Muğlak Standartlar Enstitüsü Tefrikası Bölüm 5: Tek

AVŞAR GÜRPINAR

Uzun boylu, inceden bir figür, hanın birinci katındaki,1 tuhaf bir şekilde klima ile ısıtılmaya çalışılan2 odadan içeri girdi. Hızlı fakat tereddütlü adımlarla3 portmantoya4 yöneldi, durdu, başındaki beyzbol şapkasını5 düzeltti. Vaviyen anahtarı6 çevirip floresan ışıkları yaktı.7 Cılız mavi ışığın içinden geçerek uzun masanın uzak köşesine ilerledi. Burada duran çaydanlığı8 aldı. Demliğin9 içine beş kaşık dolusu Rize Turist çayı ve beş çay bardağı soğuk su ekledi.10 Çaydanlığın alt kısmını neredeyse ağzına kadar su ile doldurdu ve çaydanlığı iki gözlü ocağın üzerine yerleştirip altını yaktı.

Yine masanın üzerinde durmakta olan Moka potu11 aldı, çevirerek açtı, içindeki metal filtre-sifonu çıkartıp inceledi. Bir kumpas alıp filtre kısmının çapını ve derinliğini ölçtü. Masanın12 başına oturup yazmaya koyuldu:

Tek/Şat: İtalya’nın, kesinlikle anavatanı olarak kabul edilemeyecek de olsa, kahvenin modern standartlarının belirleyicisi ülke olduğu iddia edilebilir. Bir şat -ing. shot (atmak, atım) kelimesinden gelir- espresso yapmak için önce potun alt kısmına iç yüzeyinde metalin potluk yaparak oluşturduğu çizgiye kadar, bir şat için 60 ml civarı, su konur. İçi ince çekilmiş kahve ile tamamen doldurulan filtre bunun üzerine yerleştirilir. Ardından üst kısım ile alt kısım birbirine çevrilerek sıkı bir şekilde vidalanır ve kahve kısık ateşte pişmeye bırakılır.

Su, kaynamaya başladığını haber verircesine fokurdamaya başladığında yerinden kalktı, alt kısımdaki suyun yaklaşık beş çay bardağına tekabül eden kısmını göz kararı demliğe, bir o kadar soğuk suyu da alt kısma ekledi. Yazmaya devam etti:

Tek tabiri, Türkiye’de kahveden ziyade yüksek alkollü içeceklerin muğlak porsiyon miktarını anlatmak için kullanılır. Tekin iki katı için çift değil duble denmesi daha olağan kabul edilir.

37 ekran Sony televizyon
Moka pot
Çaydanlık; görseller: Hazal Kırıkçı

Oldukça olasılıksız bir tesadüf eseri son kelimelerini yazdığında çay demlenmişti. Kendine bir bardak13 demli çay döktü, höpürtülü bir yudum aldı ve yüzünü buruşturdu, zira çay içmeyi sevmiyordu. Bardağı masanın üzerine bırakıp hevessizce yöneldiği televizyonu14 açtı ve izlemeye koyuldu. Gözleri ve dikkati zaman zaman ekranda oynayan müzik videolarından önündeki kağıt ve kaleme kayıyor, birtakım notlar alıp yeniden televizyona dönüyordu. Bu gelgit yaklaşık yarım saat sürdü.

Beden: İkinci Dünya Savaşı sırasında kıyafetlerin boyutlarının standartlaşmasının bir sonucu olarak beden ortaya çıkar. Kıyafetler kadın ve erkek için farklı boyut ve kesim olmak üzere XS (ekstra küçük) ve XXL (ekstra ekstra büyük) arasında değişen S, M, L, XL bedenlerinde üretilir. Markadan markaya belirli bir beden ile ilişkilenen ölçüler farklılık gösterebilir. Alt kıyafetlerinde, özellikle pantolonlarda, bel ve boy ile ilintili ölçüler kullanılabilir. Farklı ülkelerde farklı beden standartlarına rastlamak mümkündür.

Beden -gömlek ile birlikte- aynı zamanda bir kifayet ve yeterlilik ölçüsü olarak da kullanılır:

“Onun aşkı bana extra large, bana extra large, bana extra large Giydim ama benim boyum kaç, benim kilom kaç, daha benim yaşım kaç?” X-Large, Nil Karaibrahimgil.

“Bir kadının bir erkeği elde edebilmesi için gereken her şeye sahip olduğunu biliyor. Kullandığı şeyleri nasıl kullanabiliyor? 90-60-90, nasıl da güçlü bir el!”15 Brick House, The Commodores

Ayağa kalktı, televizyonu kapattı, kapıya yöneldi ve ışıkları söndürmeden odadan çıktı. Muğlak Standartlar Enstitüsü’ndeki beşinci mesaisi sona ermişti.

NOTLAR
1 Avrupa standartlarına göre birinci, Birleşik Devletler standartlarına göre ikinci.
2 Çalışma arkadaşlarından biri bu konu ile ilgili düşüncelerini, bu odada çok üşüdüğü günlerin vardiya raporunda daha detaylı bir biçimde ifade etmişti.
14 Şubat 2018: …enstitümüz bugün yine dondurucu derecede soğuk. Han yönetimi yazanemize 16000 BTU’luk (BTU: British Thermal Unit, yani İngiliz Isı Birimi. Hayatımda bundan daha muğlak çok az standart gördüm) klima taktırmayı uygun görmüş. Ancak başka ve gerçek bir ısıtıcıya ihtiyacımız var.
21 Şubat 2018: Bir UFO’ya ihtiyacımız var. Bir odayı klimayı ısıtmaya çalışmaktan daha anlamsız, doğaya dost olmayan ve enerji verimsiz bir yol olabilir mi?
24 Şubat 2018: Isınmak için klimayı açtım ancak bu nafile bir çabaydı çünkü klima odanın soğuk havasını ısıtmak yerine onun içerisine sıcak hava üflemekteydi. Odadaki havanın kabul edilebilir bir ısıl dengeye ulaşması yaklaşık üç saat sürdü. Ayrıca, en azından birkaç yüz milyonumuzun bildiği gibi ısınan hava yükselir, dolayısıyla soğuk bir odaya yerden yaklaşık iki yüz yirmi santim yükseklikten istediğiniz kadar fazla sıcak hava üflettirin, o sıcak hava yukarıda, zemindeki soğuk hava da zeminde kalacaktır.
3 Bu adımlardaki tereddüdü ancak dikkatli bakan gözler görebilirdi, ancak odanın içinde adamınkilerden başka göz yoktu.
4 Fr. Porte manteau, manto-taşır. Elbise asmak için duvara tesbit edilmiş çivili veya çengelli tahta vesaire (Nişanyan, 2018:685).
Aksi belirtilmediği sürece tüm sözlük tanımları şu kaynaktan alınmıştır: Nişanyan, S., 2018, Nişanyan Sözlük: Çağdaş Türkçenin Etimolojisi, Liber Plus Yayınları, İstanbul.
İlk olarak 16. yüzyılda kayıtlara geçen (Emiroğlu, 2001:154) bu basit aksesuar yüzyıllar içerisinde önce daha karmaşık bir biçim alır hem de münferit bir mobilyaya dönüşür. Adamın trençkotunu astığı, 20. yüzyıl başlarında Avrupa’daki kamu kurumlarında rastlanan, yerde yaklaşık 50 santimlik bir karenin 180 cm. yükseklikte, bir kenarı 30 santim olacak şekilde daraldığı ve en tepesinde pirinç askıları, ortasında baston ve şemsiye koyma boşlukları olan Arts & Crafts tarzı meşe bir portmantoydu.
Emiroğlu, K., 2001. Gündelik Hayatımızın Tarihi, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara.
5 İng. baseball bir top oyunu, base temel, üs + ball top (a.g.e., 95).
Son yıllarda moda olan, üzerinde bir hayvan resmi (ör. Tavuk), hemen üzerinde de o hayvanın İngilizce adı -chicken- yazılı olan Hipster şapkalarından değil gerçek bir beyzbol şapkası idi bu. 6 Fr. Va et vient, git gel. Bir tür elektrik anahtarı (a.g.e., s.906). Alanca büyük yahut çok katlı evlerde aynı ışığı kontrol eden vaviyen anahtarlar, bir yerden açılan ışığın, başka bir yerden söndürülebilmesini sağlar.
7 Bunlar LED floresan değil cıva buharlı floresanlar olduğundan bir anda değil, gittikçe artan bir frekansta yanıp sönerek yandı. Dolayısıyla aydınlanma ivmelenen kırpışmalar olarak zamana yayıldı.
8 Çaydan: çay ibriği, çay güğümü, semaver. (Ahmet Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876) Türkiye Türkçesi, çaydan, çay pişirme kabı; Türkiye Türkçesi çay+ Farsça +dan, kap, mahfaza. Bu kelimede eş işlevli iki ek (dan ve lık) birlikte kullanılmıştır (a.g.e., s. 145).
9 İçinde çayın demlendiği kap.
dem: Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından tavı.
~ Fa/OFa dam. 1. nefes, soluk, 2. an, zaman ≈ Sans dhámi/dhamáni nefes, soluk, üfleme

