Levissi’yi 18. yüzyılda kuran Rum zanaatkarlar, taş duvar ve taş döşeme işçiliğini, ahşap ve metal işçiliğini yetkinlikle gerçekleştirmiş.
Sadece giriş cümlesi olan bir roman yazmak isterdim.
Serafini, dünyada yazılmaya değer tek kitabı yazdı ve yaptı: Codex Seraphinianus’u.
ESOGÜ Mimarlık Bölümü’nde, 2015 Bahar döneminin Tasarıma Giriş 2 dersinin temalarından biri, “mimari lipogram” denebilecek strüktür deneyiydi.
Dünya Düz Değilmiş: Birinci Kopernik Piyasadaki yaygın biçimiyle defter, 1’deki gibi bir nesnedir: Cildi çoğun gizli, kapakların arasında belli sayıda boş forma içeren dikdörtgen.
Mimarların tarihsel rollerinden biri, yazarak “dinlerini” dünyaya duyurmak ve çağrılarını yaymaktır kuşkusuz. 20. yüzyıl Batı mimarlık yazınında, bu durumu kanıtlayan, modernlik ufkunu kat eden bildirilerle dolup taşan zengin bir panorama vardır.
Slayt, diapozitif filmin kullanıldığı yaygın bir görüntü saklama mecrasıydı yakın geçmişe kadar. Slayt filmi, dolaysız sonuçlara ulaşmayı mümkün kıldığı, yani banyo edildiğinde karta baskı gerektirmediği için ucuzdu.
MS’nin en güçlü pasajları arasında, Bilgin’in Kolumba Müzesi ziyaretini yorumladığı sayfalar gelir. İhsan Bilgin’in burada, Zumthor’un müzesini bedensel bir deneyim mekanı, bir tür mimari-orkestral eser gibi adım adım izleyip yorumlaması, tasarımcının yaratıcı dikkatiyle bütünleşen gözlemciliğinin keskinliğine örnektir. (MS, ss. 94-5)
-lanet olası federallere- Nasıl ki düşünce alanında yirmi birinci yüzyılın “Deleuze yüzyılı olacağı” kehanetinde bulunulduysa mimarlık ve tasarım alanında “Zumthor yüzyılı”nda mıyız ya da olacak mıyız?
Çizgiyle ne çok şey yapıyorsunuz. Ama çizgi hiçbir şey inşa etmez. Arzuyla güçsüzlüğü bir arada tahayyül etmemiz queer bir çizgi kuramı için ilk sorudur.
Prag’ın kent merkezinde sadece binalarda değil, her yerde yüz figürleri karşımıza çıkar. Batı heykel sanatında ilk yüz ifadesinin 1200’lü yıllarda, gotik ortaçağ heykellerinde ortaya çıktığı söylenir.
Süslemenin bir yandan tarihsel anlamlarını, diğer yandan bugün kazandığı yeni anlamları düşünürken çatışmalarla dolu geçmişi kat ederiz –söylemlerin mücadele alanını.
Le Corbusier’yi konu alan yazılar geniş bir literatür oluşturur. O kadar ki, modernist mimarlıkla özdeşleşmiş bu tarihyazımı cengelinde iz süren kişi, bu metinlerinde ne türden bir yırtıcının söz konusu edildiğine dair gözünde bulanık bir imge canlandırabilir ancak.
Linç tipi [“L” tipi] akademizm, kanlı orta dünyanın kıyısında başlayan ibretlik yükselişini sürdürmekte: Önceleri de müstakil bir hantallık ve gerilik olan L tipi, konjonktürel entelektüellerin [konjentelektüeller] çıkar ilişkileriyle örüldüğü bir döneme girmiş ve iyice girift bir hal almıştır.