Türkiye’de 2005-2012 yılları arasında mimarlık, sanat gibi alanlarda sınırlı da olsa sanki bir bahar havası yaşandı. Şehirler, sokaklar, mekanlar gülümsemeye başladı.
Serbest mekan kavramı ile alanları bölen, uyruk ve vatandaşlık tanımlarıyla erişimi kısıtlayan “sınır” kavramından daha güçlü çelişen bir imge yok.
Peyzaj mimarının yaratı alanlarının en önemlisi belki de kentlerde bulunan kamusal açık alanlardır ve bu da insan için ve insan odaklı tasarlamayı ön plana koymayı gerektirir.
Peyzajdaki izler insan ve doğa arasındaki etkileşim ile başlar. Doğanın devingen yapısı ve insanın temel ihtiyaçları ile izler oluşur.
Gündelik kent yaşamı, içindeki kentlilerin oluşturmak istediği işlevlerle sürekli, hızlı ve kısa süreli biçimde değişen çoklu bir örüntü.