Not: “Vakit” anlamı ikincil olup Farsça “soluklanmak, es vermek” anlamında dam yördan ve dam zadan deyimlerinden türediği düşünülebilir. Çaya ilişkin kullanımı “soluklanmak, vakit geçirmek” anlamında demlenmek fiilinden türetilmiş olmalıdır.
10 Çay ve su oranına göre büyük çeşitlilik gösterse de çay demleme pratikleri temelde soğuktan ve sıcaktan olmak üzere iki ana kola ayrılır.
11 İtalyan Alfonso Bialetti tarafından geliştirilerek 1933 yılında piyasaya sürülen; kaynayan suyu bir sifon vasıtası ile öğütülmüş kahvenin içinden geçirerek demleyen cezve. Adını Yemen’in Mocha (Moka) kentinden alır. Cezvenin gövdesi alüminyumdan, sapı ve kapak kulpu bakalitten mamuldür. Hem alt hem de üst rezervuarlar bele doğru daralan sekizgen bir geometriye sahiptir.
Adamın kullandığı Moka pot, başka bir enstitüyen tarafından 2016’da Torino’dan satın alınarak enstitüye bağışlanan, koyu yeşil renkli ve üst rezervuarı silindirik biçimli; rengi, şekli ve detayları ile Alp’lerdeki dağ köylülerinin bir soyutlamasını andıran Moka Alpina modeliydi.
12 Trapezanın küçüğü, sofra. İt. Mensa, küçük taşınabilir masa (a.g.e. 534).
13 Bu bardak, Türkiye’de ince belli olarak anılan bir çay bardağı idi. Spesifik olarak ise Paşabahçe’nin 42401 no’lu en yaygın modeliydi. Yüksekliği 9.67 cm. olup, ağzı 6.36, beli 4.43, dibi ise 6.41 cm genişliğindeydi ve yaklaşık 70 ml. sıvı alabiliyordu.
14 37 ekran Sony’nin Trinitron modeli bir televizyon, 2017 yılında İstanbul’da bir eskiciden o zamanın parası ile 40 TL’ye alınmıştı. İki kollu teleskopik anteniyle, gün boyu Bez Bebek, Selena, Çocuklar Duymasın gibi dizilerin oynadığı tek bir kanalı karlı olarak çekmekteydi.
15 İng. “She knows she got everything that a woman needs to get a man, yeah. How can she use, the things she use? 36-24-36, what a winning hand!”

Etiketler:

İlgili İçerikler: