Günümüzde hakikati bildiğini iddia edebilecek kimse var mıdır? Gerçeklere “doğal yollarla” karışan ve ’patafizik denebilecek gerçek-dışılıktan başka, bir de her yanda harıl harıl üretilip dolaşıma sokulan “yalan” vardır; ki güç yapıları gerçeği sulandırmada özverili bir rol oynayarak, sıradan gündelik gerçekleri örtbas etmek konusunda –değişen terkiplerde– “katkıda” bulunur.
Zira koruma, toplumların geçmişleriyle yapılı çevre üzerinden ilişkiye geçmelerinin başlıca araçları arasında sayılır. Ancak ana akım yaklaşımlar korumayı genelde anıtsal addedilen binaların muhafazası ve fiziksel olarak güçlendirilmeleri olarak algılar.
Nasıl oldu da “makine kırıcıları”na kadar uzanan ütopik sosyalist hareket, 20. yüzyıl başında siyaseti, eğitimi, sosyal hayatı, sanatı, mimarlığı bütünüyle dönüştürecek bir güç haline geldi?