Paylaşma Esası

Ofis mekanlarında ortaklık ve bir aradalık kurgularına sıkça rastlanıyor. Habita, farklı ihtiyaçlara yönelik çeşitlenen özellikleriyle kullanım dikte etmeyen çalışma alanları sunmayı amaçlıyor.

“Gelecekte ofis mekanı nasıl olacak?” sorusuna cevap arayanların üzerinde uzlaştıkları nokta, ofisin sadece çalışmaya gelinen bir yer değil bilgi, deneyim ve teknolojinin paylaşıldığı sosyal bir platform olacağı yönünde. Çevrimiçi iletişim ve çalışma araçlarının pratikleşmesiyle evden çalışmanın yaygınlaşmasına rağmen, insanların ortak mekanlarda birbirleriyle etkileşerek ve enformel bağlar kurarak bilgi ya da iş üretmeleri, artık eskisinden daha çok önemseniyor.

Günümüzde bir firmanın hızla yükselmesinin en doğru yolununsa inovasyondan geçtiğini söylemek mümkün. Peki, ofis mekanı inovasyonun artmasını destekleyebilir mi? Kapalı kapılar arkasında insanların birbiriyle etkileşim kurmadan yaratıcı olmalarını bekleyebilir miyiz? Habita; inovasyona, yaratıcılığa ve üretkenliğe giden yolun paylaşmaktan, etkileşimden, birbirinden öğrenerek birlikte üretmekten geçtiği bilinciyle tasarlandı.

Habita'yı kuran girişimci ekibin “çoğaltan paylaşım iklimi” olarak tanımladığı ortak çalışma (coworking) ve yaşam alanı Habita, birbirinden hem mesleki hem de sosyal anlamda beslenebilen, kreatif bir topluluk oluşturmayı hedefliyor.

Habita’yı şekillendiren bu bakış açısıyla mekan, karşılaşmalara ve etkileşime olanak tanıyan, açık ve geçirgen bir dilin yanı sıra insanlara nerede ve nasıl çalışacaklarını seçme şansı veren, farklı konumlarda, farklı oturma biçimlerinde (sandalyede, kanepede, ayakta, yatarak), farklı mahremiyet oranlarında, kısaca farklı ruh hallerinde çalışma olanağı sunan esnek bir tasarıma sahip. Bu özelliği kullanıcılara, istediklerinde mahremiyet, istediklerinde çok yönlülükten beslenen ve ortak akıl geliştirmeye imkan sağlayan bir çalışma ortamı sağlıyor.

Sanayi Mahallesi'ndeki bir atölye yapısında bulunan ve binanın endüstriyel ruhuyla uyum sağlayan malzemeler kullanılarak tasarlanan mekan; yönlendirilmiş yonga levha (osb), demir profiller, halatlar, polikarbon levhalar ve meyve kasalarına eşlik eden çok sayıdaki yeşil yapraklı bitkiyle nihai kimliğini kurdu. Mekan tasarımında malzemeler olabildiği kadar ham ve doğal seçilerek yapının içinde bulunduğu endüstriyel ortamla bütünleşmesine çalışıldı.

Habita’nın 650 metrekarelik mekanında, en küçüğü 10, en büyüğü 18 metrekare olan 12 kapalı ofis, altışar kişilik sekiz adet sabit masadan oluşan açık çalışma alanı ve daha düzensiz gelmeyi tercih eden üyeler için esnek çalışma alanları bulunuyor.

Kullanıcılarına çalışma, sosyalleşme ve dinlenme gibi mekan kullanımına dair dikte eden, kesin mesajlar vermeyen; çalışma, sosyalleşme ve dinlenme mekanları arası sınırların bulanıklaştığı ve geçirgenliğin arttığı bir çözüm arayışına gidildi. Bu amaçla açık çalışma alanı, sadece kot farkıyla diğer mekanlardan ayrıştırıldı ve bu kot farkıyla oluşan basamaklar hem çalışmaya hem de sosyalleşmeye ya da dinlenmeye olanak tanıyan ara mekanlara dönüştürüldü.

Söyleşiler, sunumlar, paneller, performans sanatları ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapabilecek etkinlik alanının ise, günlük hayatın parçası olacak şekilde mekanın kalbinde yer almasına, kolay ulaşılabilir, görünür ve davetkar olmasına özen gösterildi. Sabit basamaklı bölümün yanı sıra tasarlanan modüler osb birimlerle, mekanın farklı etkinlikler için kullanıcılar tarafından yeniden şekillendirilebilmesi amaçlandı.

İnsan ve mekan ilişkilerinin, paylaşmayı esas alan bir ofis kültürüne yönelik tasarlandığı Habita, ofis mekanının sosyal bir platforma dönüştüğü, etkileşime, karşılaşmalara ve birlikte üretmeye açık bir çalışma anlayışını destekliyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: