Hassasiyetle Yaklaşmak

Fleinvær Barınakları, Kuzey Avrupa coğrafyasının etkileyici doğasına duyarlı dokunuşlarla yerleşiyor.

Norveç açıklarındaki Fleinvær takım adaları, kendine has coğrafyası ve dokusuyla kutup dairesi sınırlarında yer alıyor. Genellikle çalıştığı bölgeye özgü uygulamalarıyla bilinen TYIN Tegnestue mimarlık ofisi ise, zorlu arazi şartlarında gerçekleştirdiği projelerle deneyim sahibi olan Rintala Eggertsson Architect’i de projeye davet ederek süreci adımlara bölmüş ve bu özgün doğa ile hemhal olacak bir tasarım ortaya çıkarmayı amaçlamış. Tasarım aşamasının başlangıcında, zorlu koşulların hakimiyet sürdüğü bölgenin ilk bakışta fark edilmeyen kırılgan arazi yapısını korumak birincil prensip olarak kabul edilmiş. Projenin mimarları, öğrenciler ve gönüllüler ile birlikte açık kaynaklı, katılımcı ve kolektif bir çalışma gerçekleştirmiş.

Doğal çevreyi koruma kaygısı, zemine en az müdahale ve küçük hacimlerin özenle konumlandırılması şeklinde projede kendini gösteriyor. Yeniden yetişmesi seneler sürecek endemik bitkiler ile çeşitli deniz kuşlarına ev sahipliği yapan bölgede olabildiğince az hasar bırakmak için kurgulanan patikalar, birbirinden ayrılmış yapılar ve ortak alanlar, insan trafiğini adanın daha hassas bölgelerinden uzaklaştırıyor. Dikkatlice hesaplanarak 15 derece açıyla yere saplanan çelik kolonlar, noktasal temel sistemleri ile zemine değilen alanı en aza indiriyor. Yapıların yerle arasındaki mesafe ise kot farklarının olduğu araziye uyum sağlamayı kolaylaştırırken aynı zamanda yapıların altında, ana patikadan da görülebilen alanlar yaratıyor.

Fleinvær barınakları,tyin tegnestue, rintala eggertsson architects

Ziyaretçilerin adaya yaklaşırken ilk gördükleri yapı deniz kıyısında konumlandırılmış sauna oluyor. Proje alanının üst kısımlarına doğru dört küçük kabin yerleşiyor. Kabinlerin arasından tırmanan bir patika ise doğruca konser odası ve kantinin bulunduğu kulübeye çıkıyor. Eski iskelenin yenilenen bekleme odası ise misafirhane ve sıhhi fonksiyonlar için kullanılıyor. Cephe kaplamaları diğer yapılardan arta kalan malzemelerle tasarlanmış. Bu fikir hem malzemeden en iyi şekilde istifade edebilmek hem de adadaki lojistik zorlukları aşabilmek adına ortaya çıkmış. Yamacın tepesine doğru yerleşen kabin ise Sami yerli halkının depolama lanı olarak kullandıkları ve ağaç gövdelerinin üzerine yerleştirdikleri yapı tipinin modern bir yorumu olarak tasarlanmış. Projede yine tek bir kolon üzerinde yükselen kabin izole olduğu kadar özgür de hissettiren manzaraya hakim bir bakış sunuyor.

Mimar Rintala, normalde kolay olan çalışma süreçlerinin çok daha zorlaştığı böylesi izole bir bölgede proje gerçekleştirmenin olumsuz yanlarını kabul ederken, aynı zamanda coğrafyanın gündelik hayatın gereksiz endişelerinden arınmış huzurlu ve büyüleyici atmosfer sunduğunun altını çiziyor.

Etiketler: