Serbest mekan kavramı ile alanları bölen, uyruk ve vatandaşlık tanımlarıyla erişimi kısıtlayan “sınır” kavramından daha güçlü çelişen bir imge yok.
Sergiden de aldığım ilhamla, bu yazıda, günümüz sınır mimarlıklarının görünmezliği ve “doğal”lığı üzerine düşünmeye devam etmek istiyorum.
Zincirleme Reaksiyonlar’ın geçen ayki tefrikası, İstanbul’da kentleşmenin doğal alanlara temas ettiği noktalarda yer alan “çitleme” pratiklerinin bu alanları metalaştırdığından bahsediyordu.
Söze, geçtiğimiz ay bu sayfalarda da bahsi geçen Christopher Alexander ve kendisinin “A City is Not a Tree” (Kent Bir Ağaç Değildir) makalesiyle başlayayım.