Ben Yanmasam…
“Ben yanmasam sen yanmasan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diye sormuyor muydu ozanımız? “Ben yapmasam başkası yapacak” diyenler, “Ben yanmasam…” diyenlere dinozor demeye başlamışlardı. “Yeni Atatürkçü” diyenler de oldu… Baştan beri Atatürkçü olanlar içinde bile buna alınanlar oldu… “Bırakın mimarlığımızı yapalım!” diyenler de vardı. Ellerini tutan mı var? Kimin için yapılacak mimarlık? Toplumumuz, insanlarımız için değil mi? Bir önleyen mi vardı bu yolda?
Mimarlık illa eskinin ya da Batı'nın kopyası mı olacak? Ortalığı “Mimar Sinancıklar” doldurmaya başlamadı mı? El parasıyla gerdeğe girenlerin beğenileri sardı çevremizi. Yüz yıl öncesini özleyenler gibi, kimileri de o dönemdeki gibi betiklerden, dergilerden, gidip gördükleri yerlerden “kopya” etmeye başlamadılar mı? Globalleşiyorlar ya, küreselleşiyorlar ya… Ama nasıl? Ama ne için? Kültür açısından mı? Evrenselleşme açısından mı? Yoksa “vahşi” anamalcıların istediklerini yaparak, yalnızca para para para için mi?
Bakın yaklaşık 9 yüzyıl önce ne demiş Ömer Hayyam:
Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne,
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
Bu söylediği yetmemiş gibi, bir başka dörtlük de yazmış Hayyam:
İki günde bir somun geçiyorsa eline
Soğuk suyu da olursa bir kırık testide
Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan,
Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
Sabahattin Eyüboğlu bunları Türkçeleştirirken herkesin anlamasına özen göstermiş. (Ondan önce çevirenler gibi Arapça, Farsça sözcükler karıştırıp bilgiçlik taslamamış. Düpedüz, tertemiz Türkçemizle söylemiş. Anlamayan kalmasın diye besbelli… Anlamayanlar tuttukları yolu sürdürürler korkusundan besbelli…) İyi etmemiş mi?
Ancak, anlamalarına karşın kendi insanının sorunlarına sırt çevirenlere ne diyelim? “Vahşi” anamalcılığın istediği gibi “Ben yapmasam başkası yapacak.” mı diyorlar? Oysa sen senden sorumlusun. Başkasına bakıp da mı eğri ya da doğru yolda olacaksın? Seni senden sormayacaklar mı?
İlgili İçerikler:
-
Bu Coğrafyada Başka Bir Mimarlık Mümkün Mü?
Başlıktaki soruya, piyasanın mevcut şartlarına bakıldığında umutsuzluğa kapılıp “hayır” demek çok olası. Dikkate bile alınmayan işçi kazaları, piyasa çalışanlarının memnuniyetsizlikleri, şaibeli ihaleler, içeriği açıklanmayan kamusal projeler...
-
“Kamu” “Yararına” “Mimarlık”
Sinan Logie geçen ay, bu köşede, Venedik Bienali Türkiye Pavyonu etrafında gerçekleşen tartışmaya binaen, “eleştiriye tahammülsüzlük bir norm halini almış gibi görünüyor” diyordu.
-
Kentin Politik Sınırları
İranlı gazeteci Denise Hassanzade Ajiri, politika ve kentsel mekan arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Politik gelişmelerle kentsel mekanda yaşanan değişimler arasındaki paralelliği etik çerçevesinde inceliyor.
-
Cepheler Arasında
Militarist tınıları ile mücadele ve sağlam bir duruşu ima eden cephe kavramı, son Venedik Mimarlık Bienali’nde toplumsal meselelere mimarların yaklaşımını belirten tema olarak ilan edildiğinde, mesele açısından oldukça zengin bir içerik sağlayan Türkiye’de de tartışmaların yoğun geçeceği tahmin ediliyordu, öyle de oldu.
-
Bir Pavyon İki Etkinlik
-
Proje Stüdyosunda Akademik Etik Üzerine Küçük Bir Yazı
Bu akademik etik konusundaki yazı talebi, tam da ilgili bir konu kafamı kurcalarken geldi. Konu, üşenmekten cevap yazamadığım bir sosyal medya tartışmasında karşıma çıktı. Artık bu vesileyle, ben de kendi çapımda konu hakkında fikir beyan edeyim bari.
-
Mimarlık/Etik - “Ben Yapmasam”cılığın İnşası
Hossein Sadri, Kaan Atalay ve Nilüfer Kozikoğlu ile bir araya gelerek mimarlık ve etik konusunu tartıştık.
-
Bir Kıssadan Hisse ve “Mimarlar Neyi Konuşmuyor?”
Bir Kıssadan Hisse ve “Mimarlar Neyi Konuşmuyor?”