Kentin Oturma Odası

GÖKÇEÇİÇEK SAVAŞIR

Kentin gündelik hayatına eklemlenen kıyı düzenlemesi, kamusal alan ve su ile kurulan ilişkiyi deniz seviyesinde yeniden kurgulayarak işlev kaygısından bağımsız aylaklık mekanları yaratıyor. Studio Evren Başbuğ Mimarlık tarafından gerçekleştirilen projeyi Gökçeçiçek Savaşır yazdı.

Karşıyakalıların olduğu kadar İzmirlilerin de yeni gözdesi, küresel ölçekteki çağdaşlarına karşın, ulusal ve kentsel bağlamlarda çok alışık olunmadık bir tasarım uygulaması: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmirDeniz Projesi - İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmek için Tasarım Stratejisi Planı kapsamında KarşıKıyı proje ekibinden Stüdyo Evren Başbuğ Mimarlık tarafından tasarlanan, belediyenin Kentsel Tasarım ve Kent Estetiği Şube Müdürlüğü tarafından uygulanan ve Temmuz 2016’da kullanıma sunulan Bostanlı Yaya Köprüsü ve Gün Batımı Terası.1 KarşıKıyı konseptinin kesintisiz kıyı kordonunda, farklı eylemlere mekan sağlayan alt bölgelerinden Bostanlı Deresi’nin körfeze kavuştuğu noktada, Karşıyakalıların belleğinde önemli bir yeri olan eski Churchill’in yerinde, Bostanlı Balıkçı Barınağı’nın Batı kıyısında konumlanıyor.

Mevcut rekreasyon işlevlerinin yürüme, koşu ve bisiklet yolları, bisiklet park yeri, çocuk oyun ve oturma alanlarıyla yeniden ele alındığı 36.000 m2’lik kıyı kamusal alan düzenlemesinde, nitelikli kentsel tasarım öğelerini daha da öne çıkaran ise, 8.800 m2’lik açık alan tasarımıyla projeye de adını veren yaya köprüsü ve teras. Projenin konseptten projelendirilme ve uygulama aşamalarını, özellikle her aşamanın kendi içinde ve birbirleri arasındaki tutarlı ilişkileri, tasarımcı gözünden anlatan Evren Başbuğ’un metni2 projeyi teknik bir dille açıklamanın ötesinde, çok katmanlı okumalara zemin hazırlıyor. Dolayısıyla, yerli ve yabancı basında haberleri ve sosyal medyada yorumları sıklıkla karşımıza çıkan Bostanlı Yaya Köprüsü ve Gün Batımı Terası’nı yeniden tanıtan/anlatan bir metin yerine, burada, KarşıKıyı konseptini farklı ve “yer”e özgü kılan tasarım yaklaşımının bir yansıması olan proje uygulamasını yine “yer” üzerinden okuyacağım.3

Yaya Köprüsü üstten görünüş
Günbatımı terası, ahşap kaplama
Kesit derinliği yaratan taşıyıcı kirişler ve ahşap kaplama ile köprü strüktür ve malzemeleri
Kesit derinliği yaratan taşıyıcı kirişler ve ahşap kaplama ile köprü strüktür ve malzemeleri
Teras ve kıyı ilişkisi

1990’ların başında Bostanlı kıyısında yapılmış olan düzenlemenin bir parçası olan araç köprüsüne, yeni yapılan tramvay hattına ve hemen ardında başlayan yapı stokuna sırtını dönen köprü ile köprüden Mavişehir’e uzanan kıyıya ve güneşin battığı İzmir Körfezi’ne bakış sağlayan teras, şehirden ve araç trafiğinden yalıtılmış kentsel bir niş oluşturuyor. Derenin ayırdığı iki yakayı bir araya getiren köprü ile mevcut okaliptüs (ve yeni dikilen jakaranda ve tarçın) ağaçlarının gölgesinde kurulan gün batımı terasının pozisyonları ve yakınlıkları, bu nişin bir bütün olarak ortaya çıkmasını sağlıyor. Çelik konstrüksiyon üzerine ısıl ahşap kaplama köprü, üzerindeki yaya akışını sağlamanın dışında, yerden yükseltilmiş kotuyla karşı kıyıya ve göğe bakış sunan bir podyumlu kent sediri olarak köprüde oturma/uzanma ve köprüden geçenleri seyretme imkanı sunuyor. Kıyının iki yakasını yine kıyı hattında birleştiren bu atipik köprünün ardında, dere ağzına yerleştirilen yüzer iskele, İzmirlilerin denizle olan mesafeli ve neredeyse yalnızca görsel olagelen ilişkisine “deniz seviyesi”nde4 yeni bir boyut katıyor. Köprü altından geçen kayıklardan karaya erişim gibi bir işleve sahip görünse de ahşap iskele daha çok kentlilerin denize niş yapan derenin seviyesine inerek iskelede keyif yapabilmelerine olanak sağlıyor. Isıl ahşap kaplı platformların oluşturduğu teras da köprü gibi, alışılagelen anlam ve formlarının ötesinde genişçe bir kent şezlonguna dönüşüyor; sırtını, oluşturulan yapay tepeye dayarken ayaklarını denize, nişteki bakışı ağaçların dallarından göğe, oradan da İzmir iç ve dış körfezlerinin ufkuna uzatıyor. Ahşap malzemenin, topoğrafyanın karadan denize akışındaki sürekliliği, “kent mobilyası” ve “kara ile suyun birleştiği yer”5 olarak tarif edilen “kıyı” kavramlarını eriterek sade ama çarpıcı bir biçimde yeniden inşa ediyor.

Proje alanının kullanımı, fotoğraflar: Gökçeçiçek Savaşır
Proje alanının kullanımı, fotoğraflar: Gökçeçiçek Savaşır
Bostanlı Deresi’nin körfeze döküldüğü noktayı bağlayan yaya köprüsü ve günbatımı terası
Köprü strüktür detayı
Kesit
Vaziyet Planı
Köprü aksonometrik çizim

Bu iki yapı öğesinin anlamı, kentsel ölçekte yeniden kurulduğu ölçüde özgünleşmiş; önerdiği açık uçlu kullanımlarıyla gündelik hayata doğrudan ve doğal bir biçimde katılıyor. Bulunduğu “yer”in fiziksel, tarihsel, kültürel ve sosyal bağlamını sakin bir biçimde yorumlayan proje, programında doğallığı, serbestliği, plansızlığı ve kapsayıcılığı ön plana çıkararak yeni kamusal kullanımlara altlık oluşturuyor.6 Öte yandan, Tonguç Akış’ın Karşıyaka kıyısı için Henri Lefebvre’e referansla “daha önceden belirlenmiş programlarla üretilen, sınırları çekilmiş ve kullanıcısına hükmedici mekanlardan ayrılan karşı-mekanlar (counter-space)” olarak sözünü ettiği “boş zaman mekanlarına (the space of leisure)”7 yeni olası “aylaklık” mekanları ekliyor. Böylelikle kentliler tarafından kısa zamanda kentin oturma odası gibi benimsenerek günün her saati kullanılıyor. 

Farklı seviyede hassasiyetlerden temellenen tasarım fikirlerinin ve pratiğinin toplamında ise yüzünü doğala (denize, güneşe, ağaca, suya, gökyüzüne) dönmüş; gezinti, yeme içme, keyif ve aylaklık yapma gibi eylemlerin gerçekleşebildiği; sakin fakat her zaman ve herkes için cazip, yeni ve nitelikli bir kıyı odağı var. Güncel kentsel tasarım uygulamalarını aratmayan nitelikte sunduğu mekansal kaliteyi, “yer”in fısıldadıklarını kulak ardı etmeden bir araya getiren Bostanlı Yaya Köprüsü ve Gün Batımı Terası, sakin-cazip, çağdaş-yersel, kamusal-iç gibi diyalektiklerden olsa gerek, İzmir için kentlinin kamusal alanla ve suyla olan ilişkisini güçlendiren, serbestçe vakit geçirebilecekleri gözde bir kamusal alan ortaya çıkarıyor. İyi tasarlanmış kentsel tasarım, peyzaj, kamusal mekan örneklerinin, mevcut yapı stokuyla karşılaştırıldığında nicel ve nitel olarak çok geride olduğu ülkemizde, özellikle bulunan her boşluğun ticari kaygılarla durmaksızın kapalı mekanlara dönüştürüldüğü ve böylece sektörün bir parçası haline getirildiği sistemde proje, kamu yararını ve kamusal kullanımlarını önemseyen diğer tasarım ve uygulamalar için önemli bir örnek oluşturması açısından çok değerli.

NOTLAR
1 steb, “Bostanlı Gün Batımı Terası”, http://steb.co/isler/bostanli-gun-batimi-terasi ve “Bostanlı Yaya Köprüsü“, http://steb.co/isler/bostanli-yaya-koprusu
2 Evren Başbuğ, “Proje: İzmirDeniz Projesi Ne Durumda? 1. Bölge”, Serbest Mimar 23 (Eylül 2016), 63-69. http://www.tsmd.org.tr/Eklenti/67,sm-23-en-kucukpdf.pdf?0
3 Yazarın bu okumasını, İzmirli bir akademisyen/mimar olmasının yanı sıra, yükseköğrenim yılları dışında yaşamını Bostanlı-Karşıyaka’da sürdüren bir kentli olması da etkilemiştir.
4 Evren Başbuğ, “AçıkDers#01: Deniz Seviyesinde”, DEU Mimarlık Fakültesi, 09.03.2017, http://steb.co/blog/evren-basbug-dokuz-eylul-universitesi-nde-ogrencilerle-bulustu
5 “Kıyı”, http://www.tdk.gov.tr
6 Başbuğ, “Proje: İzmirDeniz Projesi Ne Durumda? 1. Bölge”
7 Tonguç Akış, “İzmir’de Yeşil Alan Kullanımı: Karşıyaka Sahilinde Gündelik Hayat”, Dosya 27 (Aralık 2011), 63-70. http://www.mimarlarodasiankara.org/dosya/dosya27.pdf

Etiketler:

İlgili İçerikler: