrıca kentsel muhalefet ve hareket literatürü aktivizminin katkılarının ne anlama geldiği konusunda daha çok araştırma yapmalı. Bu araştırmaların kentsel muhalefetin başarısına veya içeriğine zarar vermeyen, sömürü içermeyen bir araştırma etiğine sahip olması, araştırma sonuçlarını sadece elit akademisyen dili ve ortamlarında değil ama bizzat edinildiği grupların kullanımına sunacak şekillerde ele alınması gerekiyor. Yasal çerçeveleri üreten ve uygulayan kurumlar ve kamu yararı üzerine çalışan alternatif kentsel muhalefet arasındaki kopukluk, bölgesel çalışan sivil toplum örgütlerinin uygulamaya yönelik fikirlerini sadece sokakta kentsel muhalafet ve/veya kentsel muhalefet için çalışan diğerlerine bilgilenme açısından araç üretmek şeklinde olabiliyor. İkincisine iyi bir örnek Association of Neighborhood Development (ANHD), yerinden etme haritası ile, yerel yönetimden elde ettikleri veri setleri, yerinden etmenin öncül belirtileri için tanımladıkları kriterler ile (örn. ev sahibi ve bakımsızlık ile ilgili şikayetler, vergi borçları, polisiye veya 311 şikayetleri, vb.) veri haritalaması ile en acil müdahale gerektiren binaları işaretliyorlar. Bu kaynak, sahada yerinden etmeyi, evden atılmayı önlemeye çalışan aktivist ve konut hakkı savunucularının ve bu amaçta çalışan kar amacı gütmeyen grupların kısıtlı kaynaklarını verimli şekilde ayırmalarını ve öncelikleri belirleyebilmelerine olanak sağlıyor.

ANHD üretimi yerinden etme haritası; ekran görüntüsü: map.displacementalert.org/#close

Miodrag Mitrasinovic, Kesişen Kentleşmeler kitabında,9 kentsel pratikleri üreten uzman veya uzman olmayan aktörlerin, gündelik yaşamı kolaylaştırmaya yönelik katkılarının yanısıra farklı bir gelecek anlayışı ile hareket ettiklerinden bahsediyor. Mitrasinovic kendi alanından tasarımcıların, bu gelecek anlayışına yönelik aynı değerleri içeren tasarım pratiklerini geliştirmelerinin önemini vurguluyor. Darrel Enck-Wenzer, Young Lords organizasyonunun en büyük başarılarından birisini, aktif siyasi bir çalışmanın yapılabileceği sosyal bir ortaklık tahayyülü üretmek olarak tanımlıyor.10 Kentsel muhalefetin bağlantılarının güçlenmesinin en önemli çıktılarının birisi, bize kurumlar ve özel şirketler tarafından dayatılan gelecek tanımlarının yerine kolektif ve alternatif bir gelecek tahayyülünü olanaklı kılması olacak. Bu ortak gelecek tahayyülü farklılıklara da alan açan bir kamusal yaşamı hedeflemeli ve kentsel muhalefetin aynı tehditler ile farklı cephelerde mücadele ettiğinin farkında olarak ve üretimini buna odaklayarak çalışmalı.

NOTLAR
1 https://markets.businessinsider.com/news/stocks/amazon-hq2-pulls-out-of-new-york-queens-rents-fall-2019-3-1028034011
2 Bu çıkarımlar, 2015’te başladığım medya ve saha çalışmaları içeren, The New School tarafından desteklenen “Manipulating Dissent” başlıklı araştırmanın henüz yayınlanmamış sonuçlarından.
3 Bu meclisler (ing. Community board) 1963’te Semt Planlama Meclisleri olarak New York’un beş bölgesinde, planlama sürecinde tavsiye niteliğinde kararlar üretmesi amacıyla kurulmuştur. Başlangıçta kent bürokrasisinin içine girmek için ilk adım olarak düşünülmüştür. Bugün bu meclisler uzun dönem planlama, arazi kullanımı, ticari yer izinleri, sokak yayalaştırma ve bölgesel ekonomik ihtiyaçlara yönelik öneriler geliştirmek ile görevlendirilmişlerdir. Her bölgenin başkanı ve Belediye Konsey üyesi, eşit ağırlıkla, semt meclisi üyelerini atama yolu ile göreve getirirler.
4 Örneğin; Margit Mayer, "Contesting the neoliberalism of urban governance" Leitner, Peck Sheppard içinde, 2006, Contesting Neo-Liberalism: New Urban Frontiers s:90-115.
5 Son-mil dağıtımı (Last-mile distribution), Amazon Prime gibi hizmetlerin aynı gün gibi hızlı teslim isteklerine cevap verebilmek için kent içinde kurdukları depoları nitelemek için kullaniliyor ve online ticaretin yayginlaşması ile kent içinde gözle görülür etkiler yapıyorlar.
6 Kira yükü (rent burden) gelirinin yarısından fazlasını barınma için harcamak zorunda kalan haneler için kullanılıyor, 2015 itibariyle ABD’de 53 en büyük kentin, düşük gelir grubunun yarısından fazlası kira yükü çekiyor. NY için toplam kiracıların 27%’si (2015) kira yükü altında. (NYU Furman Center).
7 State of New York City’s Housing and Neighborhoods, 2015 Report, May 2016, NYU Furman Center, https://furmancenter.org/files/sotc/NYUFurmanCenter_SOCin2015_9JUNE2016.pdf
8 Canteli de Castro, F. 2018, The Urban Nonprofit Complex: Thwarting the Rebel New York City, basılmamış Y. Lisans Tezi, MA Theories of Urban Practice, Parsons, tez danışmanları: Evren Uzer ve Jilly Traganou.
9 Mitrasinovic, M. 2015, Chapter 14: Concurrent Urbanities: Design, Civil Societies and Infrastructures of Inclusion, içinde Miodrag Mitrasinovic (Edi.) Concurrent Urbanities: Designing Infrastructures of Inclusion, Routledge:182-184.
10 Enck-Wenzer, D. 2010, The Young Lords: A Reader, NYU Press.

Etiketler:

İlgili İçerikler: