Eyleme Dahil Olan Mekan

Cezaevinin kapalı duvarları ardına giren anaokulu, burada yaşamak zorunda olan çocukların da diğer yaşıtları gibi sahip olduğu eğitim hakkının mekanını kuruyor.

“İçerde Çocuk Var” sosyal sorumluluk projesi kapsamında tasarlanan ilk anaokulu, Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi içerisindeki Adalet Anaokulu oldu. Proje kapsamında mevcut yapı yeniden ele alınarak, çocuklara daha iyi şartlarda eğitim verilebilecek bir yapıya dönüştürüldü.

fotoğraflar: murat tekin

Mevcut yapının cezaevi içerisindeki, girişe yakın ve açık konumu, çocukların daha kontrollü, korunaklı ve dışarıdan gelecek müdahaleye kapalı zaman geçirebilmesi için sınırlı bir hale getirildi. Metal çit sistemi kullanılarak, yapı ön ve arka bahçeleriyle birlikte cezaevi girişinden koparıldı, yapıya yaklaşımda yeni bir giriş tarif edildi. Bu sayede anaokulu yapısının kendi özel sınırları belirlenmiş oldu. Ön bahçe, çocukların açık havada eğitimlerine devam edebilecekleri, eğlenceli etkinlikler gerçekleştirebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ve çimlerde koşup oynayabilecekleri şekilde düzenlendi. Oldukça eğimli olan ön bahçenin eğimi korundu ve yer yer ahşap platformlar tasarlandı. Bu platformlar belirli yerlerde konumlandırılarak yeşil alanlarla da bağlantılı hale getirildi. Aynı zamanda ön bahçe içerisinde, çocukların drama etkinliklerinde kullanılabilmesi için küçük bir amfi de tasarlandı.

Anaokulu yapısının ön bahçeyle bağlantılı olan girişi bir rüzgarlıkla kademeli hale getirildi. Rüzgarlıktan geçilen çok amaçlı salon, yapının kalbi olacak bir konumdaydı ve bu konumuna uygun olacak şekilde ele alındı. İlk aşamada yapıdaki tüm birimlere girişin sağlandığı çok amaçlı salonun mevcut kullanımdaki kapalı kutu etkisi kırılmaya çabalandı. Arka bahçe kullanımı yapıdaki iki sınıftan ayrı ayrı olacak şekilde sağlanıyordu. Yapının merkezinde yer alan çok amaçlı salon bu geçiş için daha uygun görüldü. Aynı zamanda yapının bu geçişle birlikte ön ve arka bahçeyi birbirine bağlayan bir ilişki kurması hedeflendi. Çok amaçlı salonla fiziksel bağlantısı kontrolsüz olan ve gereğinden fazla büyük alana sahip ıslak hacimler, uygun metrekarelere indirildi ve çok amaçlı salondan koparıldı. Islak hacimlerin yeniden ele alınmasıyla, ortak mekandan arka bahçeye geçiş için de uygun bir yüzey elde edildi. Bu müdahaleler sonucunda çok amaçlı salona, gerektiğinde çocuklar tarafından kullanılabilecek sağır yüzeyler eklendi ve iç mekanın ferah ve aydınlık olması da sağlandı. Bununla birlikte çok amaçlı salona, toplu etkinliklerin yapılabileceği ve gerektiğinde kapalı tören alanı olarak da kullanılabilecek bir nitelik kazandırıldı. Yapının ön bahçeye göre daha korunaklı ve izole olan arka bahçesinde, kum havuzu, dış mekan oyun elemanlarının koyulacağı bir alan ve bisiklet parkuru tasarlandı. Arka bahçe ahşap platformlar yardımıyla ön bahçeyle bağlantılı hale getirildi.

Çok amaçlı salondan dağılımın sağlandığı sınıflar, kütüphane ve gerçek yaşam odası, çocukların eğlenerek öğrenebilmesine zemin hazırlayan, işlevsel ve bütüncül bir yaklaşımla tasarlandı. Çocukların yapıda geçirecekleri zaman dilimi içerisinde “kişiye özel” tasarım deneyimini yaşayabilmeleri için, hazır alınıp kullanılabilecek iç mekan donatıları yerine, mekanı eyleme dahil edebilen özel tasarımlar geliştirildi. Sınıflarda, kütüphanede ve çok amaçlı salonda yer alan oturma birimleri yer yer kademeli, yer yer de eğri platformlar olarak tanımlandı ve çocukların üzerinde koşup oynayabilecekleri, birbirlerini izleyebilecekleri yüzeyler olarak tasarlandı. Bu yüzeylerin altları da depolama amaçlı kullanıldı.

İç mekandaki duvarlarda beyaz ve gri renkler kullanılarak, mekanın renklerle kurduğu ilişkinin, rengi mekanda kullanmadan ama mekana dahil ederek çocuklarla etkileşim kurulabilecek şekilde olması hedeflendi. Yapının bahçe duvarında oluşturulan renk ağacı iç mekan yüzeylerinde de devam ettirildi. Bu sayede renkli ve içi dolu daireler içeride de duvar yüzeylerinin bir parçası haline geldi ve renklerin soyutlanmasıyla görsel etkisi kuvvetli bir zemin tarif edildi. Renk kullanımı yapının kimliğini yansıtacak şekilde, en dışta bahçeyi çevreleyen metal çit sisteminde, cephede ise lineer elemanlarla ve çerçevelerle devam ettirildi.

Adalet Anaokulu sosyal sorumluluk projesi kapsamında ana tasarım kararları, cezaevi algısından sıyrılarak, çocuk ve “çocuğun eğlenerek, etkileşime girerek, sosyalleşerek, kendini mekana ait hissederek öğrenebilmesi fikri” merkeze alınarak, birçok danışman eşliğinde geliştirildi. Çok yönlü ele alınan iç mekan yüzeylerinin ve donatılarının, çocukların eğitim süresinde keyif alarak ellerinden düşürmeyecekleri oyuncaklarına ek olarak, mekanın kendisini deneyimleyerek kendi oyunlarını istedikleri şekilde tarif edebilecekleri birer araç olması hedeflendi. Mevcut yapıya uygulanan müdahaleler sonucunda verimli bir şekilde kullanılabilen ve gerekli ihtiyaçlara cevap verebilen iç ve dış mekanlar elde edildi.

İçerde Çocuk Var Projesi Hakkında

“İçerde Çocuk Var” sosyal sorumluluk projesi, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı kapsamında geliştirilen, cezaevlerinde anneleriyle birlikte yaşamlarını sürdüren 0-6 yaş gurubundaki çocukların, her çocukla eşit eğitim alma hakkına sahip olabilmesi için geliştirilen bir proje olma özelliği taşıyor. Proje kapsamında kadın ya da karma cezaevlerinde bulunan mevcut anaokulu yapılarının dönüştürülmesi ve günümüz koşullarında eğitime uygun hale getirilmesi ve gerekli koşullarda yeni bir eğitim yapısıyla bu katkının sağlanması planlanıyor. Vakıf bu süreci farklı niteliklerdeki bağışlar üzerinden ilerletiyor. Bir SMS atarak da bağış yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda oyuncak, kitap gibi eğitim araçları yardımıyla da olabiliyor bu bağış. Tabii bir de sponsorlar var. Buna ek olarak mimari üretimler için, yüklenici firma, malzeme, taşeron gibi konularda ayrı sponsorlar var. Tüm bu süreç kendi içerisinde ayrıca bir toplumsal farkındalık da yaratmış oluyor.

Projeye ilk başladığımızda gündemimizde Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde yer alan mevcut bir yapı vardı. Biz bu yapıyı yeniden ele alarak, çocuklara ve güncel kullanıma uygun, gereksinimlere yanıt verebilen bir yapı haline getirdik. Burada önemli olan nokta, bu projenin bir mimari ekiple birlikte ilerletilmek isteniyor olması. Bu çok özverili bir yaklaşım… Nitelikli bir sosyal sorumluluk projesinin çizgisinde, nitelikli mekanlar tasarlanması ön planda yer alıyor. Bu tutum bizim için oldukça önem taşıyor. Çocuklar geleceğimiz… Projenin çocuklar özelinde olması bizi çok etkiledi. Hatta aile bireylerinin neden olduğu sonuçlar doğrultusunda hayatlarına cezaevlerinde devam eden çocukların varlığı, bu sosyal sorumluluk projesindeki en can alıcı vurgulardan biriydi. Biz de bu konuda bir katkı sağlamak istedik. Böylesine masum ve geliştirici bir tavırda ele alınan bir projeye biz de destek olmayı çok istedik. Biz çocukluğumuzda ”Uçurtmayı Vurmasınlar” filmini tekrar tekrar izleyerek büyüdük. Bu filmin de özellikle bizim jenerasyonda büyük bir etkisi var. Projeden haberdar olduğumuzda ilk aklımıza gelen bu film oldu. Durumu daha da içselleştirebildik belki de bu sayede. Cezaevlerinin şartlarına uygun olarak, orada yaşamak zorunda kalan çocukların kendilerini ait hissedebilecekleri mekanlar tasarlama fikriyle yola çıktık.

Bu sosyal sorumluluk projesi kapmasında çalışmaya devam ediyoruz. Bakırköy Kadın Cezaevi’nde yer alan anaokulu şu an kullanımda ve orada mutlu bir yaşam var. Çocukların tüm enerjisini yansıtan bir anaokulu var. Sonrasında başladığımız Gebze’deki cezaevinde yer alacak proje ise tamamen baştan tasarlanan bir yapı… Burada mevcut bir yapı yoktu ve biz hem mimari, hem de iç mimari proje kapsamında ele aldık konuyu. Projenin tasarımı ve çizim süreçleri bitti. En kısa zamanda uygulanmaya başlanacak. Şu an çok yeni olan ve heyecanla başladığımız, Sivas’taki cezaevi için proje üretiyoruz. Burada durum biraz daha farklı… Mevcut bir yapı içerisinde bir alan olarak proje kapsamı belirlendi. Biz de yapının bir parçasını çocukların eğitim ve öğretimine uygun hale getireceğiz.

Burcu Yücetaş Ural, Erkan Ural

Etiketler:

İlgili İçerikler: