Analog Troya Müzesi Fotoğrafları Üzerine

ÖMER SELÇUK BAZ

Troya Müzesi'nin mimarı Ömer Selçuk Baz'dan Egemen Karakaya'nın çektiği analog fotoğraflar üzerine

Mimarlığın anlatılması, aktarılması için fotoğraf en güçlü araçlardan biri. Fotoğrafın mimarlıkla buluşmasının tarihin sıkı bir kırılma anına denk geldiğinden söz edilir; antik mimarlık bilgisinin siyah beyaz fotoğraflarda dolaşıma girmesi ve bu teknik/estetiğin ürettiği algının mimarlığı bir nevi biçimlendirdiği söylenir durur.

Ama öte yandan bugünden baktığınızda siyah beyaz fotoğraf, eskiyen her şey gibi mazide kalan, özlenen ve bir açıdan da tehlikeli bir nostaljik yanılsamanın parçası. Bu analog dünyanın ve ona bağlı estetiğin renklerden arındırılmış ve kendi soyut hallerine dalmış durumun, bir çeşit zamansızlığı da yok değil. Belki nostaljik yanılsamasından, belki nadirliğinden, renk ve dokuların indirgenmesinden ya da bir çeşit azaltmanın başka şeyleri çoğaltmasından ötürü…

Egemen Karakaya “Troya Müzesi‘ni bir de analog ve siyah beyaz çekelim” dediğinde müzeye dair, ıssızlık, yokluk, kusurluluk ve zamana dair niyetleri tekrar anımsama ve üzerine düşünme fırsatım oldu.

Dijital zamanlarda, başka bir çeşit zamansızlığın, gelecek güzel eskimelerin peşinde bilir bilmez koşarken yavaşlığın ve ağırlığın da bunun ayrılmaz bir parçası olduğunu tekrar anımsadım. Siyah beyaz sadece eskiyi değil, başka bir durağanlığı ya da hareketi de içeriyor. Hep gördüğümüz renklerin içindeki devinimlerden gölge ve aydınlıklara filtre edilmiş bir yolculuk gibi. Analog olmak ise her şeyin mükemmel olmak için katman katman değiştirilip yeniden kurulduğu bu zamanlarda bir kerede çekilip üzerinden tekrar geçilemeyecek baştan bir kusurluluğu tarif ediyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: