Yeşil Akslar

Yoğun yapılaşmanın arasında yeşile dokunmak temasıyla, bir açık müze olması öngörülen proje peyzaj tasarımı, kitabevi işlevli kiosk ve diğer mekanlarıyla kamusal alan kullanımını sürekli ve işler kılmayı amaçlıyor.

Cumhuriyet öncesi dönemde “Gardan”, mübadele sonrasında ise “Kavaklı” isimleriyle anılan Beylikdüzü’nün bir bahçeşehirden ilçeye dönüşüne uzanan hikayesinin ana temasını birbirine karşıt ama günümüzde biri olmadan diğerinin varlığının anlam kazanamadığı iki kavram oluşturuyor: Yeşil doku ve yapılaşma. Yerel yönetimlerin bölgenin fiziksel çevresini koruma ve geliştirme projeleri üretme çabası ve almış olduğu üst ölçek kararlar ile tarihinden gelen yeşile bağımlılık olgusu, son yıllarda yeniden gündeme geldi.

E-5 Karayolu’nun kupkuru çehresine inat, metropol içinde kalan nadir yeşil alanlardan biri korunup esas alınarak yapıların tasarlanmasına ve peyzajın da aynı fikri desteklemesine karar verildi. Tasarım teması “yeşile dokunmak” olarak belirlenen, yeşil örtü ile mevcut meydanın tek bir vücut haline gelmesinin amaçlandığı projenin ilk hassasiyeti, yoğun yeşil dokusunun korunması ve eklenen yapıların bu dokuyla iç içe geçmesiydi.

Cumhuriyet Caddesi Kentsel Tasarım Projesi 1.Kısım Kiosk Yapısı Ve Park, Project Design Group
Peyzaj elemanları ve kitabevi kiosku
Kitabevinin farklı cephelerinin peyzajla ilişkisi
Kitabevinin farklı cephelerinin peyzajla ilişkisi
Kioskun içinden parka bakış
Yürüyüş yolu, peyzaj ve kiosk ile park
Kesit
Vaziyet Planı

Günümüzde kentler, sokaklar araçlara göre düzenlenmişken bu projede yaya odaklı akslar oluşturuldu. Bunun yanı sıra kamusal alan sorgusu, tasarım sürecinin başından itibaren kendisini gösterdi. Meydan ve sokakların bir parçası olduğu kamusal mekanı sadece ortak kullanım alanları olarak, özellikle yaya olma durumu üzerinden ulaşımla dolayısıyla yaşamla, kentle bütünleşmek için gerekli mekanlar olarak düşünmek yeterli değil. Bu mekanlar, arasında kaybolmadan sürekliliği barındıran, engellenmeden, durmaksızın dokunarak 24 saati bünyesinde barındıran ve çoklu kullanıma elverişli alanlar olarak kabul edilmeli. Bu alanların çevresindeki yapılarla bütünleşmesi sonucunda ortaya çıkan kimliğin de toplum odaklı olması sağlanmalı. Toplumu oluşturan en küçük parçanın birey olduğunu düşünürsek, birey için yaşam ve mekan kalitesini artırabilmek, kenti algılama ve ona dahil olma yönünde yeni açılımlar yapmamıza olanak verecektir; böylece tasarlanan, kullanılan alan kentin bir iletişim noktası olabilir.

AÇIK MÜZE
İnsana önem veren ve ölçeği sapmamış ürünler elde etmeyi hedefleyen projenin asıl işlevi ise bir açık hava müzesi olmak. 1915-1938 dönemine yer verilecek proje alanı içinde, 100 yıllık sürecin karşılama mekanları bulunuyor. Bu bölüm tüm aksın varlığını simgeliyor. Aks boyunca kiosklarda ve bilgilendirme panellerinde dönemsel çalışan küratörlerle içerik zenginliği ve “ezber” algıyı ortadan kaldırmak hedeflenmekte.

Özel olarak tasarlanan bilgilendirme panoları, oturma elemanları, duraklar, medya cepheleri gibi birimler, dönemlerde etkin olmuş moda, mimarlık, resim, heykel, seramik, edebiyat, spor gibi birbirinden farklı konuların sergilemesine yardımcı olacak şekilde tasarlandı. Bunların yanı sıra gazete bayisi, kafe, hediyelik eşya satışı, bilgilendirme ofisi, kapalı sergi alanları gibi işlevler de 3x6 metrelik akslara yerleşmekte. Arsa boyunca var olan %4’lük eğim de yer yer amfiler tanımlanarak farklı işlevlerde kullanımlara açık bırakıldı.

Sergi işlevi hem yeşile dokunan hem günlük yaşamın akışını kesmeyen hem de yapılara erişimi kolaylaştıran peyzajla desteklendi: Yeşil zemin-yarı sert zemin-sert zemin ve tam tersi yöndeki geçişlerle zemin kaplaması, adeta doğadan geriye kalanları kucaklıyor.

Etiketler: