Biçim İşlevi İzler

OTTO VON BUSCH

Biçim işlevi izler, şimdilerde eski bir tasarım mantrası, tasarımın sosyal gelişimin modern uygulaması olarak özeti. Her ne kadar birkaç on yıl önce olduğu kadar popüler olmasa da yine de tasarım süreçlerinin bazı yönlerini ve uygulamasını epey doğru bir şekilde tanımlayabiliyor. İşlev, makine parçaları ve ergonomiden sağlık hizmetlerine ve gösterişli mit üretimine dek geniş kapsamlı olarak ele alınabilir. Ama eğer gündelik tasarım için gerçekten işlevin ne anlama geldiğini inceleyecek olursak ana sorumuz belki de şu olmalı: Paydaşlarımız için hangi işlev öncelikli ya da daha doğrusu tasarım süreçlerinin birçoğunda işverenimiz için hangi işlev öncelikli? Biçim işlevi izler mantrası, tasarımcının dikkatini amaca ya da proje tanımına (brief) odaklamakta çok verimlidir. İşlevi tasarlamalısınızdır ve işlev, beğeni gibi ehemmiyetsiz bir kategori değildir, ölçülebilir ve nesnel bir şeydir. Tasarımcılar, öznel duygular biçimlendiren katıksız sanatçılar değildir; onun yerine mühendisler, doktorlar ya da fizikçiler gibi tasarımcılar da gerçekten toplum için yararlıdırlar. Estetik üzerine çalışıyor olabiliriz ama bizim estetiğimiz işlevseldir. Sanki daha yüksek bir amaç için çalışıyoruzdur, ahlaki ya da politik konulardaki gündelik mücadelelerden daha üstün bir yüce gerçektir. Yine de bu, genellikle "katılımcı tasarımı" satmada kullanılır: uygulamalı demokrasinin daha yüksek bir biçimidir, politikanın kirli, çekişmeli ve mantık dışı mücadeleleriyle kirletilmemiştir. Kelime dilimizin ucunda: "işlev." Kendi içinde Platonik bir kategori. "Güzellik" kadar müphem değil, daha bilimsel. "Sürtünme", "yerçekimi" ya da "direnç" gibi, kendine dair bir matematik formülü olabilir. İşlev fizik kanunları gibidir. İşte oradadır, nötr ve gereklidir. Ama yerçekiminin aksine işlev genellikle nesnel olarak iyi olarak algılanır. İşlevsel bir şey yaparsam, bu genellikle yararlı ve dahası erdemlidir. Ama tasarımın bizim çoğunlukla tartıştığımız başka bir işlevi de var: bu işlev aynı zamanda tasarlayana ya da en azından geldikleri tasarım dünyasına da hizmet eder. İşlevseldir çünkü işlevi tanımlayanların ilgilerini ve güçlerini ilerletir. Tasarımın en daimi işlevi, eşitsizliği uzağa götürmektir. Belki biz tasarımcıların daima “değişim” hakkında konuşmasının nedeni budur, “fark” oluşturmamız. Bu, işimizin nihai işlevini etkin bir biçimde gizliyor: sosyal statükoyu korumak. Tüketim toplumunda tasarımın politik işlevinin izinden gidersek tasarımın birincil işlevi sosyal sürtüşmeyi azaltmak olur. Tasarım, sosyal makineyi pürüzsüz çalıştıran bir yağ; eşitsizliği daha ucuz ürünlerle örtüyor, kızgınlık ve hüsranı zapt ediyor; en yoksul olanlar bile standart altı malların seri üretimiyle doygunluğu biraz deneyimleyebiliyor. İşlev, iktidarın daha az muhalefet ya da direnmeyle kendi ayak işlerini yapmasına izin vermek anlamına geliyor. Kabullenmemiz gerekiyor ki tasarım asla tarafsız olmadı. Tasarımın birincil işlevi hükmetmek, kullanıcıyı şekillendirmek, umudun minik adımlarıyla memnuniyetsizliğe meydan okumaktır. Tasarım bir kuvvettir ve onay üretir. İnce bir yolla da yapabilir, daha bariz bir şekilde de. Tasarımın doğru etkisinin izini sürmek için işlevini daha derin ve sosyal bir düzeyde aramalıyız. “Biçim işlevi izler” mantrasının izini daha radikal bir düzeyde izlemeli ve sormalıyız: tasarlanmış olan nedir, kim içindir ve hangi sosyal aktör bağlamındadır? İşlev her zaman asimetriktir ve yoluna çıkan haksız dağılımla düşük refahı gizler. Ötekileştirilmiş ve yoksulun sosyal durumuna baktığımızda bu durum daha açık gözükebilir ama öte yandan bunun kendi yaşamlarımızdaki politik işlevi de bir o kadar nettir. Akıllı telefonumu seviyorum, ama biliyorum ki iktidara sahip olanlar onu daha çok seviyor. Küresel olarak bağlantılı bu aygıtın işlevi, kökenini gizlemek, kana bulanmış tarihini ve esas maliyetini, ekolojik ve sosyal neticelerini bulanıklaştırmak. İşlevi ona nasıl bağımlı olduğumu, sosyal hayatımı nasıl tanımladığını ve telefonu elimde tutarken kontrolün bende olduğunu düşünsem de kontrol gücü, kararlılık ve değerin aslında ellerimde olmadığını gizlemek. Biçim işlevi izler. Toplumun biçimi kararsız; eşit değil ve adaletsiz. Tasarımın nihai işlevi bu durumun devamlılığından emin olmak. Şeylerin sosyal biçimi asimetrik olmaya devam ediyor, sosyal yaşam ayrıcalıklı olanlara eğilimli kalıyor. Tasarım politikasına ilgi duyuyorsak “biçim işlevi izler” şeklindeki eski mantrayı ilk aklımıza geldiğinden daha güvenilir ve net bir şekilde ele alsak iyi olur. Kendinize sorun: Tasarlanmış olan nedir, kim içindir ve hangi sosyal aktör bağlamındadır? İşlevi izleyin, o esnada iktidarın biçimini görmeniz olası.

Etiketler:

İlgili İçerikler: