Stüdyodan Notlar'da bu ay Sedef Doğaner ve Şebnem Önal Hoşkara ABD Ulusal Mimarlık Akreditasyon Kurulu NAAB'nin yakın zamanda geçirdiği değişime ve mesleğin dönüşümüne paralel olarak mimarlık eğitiminin nasıl evrilebileceğini kaleme aldılar.
Stüdyodan Notlar'ın yeni yazısında Sevgi Türkkan, uzaktan eğitimle birlikte yeniden üretilen mimarlık eğitimi yaklaşımlarını ortaya seriyor.
Sabri Gökmen köşesi Müşkülpesent'teki ilk yazısında mimarlık eğitimi ve pratiği için lobotominin olası potansiyellerini anlatıyor.
Stüdyodan Notlar'ın bu ayki konuğu Senem Doyduk, çeperdeki mimarlık okullarının görünmezliğini kaleme aldı.
Çevrimiçi yaygın eğitimde mimarlığın kendine has bir niteliği var mı? Bu yeni anlatıda birinci sınıf eğitiminin payına neler düştüğünü Aktan Acar kaleme aldı.
Stüdyodan Notlar'ın bu ayki konuğu Deniz Güner, yeni koronavirüs salgını ile mimarlık eğitiminde “istisna”nın normatif hale gelişini kaleme aldı.
Yaşam boyu öğrenmenin bu denli yoğun olduğu günümüzde proje stüdyosunun mesleğin icrasına mı yoksa hayalgücünün genişletilmesine mi odaklanması tartışması hala anlamlı mı?
Stüdyo kültüründen beklentileri ve bunun eğitim ortamının dönüşümüne yansımalarını ABD ve Türkiye üzerinden ele alan Sanem Ersine Masatlıoğlu, yaşam boyu öğrenim içinde mimarlık eğitiminin konumunu sorguluyor.
Henüz oluşmamış ham bir fikir nasıl aktarılır? Bizim araçlarımız belli de olsa insan kendisi için tanımlayamadığını nasıl karşısındakine açıklar? Yok olanı nasıl var ederiz?
Mimari tasarım eğitiminde “proje stüdyosu” tasarlama ediminin, çoklu üretim ve tartışma ortamının ana izleğidir.
Mimarsız mimarlık, öncelikle mimar-öznenin baskın erk olarak görülmesinden ziyade, “çoklu” aktörlerle araştırılacak alternatif üretimlerin önünü açabilir.
Yapılandırıcı eğitim görüşüne göre “bilgi”, kişinin kentle, mekanla, malzeme ve diğer bireylerle kurduğu diyalog veya ilişkiler aracılığıyla oluşturuluyor.
Arazi gezisini herhangi bir kültürel geziden ayıran ve daha yoğun bir odaklanma ve algı açıklığını mümkün kılan şey, geziyi öncesi ve sonrasındaki süreçlere de sıkı sıkıya bağlayan tasarım projesidir.
Mimari tasarım eğitimi, kendine özgü bir sistematik içinde farklı fikirleri ve uzmanlık alanlarını bir araya getiren bir düşünce kurma sanatı, bilimi ve pedagojik bir uzmanlık alanıdır.
Tefrikamızın ikinci bölümünde Sevinç Hadi, kendisini mimar olmaya yönelten nedenleri, 1953-1958 yılları arasında okuduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitiminin verilme biçimi ve ortamına dair deneyimleri ile günümüz eğitimi ve öğrencilerine ilişkin düşüncelerini paylaştı.