Proje Stüdyosunda Akademik Etik Üzerine Küçük Bir Yazı

İPEK YÜREKLİ

Bu akademik etik konusundaki yazı talebi, tam da ilgili bir konu kafamı kurcalarken geldi. Konu, üşenmekten cevap yazamadığım bir sosyal medya tartışmasında karşıma çıktı. Artık bu vesileyle, ben de kendi çapımda konu hakkında fikir beyan edeyim bari.

selin arslan, tasarım stüdyosu
fotoğraf: selin arslan

Anlaşılan, öğrencilerin kendi projelerini kendi portfolyolarına koyarken kendi isimlerini yazmaları, ama proje yürütücülerinin isimlerini yazmamaları, yürütücüler nezdinde infial yaratmış. Kırk yıl düşünsem aklıma gelip rahatsızlık hissetmeyeceğim bu konuda birçok insan pek bir dertliymiş. Bunu sorun kabul edenler, durumu neredeyse nankörlüğe ve hatta referans vermemeye benzeterek bir intihal sorununa kadar getirirken, stüdyoda proje yapmanın bir ekip işi olduğundan dem vurmaktalar.

İnsan sadece işini yapıyor diye neden sürekli referans verilmek ister ki? Ortamı oluşturmak şüphesiz ki yürütücünün asli işidir. Ama bu ortamda üretilen her şeyi sahiplenmek, en azından benim açımdan tuhaf bir heves. Elbette ortamı üretilen işlerden, işleri de üretildiği ortamdan soyutlayamayız, ama bu bizi bu işlerin üreticisi yapmaz. Etkileşim, zaten her halükarda stüdyonun varlığının esasıdır.

Tasarlanan proje dersi sürecinde ekip olarak yürütülen projeler olsa bile, yürütücünün bu ekiplerin içinde özellikle yer almaması gerekir diye düşünüyorum. Değil ekip başı gibi proje ekiplerinde yer almak, işleyişle ilgili çok gerekli müdahaleler haricinde kendini "yok" edebilmelidir hatta. Bunun ne kadar zor bir iş olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu noktada proje yürütücüsünün işi gerçekten nedir diye soruyorum kendime. Bence yürütücü;
-proje dersini tasarlar / projeleri tasarlamaz,
-süreçte kullanılan yöntemleri yönlendirir / projeyi yönlendirmez,
-stüdyonun işleyişinden, nabzından, efektif yürümesinden sorumludur / projelerden sorumlu değildir,
-mimar kimliği, entelektüel yaklaşımı ve etik anlayışıyla ortama müdahale eder / projelere müdahale etmez,
-öğrencinin yapmak istedikleriyle yaptıkları arasındaki paralelliği değerlendirir / yapmak istediklerini değerlendirmez,
-öğrencinin öğrenmesini teşvik eder / öğretmez.

Görüyorum ki, günümüzde mimarlık yapmak bir miktar ayıp kabul edildiği gibi birey olmak da, müelliflik de biraz ayıp kabul edilmekte. Halbuki hiç kimsenin hiç bir sorumluluğu tam olarak üstlenmediği toplumumuzda müelliflik sorumluluğu da öğrenilmesi gereken önemli bir durum. Bırakalım da öğrencilerimiz bu sorumluluğu üstlensinler, birey olsunlar. Mazeret üretmeden sorumluluğu üstlenip, göğsünü gere gere "Bu proje herşeyiyle benim." diyebileni ayıplamak değil, tebrik etmek gerekir.

Ve bir ek; ben kendi portfolyoma, yürüttüğüm stüdyoda üretilmiş öğrenci projelerini koyarsam, ki stüdyodaki süreci anlatmam için koymam gerekir, proje sahipleri olan öğrencilerin ismini mutlaka yazmak zorundayım. Ama öğrenciler kendi portfolyolarını yaparken koydukları kendi projelerinin yanına benim ismimi yazmak zorunda değiller. Adı üstünde kendi projeleri. İsterlerse yazabilirler, istemezlerse yazmayabilirler. İki türlü de beni etkileyen bir durum değil. Ne onore edildiğimi hissederim, ne de emeğimin çalındığını, haksızlığa uğradığımı, yaptığım işin değersizleştirildiğini.

Çünkü stüdyoda benim işim zaten proje yapmak değil, yürütücülüktür. Stüdyo hepimizin, projeler tartışmasız öğrencilerindir.

Etiketler:

İlgili İçerikler: