Toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliği derinleştirebilme riskinin sadece belirli kavramlara değil dilin kendisine içkin olduğu söylenebilir.
Gerilla bahçıvan Maurice Maggi’nin hikayesi 1980’lerde başlıyor. Kendi jenerasyonu, öfkesini atmak için o dönemde oldukça meşhur olan Punk gruplarına katılırken Maggi, otoriteyi protesto etmek için başka yollar arıyordu.