Kentten Parçalar, Yeni Mekanlar

AYŞE HİLAL MENLİOĞLU

Ayşe Hilal Menlioğlu fotogrametri tekniğini kullanarak kent mekanı ve hikayelerini yeniden ürettikleri Digitalized Urban Tales atölyesi hakkında yazdı.

Digitalized Urban Tales (DUT) Bilgi Mimarlık’tan birinci sınıfı yeni bitirmiş 28 öğrenci ile kent mekanı ve hikayelerini yeniden kurarken fotogrametri tekniğini denemek üzere Yaz.90 atölyeleri bağlamında yola çıktı. Özellikle hava fotoğraflarıyla haritalama yapmak, fotoğraf üzerinden (yeri) ölçmek anlamındaki fotogrametri tekniğini kullanan güncel yazılımlarla üç boyutlu tarayıcı gibi herhangi başka bir cihaza ihtiyaç duyulmadan basitçe fotoğraflanan nesnenin ya da mekanın dijital ortamda modeli üretilebilir. Bu sayede kişi sokakta içinde bulunduğu bir kent parçasını alıp evine götürebilme duygusuna yaklaşabilir. Fotoğraftan ve videodan farklı olarak o yerin bilgisini etrafında dolaşılabilir, içine girilebilir halde aktarabildiği gibi, gerçek hayatta mümkün olmayan açılardan bakmayı, türlü biçimsel ya da kurgusal dönüştürmeleri de mümkün kılar.

Fotogrametrik yöntemin hızlı, dönüştürmesi kolay, etkileşime, yaratıcılığa ve tesadüfe açık olması DUT atölyesinin karakterini büyük ölçüde belirledi. Bu hızlı ve temiz üretim yöntemiyle sadece 10 günde kentte üç gezi yapmak ve her bir geziyle ilişkili olarak birbirinden öğrenen ve yine de farklılaşan işler üretmek mümkün oldu. Bununla beraber, fotogrametrinin dijital üretim yöntemlerinin çoğunun aksine daha muğlak bir alanda konumlandığı söylenebilir. Fotogrametri tekniğiyle üretim yaparken doğru sayıda ve nitelikte fotoğraf kullanarak netliği çok yüksek işler ortaya çıkarmak mümkün olsa da hızlı üretilen, hassasiyeti daha düşük modellerde eksilen ya da dönüşen kısımlar olmaya başlar. Bu değişen, dönüşen ve eksilen parçalarla mekanları yeniden kurmak, hayal etmek oldukça zihin açıcı bir hal alır. DUT atölyesi bu sayede tamamen dijital ortamda üretilmiş, muğlak ve çağrışımlara açık bir alanda faaliyet gösterdi.

Bu hızlı, sürekli ve bazen tesadüfen üretme halleri kadar ortaklaşa çalışmanın atölyeye katkılarından da bahsetmek isterim. Ortaklaşa çalışma, hem grup içinde iş ve rol paylaşımı hem de farklı grupların işlerine ve üretim süreçlerine katkı anlamına gelir. Fotogrametri tekniğiyle üretilen modellerin Sketchfab web sitesi üzerinde oluşturulan hesaba direkt olarak aktarılabilmesi ise ortaklaşa çalışmaya yeni bir biçim kazandırdı. Böylelikle atölyenin bir de çevrimiçi veri tabanı olmaya başladı. Bir grubun ürettiği model başka bir gruba, hatta DUT dışındaki kişilere de sunulur. Birbirinin sokaktan atölyeye getirdiğini kullanabiliyor olmak düşünceyi ve anlatımı zenginleştirme şansı verir. Her bir grubun geliştirdiği anlatım biçimi doğal olarak sokağa bakışlarına, sokakta bulduklarına da yansır. Bu nedenle gruplar birbirinden çok farklı örneklerle stüdyoya dönerler. Bu noktada 2018 Temmuz ayının ilk iki haftası boyunca İstanbul’un Beşiktaş, Kadıköy ve Cihangir semtlerinin hangi sorulardan hareketle, ne gibi hikayeler üreten birer laboratuvara dönüştüğünü açmak isterim.

TERK EDİLMİŞ NESNELER
Gruplara ayrılarak Beşiktaş sokaklarında gezdiler ve nasıl bir araya geldiği anlaşılmayan nesnelerin modellemek üzere fotoğraflarını çektiler. Gruplar Abbasağa Parkı’nda buluştuklarında birbirlerine nelerin peşine düştüklerini ve nasıl hikayeler topladıklarını aktardılar. Okula döndüklerindeyse, her grupta çalışmalar metinlerle devam etti. Hikayelerden parçalar, yerin tarihine dair bilgi içeren metinler ve yere dair teorik metinlerle sokakta gözledikleri hikayeleri bir araya getirdiler. Ortaya çıkardıkları yeni anlatı ise fotogrametrik modellerinden görüntüleri kullandıkları kolajlarla ifadesini buldu. Terk Edilmiş Nesneler atölyenin ilk çalışması, fotogrametri yöntemiyle ilk karşılaşmalarıydı.

Föy seti - I
Fivecones, Buğra-Hamit-Dila-Gün

KADIKÖY RUTİNLERİ
Beşiktaş’tan farklı olarak Kadıköy’de daha belirli bir reçete vardı. Her grup birer dükkan cephesi, tuhaf bir nesne, tarihi bir ipucu ve bir bitki topladı. Bunlara ek olarak bir de günlük bir rutini belgeledi. Kadıköy’ün mekan kuran hikayesi bu rutinin işleyişini temel alarak yükseldi. Bu rutinin ritmini, mekan kuran parçalarını, mekan ile ilişkisini, hareketini, karakterlerini ve hızını anlamak üzere metinler, çizim ve kolajlar üretildi. Buradan yola çıkarak kurgulanan hikaye dijital ve üç boyutlu ortamda yani modelleme programında çalışıldı. Bu yeni mekan kurgusu görseller, mini filmler veya kolajlarla ifade edildi. Bu araştırma sıklıkla ölçek ve teklik-çokluk tartışmasını gündeme getirdi.

Kadıköy föy
Historizza filminden ekran görüntüsü, Müge-Ensar-Farah-Ceren

GARİP MEKANSAL BİRLİKTELİKLER
Cihangir’deyse yine ilgi çekici ve tuhaf mekansal durumların peşine düşüldü. Buradan toplanan mekan parçaları ve garipliklerin hikayesi ise, bir film karesi ya da şarkı parçasından yol çıkarak kuruldu. Burada gene ritim, hız, hareket gibi niteliklerin nasıl tercüme edildiği çok önemliydi. Bu yeni kurulan mekanların bir döngüsel (tekrar eden) film ile aktarılması hedeflendi. Döngüsel film üç boyutlu mekansal bilgiyi olabildiğince azaltmadan aktardı. Filmlere dair birer kartpostal serisi de hem filmlerin kurgu panosu olarak hem de tekil görseller olarak sergide yer aldı.

G.m.b föy
The Ship filminden ekran görüntüsü, Nilsu-Sahra-Omar-Mertcan-Hüseyin
Kedi, Kağan-Semiha-Beril-Cem-Yağmur
Universal, İnci-Barış-Özgün-Yaren-Gülce-Alara

DUT atölyesinin son gününde, Studio-X’te işler dijital ortam ve okul dışında da izlenebilir hale geldi. DUT sergi ortamını da modellemek üzere çektik. Bir anlamda işlerin bir araya geldiği hal de yeniden kurgulanmaya açık hale geldi. Sergilenen işlerin çoğu projeksiyon ve ekran ile gösterildi. Bu nedenle kartpostallar dağıldığında sergi de kendiliğinden toplandı. Farklı işlerden dilediği kartpostalı alıp giden ziyaretçilerin, bunlarla kendi hikayelerini kurduklarını hayal etmek oldukça güzel… Sokaktan toplanan ve sokağa dağılabilen hikaye parçaları hem sürecin neticesi hem de gelecek işlerin ilham kaynağı oldu.

Sergi modelinden render’lar

En güzeli de, DUT atölyesi hikaye okumak ile mekan kurmak arasındaki ilişkiyi fotogrametri tekniğiyle araştırmak için oldukça zengin bir ortam sağladı. Fotogrametri tekniğinin zamanla ve mekanla kurduğumuz iletişimi artırabildiği bir mecra oldu. Yöntemin hem kısa süreli ve tesadüfi hem de uzun süreli ve planlı araştırmalara elverişli olduğunu açığa çıkardı. Pratik ve poetik. DUT’ta başlayan araştırmalar başka çalışmalarda devam edecek.

DUT hem işleri ile ilham kaynağı oldukları için, hem de okula gelerek tecrübelerini cömertçe paylaştıkları için Oddviz kolektifine teşekkür eder. Elif Hant ve Buse Özçelik’e İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Aslıhan Şenel ile beraber yürüttükleri Co-tales mimari tasarım stüdyosuna dair birikimlerini aktardıkları, ufuk açıcı sunumları için teşekkür eder. Üretim süreçlerine sağladığı destek için Seda Tavukçu’ya da çok teşekkür eder. Ev sahipliği için Studio-X ve tabi ki Bilgi Mimarlık Fakültesi’ne de tekrar teşekkürlerle...

DUT’u buradan takip edebilir, Yaz.90 atölyeleri hakkında detaylı bilgiye de buradan ulaşabilirsiniz.

Etiketler: