Çeperden Türeyen İlişkiler

EZGİ TEZCAN

Aboutblank tarafından Çekmeköy’de tasarlanan okul, farklı yaş gruplarını alternatif mekanlarla bir araya getirip sosyal ilişkiler ağını zenginleştiriyor. Ekip ile çeper kavramını sorgulayan yaklaşımlarını ve kurguladıkları farklı modelleri konuştuk.

Ezgi Tezcan: Okul projelerinde sınıfların ve koridorların yerleşimi, özellikle mekanların aydınlatılması için çok temel bir mesele olarak öne çıkıyor. Siz bu projede nasıl bir yerleşim kurguladınız?
Ozan Özdilek: Bir dolaşım omurgasına eklemlenen jenerik bir şemayı düşünerek başladığımızı hatırlıyorum. Arazinin eğimi, kot farkları gibi topoğrafik özellikler, tasarımı daha öncül bir şekilde biçimledi. Sınıf hacimlerinin yönlendirilmesinden ziyade, içinde gruplandıkları kütlelerin bıraktığı boşluklar önem kazandı. Çekmeköy’de ormanlık bir alanda bulunmasına rağmen denizle kara arasındaki ciddi esintiye maruz kalan bir yerde okul; biz bu boşlukları hem güneşten hem de rüzgardan korunacak şekilde tasarladık. Yapıdaki ana dolaşım aksını parselin güneyinde konumlandırarak, sınıf kütlelerinin dolaylı gün ışığı alan pozisyonlarını tercih ettik.

Erhan Vural: Proje alanının geometrisi gereğince, dolaşımı ince uzun bir aksta çözüp sınıfları da bu aksta takılan birimler olarak kurguladık. Avlulu, geniş bir şema oturtmak mümkün değildi. Bu parsel ve topoğrafya eğrileri boyunca da sınıflar doğu-batı ekseninde konumlanıyor ve teneffüs alanlarına bakıyor.

OÖ: Okul içindeki dolaşım kentsel bir ifade de taşıyor. Bir yerden bir yere giderken sokakta dolaşır gibisiniz. Bir anda sağınızda bir boşluk açılıyor, orta bahçeye bakıyorsunuz; biraz ileride o boşluk sınıf birimine dönüşüyor ya da sizi alıp bir başka kata yönlendirebiliyor. Yani ana dolaşım aksı hem düşeyde hem de yatayda çok çeşitli mekanlar üretebiliyor. Kentten kopuk olmasına rağmen, yapının içkin kentselliğini yeniden kurmaya özen gösterdik.

ET: Yapının yeşil dokuyla görsel teması da oldukça kuvvetli. Çeperin mimarileşmesi olarak tanımladığınız bir tasarım kararınız var, bu anlamda yapının çevreyle ilişkisini nasıl kurguladınız? Güvenlik meselesi de göz önüne alınarak o çeper, okulların kendi içinde çalışmasını sağlamak amacıyla var oluyor. Bu mimarileştiğinde nasıl işliyor?
Hasan Sıtkı Gümüşsoy: Okuduğumuz okulları düşünüyorum, imaj genellikle aynı: arazinin ortasında üç katlı bir yapı ve arazi sınırında bir duvar. Biz burada hem topoğrafyayı işleyip hem de çeperi nasıl binalaştırabiliriz, bunu araştırdık; birbirinden farklı hiyerarşik alanlar oluşturmaya çalıştık. Çeper binalaşıp tarak şema oluşurken farklı büyüklükte avlular da meydana geliyor. Buralar tören alanı ve teneffüs alanlarını oluşturuyor. Kuzeybatı-güneydoğu hattında, dört metre genişliğindeki ana koridora takılan sınıfların çapraz olarak birbirini gördüğü bir yerleşim var burada. Dolayısıyla dışarıdaki yeşil dokunun yanı sıra okulun kendi iç dünyasında da kuvvetli ve süreklilik içeren bir görsel ilişki kurmaya çalıştık. Şehir dışında olduğu için, arabaların hızla seyrettikleri yola sırtını dönüyor yapı. Çeper mevzusu da sınıfların ağırlıklı olduğu kütlelerle birlikte sistemi tamamlıyor.

OÖ: Çeperlere yönelme refleksi bize, iç dünyayı zenginleştirme avantajı sağlıyor. Okul, doğası gereği korunaklı bir yer olmak zorunda ve biz de o güvenlik duvarını kendi yapısal dilimizin içinde eritmek, o sınırı lehimize kullanmak için araştırmaya giriştik. Bunun sonucunda edindiğimiz yönelim ile içeride sınıfların baktığı açık alanların daha gelişmiş mekanlar olabildiğini görüyorum. Okul kendi içine bakıyor, en büyük avantajı bu. İşlevsiz bir duvar veya engel yerine, işlevli bir sınır oluşuyor.

EV: Öte yandan yapının bulunduğu parsel kentin periferisinde, yeşil alan ile kent sınırında. Dolayısıyla biz kent sınırındaki çeperi yapılaştırdık; bütün girişler, çıkışlar ve servis alanları o taraftan sağlanıyor. Sınıflar ise yeşile dönmüş durumda. Topoğrafya ile birlikte aşağı inen geleneksel okul duvarında metal profiller kullanıp burayı şeffaflaştırmaya çalıştık. Bizce enteresan bir durum var, bu projeyi özel bir yatırımcı ile yaptık. Genellikle yapılaşma mesafelerini tuttuğunuzda arsanın sınırlarında bir boşluğunuz oluşuyor. Biz burada bu boşluğu yapıya dönüştürebildik. Üzerinde tartıştığımız alt metinler boşluğa da düşebilirdi ama bina ve çeper, bir çizgi olarak bütün haline geldi. hsg: Kuzeydoğuya doğru kütleler parçalanarak azalıyor. Tören alanı ve ana giriş kapısı da bu yönde, bu fikriyatın devamı. Ana yol ile alt sokak arasında da ciddi bir kot farkı var. Sosyal alanları da bu kot farkına yerleştirerek çözdük. Konferans salonu, spor alanları -iki basketbol sahası ve iki yüzme havuzu- hep zemin altında, açık alanlara yüzey oluşturacak şekilde konumlandı. Bu sayede yapı daha hafif görünüyor. Bir yandan da güneş kontrolü için sınıfların önünde 1,5 metrelik konsollar var, buralar da açık alana eklemleniyor.

fotoğraflar: alp eren (alt kat)

ET: Geleneksel eğitim, açık-kaynak eğitim ve alternatif eğitim olarak tanımladığınız modeller projede nasıl mekansallaşıyor?
OÖ: Geleneksel sınıf birimi eğitimini öne süren sınıf kütleleri, zemin altında kalan bölümler ve bunların arakesiti olarak nitelendirebileceğimiz, doğrudan açık alanlarla bağlantılı yüzeyler var projede. Modeller bu şekilde hayat buldu. Bu arakesiti deneysel bir alan olarak tasarlamak gibi bir derdimiz vardı, daha çok eğitim sistemine gönderme yapan bir hayal... Eğitim sistemi geleceğe dönük olarak kendini yeniledikçe bu arakesit açık alanla etkileşim kurmak için açılabilir, normal bir sınıfın 24 kişilik kapasitesi varken alt zemin katında sınıflar birleştirilip daha deneysel öğrenim kurguları gerçekleştirilebilir. Bu mekanları açık uçlu, çerçevesi tanımlanmamış ve yaratıcı koşullara gebe ilişkiler ağı olarak öngörüyoruz. Bu durum, ders dinleyen öğrenciler ve bir öğretmenli sistemin dışına çıkabilecek bir esnekliğe işaret ediyor.

ET: Bu esneklik mekanda nasıl somutlaşıyor peki? Mimari karşılığı nedir bunun?
EV: Zemin kotundaki bu alanları tümüyle şeffaflaştırma yoluna gittik bunun için. Dolayısıyla teneffüs alanının dibinde, basketbol sahasının hemen arkasında 12 şeffaf sınıf var. Bu hangi açıdan baktığınızla ilgili olarak bir potansiyel de sunabilir, sorun da teşkil edebilir. Belki zaman içinde bu şeffaf alanları kaldırıp duvar örmek isteyecekler. Bu da kullanıcının tasarıma katkısı olacak. Biz bunu hep söylüyoruz: Tasarımlarımızda kullanıcının aktif olduğu, hiyerarşik üçgenin tepesine doğru kaydığı bir yaklaşımı benimsemeye çalışıyoruz.

ET: Burayı kullanan farklı yaş grupları mekana nasıl yerleşiyorlar, aralarında nasıl bir ayrışma var?
EV: Yaş grupları katlara göre birbirinden ayrılıyor. Anaokulları en üst katta yer alıyor ve asansörleri kullanmazsanız, üst kata çıkarken bütün yaş gruplarını görüyorsunuz. Üst katta olmaları uyku gibi izole etkinlikler için de avantaj sağlıyor ama sosyal alanlar ya da yemek alanları alt katta, bütün yaş gruplarıyla ortaklaşa bulunacakları yerlerde. Yaş grupları için mekansal organizasyonda dikkat ettiğimiz şey, ders zamanlarını ayrı geçirseler de ortaklaşa etkinlikler yapmak için bir araya gelebilmeleriydi. Bunun dünyada da pek çok örneği var. Sosyal olarak yaşlar arasındaki iletişimi ben önemsiyorum. Aynı zamanda koridorlarda galeriler de açtık. Tarak şema ve bu galerilerin en büyük avantajı da bu: Sadece dışarıyı değil içerideki etkinlikleri de görüyorsun. Tasarım bir anlamda öğrencileri iletişime zorluyor.

ET: Malzeme ve renk tercihinizi belirleyen neydi? Yapı karşıdan bakıldığında kendini çok da açık etmiyor, yalın bir dili var.
EV: Tasarımlarımıza diyagramlar üzerinden başlıyoruz, sonuç ürününde de o şematik dilin okunmasına özen gösteriyoruz. Cephenin mimarileşmesi fikrini malzemelerle nasıl yansıtabiliriz diye düşünüp, tercihimizi de buna göre belirledik. Bütün okulun etrafında, mimarileşen çeperi servis kütlesi olarak tek bir renkle ifade ettik, ona takılan sınıf kütleleri ise daha beyaz ve şeffaf.

OÖ: Diyagramı inşa ettik aslında, amacımız da baştan beri oydu. Malzeme kararını diyagram verdi denilebilir.

HSG: Çeper olarak ifade ettiğimiz kütle, somon renkli bir bar olarak ön tarafta geleneksel okul duvarıyla birleşiyor, birinci kavrayıcı unsur bu. İkincisiyse beyaz sınıflar. Bu somon barın içinde, uzun koridor boyunca sade bir beyaz duvarımız var. Burası çocuklar için esnek bir yüzey oluşturuyor. Sınıf dışında kullanabilirler, bir şeyler asabilir, boyayabilirler. Onun dışında iç mekanda da ağırlıklı olarak seramik kullandık. Yönleri tarif eden toprak tonlarında malzemeler tercih ettik.

Osman Ural: Okullara ve eğitim sistemine yönelik eleştiriler son 50 yıldır gündemde. Pink Floyd şarkı bile yaptı: The Wall. Neticede burada dokunduğun şeyden çok mekan kurgusu önemliydi.

Etiketler: