Bu Coğrafyada Başka Bir Mimarlık Mümkün Mü?

İREM YILMAZ

Başlıktaki soruya, piyasanın mevcut şartlarına bakıldığında umutsuzluğa kapılıp “hayır” demek çok olası. Dikkate bile alınmayan işçi kazaları, piyasa çalışanlarının memnuniyetsizlikleri, şaibeli ihaleler, içeriği açıklanmayan kamusal projeler... Akla ilk gelen olumsuzluklar. Sizin de içiniz kararmadı mı? Karartmayalım çünkü hala umut var, dikkatli bakarsak çok yakınımızda görebiliriz. Birkaç ay önce gerçekleşen “Bir Pavyon İki Etkinlik”* gibi etkinlikler umut verici örnekleri bir araya getiren bir zemin örneği olarak verilebilir. Etkinliğe katılım gösteren ekiplere bakarak mimarlık için birden fazla alternatifin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Sadece ekipler de değil, bir ekip dahilinde olmaksızın çalışan bağımsız mimarların çalışmalarını da görebiliyoruz. Bu mimari alternatiflerin görünürlüğü mevcut piyasa şartlarında çok da istenen bir durum olmamakla birlikte mimarlık, sosyal sorumluluk ve piyasa diye iki kutba ayrılmaya devam edildiği sürece iki kutuptaki üretimler de eksik kalacaktır. Piyasaya alternatif olarak üretilen işler, sosyal sorumluluk/gönüllülük kapsamında ele alındığını göz önünde bulundurunca ve de bunlar üreticilerin kendi ekonomilerini döndürmek adına yaptıkları işlerden geri planda kalınca ortaya istenildiği gibi üretimler ne yazık ki çıkamıyor. Bu üretim/ekonomi döngüsü içerisinde yüksek motivasyon ve enerjiyle başlanan işler yavaşça sönerek yok oluyor. Durum böyleyken mimari alternatif üretmek yeterli olmuyor, ekonomisini de tasarlamak gerekiyor. Ekonomik alternatifler üretmenin de başlı başına bir iş olduğu, piyasa koşullarında ekipleri en çok zorlayan durumun bu olduğunu söylemek sanıyorum ki yanlış olmaz.

plankton project, ovacık, durak projesi
plankton project'in ovacık'taki durak projesinin inşaatından
düzce umut atölyesi'nin sergi hazırlık süreci
mimar meclisi'nin küçükarmutlu atölye çalışmalarından
bir pavyon, iki etkinlik'ten bir kare

Yıldız mimarların zamanının dolduğu tüm dünyada konuşuladursun, bu tip mimarlığın alternatifleri güçleniyor. Bu durum bizim topraklarımızda tam olarak ne zaman kabul görür, belirsiz. Ancak mimari projelerin sadece tanıdıklar arasında eleştirildiği günler geride bırakıldığında ve proje müellifleri eleştirileri yanıtlayabilir hale geldiklerinde üretilen mimarlık alternatifleri daha çok anlam kazanacak. Peki, bireysel olarak bu sürece nasıl katılabiliriz? Küçük hamlelerin bile etkisinin büyük olacağını unutmayalım, derim. Ayrıca durduğum yerden izlemekle olmuyor, en azından yaşadığım çevreye dair bir sözüm olsun diyorsanız, harekete geçmek için doğru zaman. Yanlış anlaşılmasın, uzaklara gitmeye de gerek yok; hemen kendi çevrenizden başlamak mümkün. Yok, ben hiç görmediğim topraklara da gideceğim derseniz oralarda da size ihtiyacı olan ve yardım edecek birileri mutlaka var. Deneyim paylaştıkça çoğalıyor, daha çok deneyip daha çok paylaştıkça birden çok yolun olduğunu göreceğiz.

* Gül Köksal, Sinan Logie ve Eray Çaylı tarafından organize edilen ‘Bir Pavyon İki Etkinlik: 2016 Venedik Bienali Türkiye Pavyonu'ndan Hareketle Mimarlığın Toplumsallığı Üzerine Çeşitlemeler’ başlığı altındaki etkinlik dizisi Mayıs ayında Galata Derneği’nde düzenlendi. 2016 Venedik Mimarlık Bienali’ne Türkiye’yi temsil etmesi üzerine seçilen “Darzanà: İki Tersane Bir Vasıta” proje grubunun aynı zamanda Haliç Port projesi müellifi Teğet Mimarlık olması üzerine başlayan eleştirileri şeffaf bir tartışma ortamına taşıyan etkinlik dizisi, çalışma alanları ve felsefeleri farklılık gösteren ekipler ve bireylerin katılımıyla gerçekleştirildi. Panel/forum düzeninde gerçekleştirilen etkinlikte yer alan ekiplerin/bireylerin yöneltilen sorular ekseninde verdikleri cevaplar, vermiş ve/veya vermekte oldukları mücadeleler, çalışma pratikleri, üretimleri ve üretim sırasında iletişim kurdukları katılımcılara odaklanıyordu.

Etiketler:

İlgili İçerikler: