Toprağın Tarihi Olur Mu?

YİĞİT OZAR

Yedikule Bostanları mücadelesinin kazanımlarından biri, bir bostanın kültür varlığı niteliği taşıyabileceğini gündeme taşımak oldu. Yedikule Bostanları’nın moloza gömülmeye başladığı Temmuz 2013’te bir araya gelen Tarihi Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi’nin, bostanların tarihi önemini vurguladığı dönemde Fatih Belediyesi yetkilileri “Toprağın tarihi mi olur?” diye yanıt veriyordu. Kasım 2014’te ise bizzat İBB Başkanı Kadir Topbaş şu demeci verdi:

Piyalepaşa Camii
mimar jasmund’un topografya haritası
pervititch haritası

“Yedikule Mahallesi'ndeki söz konusu alanın asli niteliğinin korunması ve geleceğe taşınması için daha kapsamlı bir çalışmaya imkan sağlamak amacıyla ilgili plan tadilatı kararı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne iade edilmiştir. Yapılacak çalışmalara ışık tutması için tarihçiler, bilim adamları, mahalle sakinleri ve ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Söz konusu plan tadilatı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne iade edilmekle birlikte, bu plan tadilatına gerekçe oluşturan Yedikule Mahallesi sakinlerinin talepleri (güvenlik, aydınlatma, çevre temizliği eksikliği) hızla ele alınıp çözüme kavuşturulacaktır.”

Kuşkusuz bu noktaya, bostanlara dair yazılan raporlar, birbiri ardına yapılan toplantılar, bostanlarda organize edilen etkinlikler ve kamuoyu desteği ile gelindi. Artık bir bostanın neden kültür varlığı olduğunu anlatmamız daha kolaydı. Piyalepaşa Camii Bostanı’nın bir kültür varlığı olduğunu ispat etmemiz için Yedikule’de gündeme gelen tartışmalar sağlam bir zemin oluşturdu.

Piyalepaşa Camii’nin bostanı, İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 2013 yılında onayladığı, zemin altı otopark üzerine yeşil alan oluşturulmasını içeren bir proje ile ortadan kaldırılmak isteniyordu. Tehdit altındaki bostana dair Ayhan Han ve Aleksander Shopov’un araştırmalarından öğrendiğimize göre Piyalepaşa Camii bostan alanları üzerine inşa edilmiş. İnşaat alanından geri kalan bölümdeki bostan tutularak külliye için akar olarak ayrılmış. Buna göre vakfiyelerde de sınırları belirtilen bu bostan alanının bugün cami, türbe ve haziresini görebildiğimiz külliyeden bağımsız kabul etmemek gerekir. Burası 16. yüzyılda Suriçi’ndeki yoğunluğu azaltmak amacıyla yeni yerleşim alanları oluşturmak için inşa edilen külliyelerden biri. Evliya Çelebi’nin anlatısına göre deniz ile arasındaki bağlantı kanal/dere vasıtasıyla sağlanmış. Ancak, Paşa’nın ölümünden sonra derenin bakımı yapılmadığından alüvyon dolmuş ve buradaki konutlar taşınmış. Han ve Shopov’un araştırmaları Evliya Çelebi’nin anlatımını şimdilik doğrulamamış olsa da sonuçta külliyenin çevresinde gelişmesi öngörülen yerleşim alanının yaşayamadığı ama bostanları ve bahçeleri içeren kırsal görünümün varlığını sürdürdüğü açık. 1893 yılında Mimar August Jasmund tarafından Kasımpaşa Deresi’nin ıslahı için hazırlanan bir haritada, camiden başlayarak dere yatağının her iki kıyısında yayılmış bostan alanları görülüyor. 1926 tarihli Pervititch paftasında da cami çevresi bostanlar ve çiçek bahçeleri ile çevrili. 1946 - 2013 tarihlerinden hava fotoğrafları da bu bostan alanlarının bulvar açma, otoparka dönüştürme gibi müdahalelerle gün be gün nasıl yok olduğunu belgeliyor. Tüm bu tarihsel belgeler değerlendirildiğinde, bölgede en erken tarihli belgeden günümüze ulaşabilen tek bostan alanının Piyalepaşa Camii Bostanı olduğu açıkça görülüyor. Sözün özü, bu bostan Piyalepaşa Camii’nin kültürel peyzajının bir parçası ve kuşaktan kuşağa aktarılan bostancılık tekniklerinin sürdürüldüğü bir yer olması nedeniyle somut olmayan kültürel mirastır.

Uygulama için 2015 yılında bostanın boşaltılması istendiğinde ortaya çıkan bu projeye karşı, Beyoğlu Kent Savunması’nın bostan alanındaki eski su kuyusunu göstererek koruma kuruluna yaptığı başvuru üzerine geçici bir durdurma kararı alındı. Konu Arkeologlar Derneği gündemine geldiğinde; İTÜ Mimarlık Tarihi doktora öğrencisi Ayhan Han ve Harvard Tarih bölümü doktora öğrencisi Aleksandar Shopov’un hazırladığı bir tarih araştırması raporu, eski gravür, fotoğraf ve harita gibi belgelerden bir albüm oluşturduk. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi olarak bu belgelerle birlikte, bostanın bir kültür varlığı olarak tescillenmesi ve böylece “Piyalepaşa Camii ve külliyesinin parsel bazında değil kültürel peyzajı ile birlikte bütüncül olarak korunmasının sağlanması” için İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurduk.

Başvurumuz üzerine kurul, 07.09.2015 tarih ve 3719 sayılı kararı ile Piyalepaşa Camii Bostanı oy birliği ile tescilledi. Kurul, kararıyla “1467 ada 2, 3, 9 ve 10. parsellerde bulunan, 16. yüzyıldan itibaren Büyük Piyalepaşa Camii ve külliyesinin akarı olarak kullanıldığı anlaşılan, camilerin giderlerini karşılamak üzere vakıflara gelir sağlayan bostanların günümüze ulaşan son örneği niteliğindeki bostan alanını; özgün arazi kullanım biçiminin devamı olması, kültürel ve estetik değeri bulunması, cami-bostan birlikteliğinin geriye kalan örneğini temsil etmesi nedenleriyle Osmanlı tarım teknolojisinin mimari unsuru olan su kuyusu ve havuz ile birlikte bütüncül olarak” tescilleyerek bildiğimiz kadarıyla bir bostanı kültür varlığı olarak kabul edip korumaya alan ilk karara imza attı. Ayrıca, 2013 yılında onayladığı ve bostanı otoparka dönüştürecek kararını da bozdu. Biz de bu kararı 24 Ekim 2015 tarihinde Beyoğlu Kent Savunması ve Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi olarak dönemin İstanbul Milletvekili Beyza Üstün ve Gülay Yedekçi Arslan’ın katılımlarıyla bostanda düzenlediğimiz bir basın açıklaması ile duyurduk.

Artık elimizde resmen ve de fiilen kurtarılmış, kültür varlığı olarak tescillenmiş bir bostan var. Şüphesiz bu karar sadece Piyalepaşa Camii Bostanı için değil aynı zamanda mücadelesinin öncülü Yedikule Bostanları için ve ardılı olacak bostan alanları ile bahçeler için de önemli bir emsal. Nitekim, bu karar tarafımıza ulaştığında başladığımız yer olan Yedikule’ye dönüp buradaki bostanların da kültür varlığı olarak tescillenmesi için ilgili koruma kurullarına başvurduk ve başvurumuz henüz değerlendirme sürecinde.

Ezcümle; "Toprağın tarihi olur mu?", olur!

Etiketler:

İlgili İçerikler: