Değişken Peyzajdaki Özgün İzlerin Takibi

BALİN KOYUNOĞLU

Peyzajdaki izler insan ve doğa arasındaki etkileşim ile başlar. Doğanın devingen yapısı ve insanın temel ihtiyaçları ile izler oluşur. Tekrar eden bir dış mekan kullanımı alışkanlık haline gelir; ize dönüşerek pek çok kişinin benimsediği bir duruma, mekana, hisse işaret eder. Zamanla bu izler derinleşebilir, sığlaşarak kaybolabilir veya kaybolduğu gibi geri de gelebilir.

İz, peyzajın ölçeğine ve konusuna göre toplum davranışını ve alışkanlığını, ekosistemin korunmasını, yönetiminin en kolay olanını ve belki de çoğu zaman o “yer” için en doğrusunu temsil eder. Bu durumu peyzaj tasarımında kültleşmiş bir kavram olan genius loci betimler. 1969 yılında Ian Mc Harg, bu kavramı Design with Nature adlı kitabında, peyzajın izlerinin nasıl araştırılması gerektiğini izah ederken irdelemiştir. O zamandan bu zamana izlerin halen ele alınmasının iki temel nedeni olabilir. Bunlardan ilki, izler ile peyzajdaki değişkenliğin takibinin yapılmasıdır. Peyzajdaki izler, tekrar eden değişimin bir temsilidir. İzlerin geçmişte kalan, halen potansiyeli olan ve devam edecek olan devingen süreçteki dengesi, adaptasyon ile sağlanır. Peyzajdaki izler, doğası itibariyle bu kaçınılmaz değişime adapte oluvermez; özellikle adapte olabilmesi için tasarlanır.

İkinci temel neden ise bir yeri özgün kılan kaynağa ulaşma istemidir. UNESCO doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında peyzajı, bütünsel yaklaşımın temelini teşkil ettiği için, çağdaş bir araç olarak tanımlamıştır. Böylece peyzaj artık pitoresk bir anlayıştan hızla uzaklaşmaya başlamış, ekolojik, kültürel, sosyal ve ekonomik devamlılığı şekillendiren bir bileşene dönüşmüştür. Teknoloji, erişim ve neo-liberalizm ile tektipleşen kentlerimizde, peyzajdaki izler, özgün kimliğin tanımlanıp korunması ve hafızanın açığa çıkartılması ile sadece yaşam kalitesi için değil, aynı zamanda küresel rekabet içinde de sivrilmesine konu/araç olmaya devam etmiştir.

Peki hızla tektipleşen bir kentin içinde özgün bir çevrenin tanımlanması, devinim içinde olan peyzajdaki “iz”in takibi ile nasıl olur?

İzlerin bulunduktan sonra teşhire hazırlanması başlangıçtır fakat bu sadece bir restorasyondur ve teşhir edilmeleri tabi ki yeterli değildir. Özgün çevre için asıl olan, izlerin bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Çağdaşlaşmalı hatta tersine çevrilmeli veya gerektiğinde bilerek bozulmalıdır. Bu, içselleştirme ve yenilikçi bir tasarım yaklaşımını gerektirir.

Bir tanıdık çevre arayışında sıkışan ve derdest edilerek uzaklaştırılan bir kamusal açık yeşil alanın izini ele alırsak…

Bu ize mezarlıklar üzerinden bakalım. 19. yüzyıl İtalyan yazarı Edmondo de Amicis gezi yazılarında İstanbul’daki Büyük Mezarlığı1 beğeniyle şöyle anlatır: “Belle Vue kahvesinden çıktıktan sonra, kendimizi, Museviler hariç, her dinden insanın birbirinden ayrı kabristanlara gömüldüğü Büyük Mezarlıkta bulduk. Bu, uzaktan büyük bir binanın harabesi gibi görünen binlerce mezar taşının aydınlattığı, kesif bir selvi, akasya ve akçaağaç ormanıdır. Ağaçların arasından Boğaziçi ile Asya sahili görülüyor. Mezarların arasında Rumlar ve Ermenilerin gezindikleri yılankavi geniş yollar var… Öyle gölgelik, öyle serin ve huzur dolu bir yer ki, insan buraya girince, yaz sıcağında kocaman loş bir katedrale girmiş gibi nefis bir duyguya kapılıyor.”

Gerçekten de 19. yüzyılda ve hatta 20. yüzyılın ilk yarısında, kent içindeki mezarlıklarda çevre duvarına pek rastlanmazdı. Mezarlıklar mahalle içlerinde insanların evlerine giderken içinden geçtikleri patikaların olduğu, yakınlarını andıkları, çeşmesinden ibriklere su doldurup çiçeklerini suladıkları, çocukların gündüz içinde saklambaç oynadığı, piknik yaptığı ve geceleri ise evlerinin camlarından izledikleri günlük hayatın içinde mekanlardı. Tarihi mezar taşlarının incelendiği, anıt ağaçların gölgesinde dinlenildiği, aynı zamanda şehrin önde gelenlerini anmak için ziyarete gidilen yerlerdi. Yani aslında mezarlıklar, ruhani varoluşlarına ek olarak, kent ekolojisi için bir alan, hafıza için bir imge, sosyal yaşamın içinde kamusal mekan olarak kabul edildiler. Bu örnek ile açıklamaya çalıştığım, yüzyıllardır süregelen gündelik insan-çevre etkileşimi içinde bir peyzaj öğesi olarak mezarlıkların yeridir.

1979 yılında Eyüp, İstanbul. / fotoğraf: Ara Güler

Bizim izlerine aşina olduğumuz 19. yüzyıl mezarlık kullanımı, güncel kentsel peyzaj tasarım uygulamalarında çok boyutlu peyzaj adı altında tekrar hayatımıza sokulma trendi içine girdi. Geçmişe bakıldığında, kent içindeki yeşil alanlar kaliteli bir yaşam için yeterliydi ve mezarlıklar bu işlevin sadece bir parçasıydı. Ama içinde bulunduğumuz kamusal açık yeşil alan kıtlığında, mezarlıklar bu işlevin önemli bir unsuru haline geldi. Aslında tam da bu içeriği ile çok boyutlu peyzaj kavramının yani farklı işlevleri bir arada bulunduran mekanların önemli bir temsili oldu. Benzer şekilde Singapur Bidadari, Kanada Milton Evergreen, ABD Atlanta Oakland veya Brooklyn Greenwood ve Norveç Gamlebyen gibi dünyanın çeşitli kent içi mezarlıkları uygun işlev takviyeleri ile açık yeşil alan ihtiyacına cevap verir hale getirildi. Giderek artan kent içi mezarlık araştırmalarının nedeni de bu konu ile ilişkili gözüküyor.

Durum bu iken ve zaten özgün izlerin takibi gün geçtikçe zorlaşıyorken tarihi kent içi mezarlıklarının mevcudiyeti imara açılarak ya da taşınarak yok edilmemelidir.

Bidadari Mezarlığı, Singapur
Oakland Mezarlığı, Atlanta, ABD
Oakland Mezarlığı, Atlanta, ABD

Ö. Eren Koyunoğlu’na tüm katkılarından dolayı teşekkür ederim.

NOT

1 19.yy.’da İstanbul Büyük Mezarlığı, dünyanın en büyük mezarlıklarından biriydi. O dönemi etkisi altına almış olan orientalizm akımı ile pek çok gezginin İstanbul’a gelmesi ve kenti betimlemesiyle de dünyaca bilinen bir mezarlık olmuştur. Yine aynı yüzyılda bir kışla inşaatına karar verilir. Bu karar üzerine önce bölgedeki mezarlıkların bir kısmı Feriköy mezarlığına taşınır, ardından Kışla çevresinde bahçelerin oluşturulmasına karar verilir. 1870 yılına Taksim Bahçesi tamamlanır Osmanlı’nın tasarlanmış ilk kamusal parkı olarak, Topçu Kışlası’nın kuzeyinde yerini alır (Cezar, 2002). Mezarlık günümüzde Taksim gezisinin yerindedir.

GÖRSEL KAYNAKLARI
-Görsel 1: 1979 yılında Eyüp İstanbul, Ara Güler
Image ReferencePAR156857(GUA1976001W00001C)
© Ara Guler/Magnum Photos
https://pro.magnumphotos.com/CS.aspx?VP3=SearchResult&PN=37&POPUPIID=2S5RYD1TBCK3&POPUPPN=37&IID=2S5RYD1TBCK3
-Görsel 2: Singapur Bidadari Mezarlığı
http://www.straitstimes.com/singapore/singaporeans-unfazed-by-bidadaris-cemetery-past-for-planned-hdb-estate
-Görsel 3: ABD, Atlanta Oakland Mezarlığı
http://www.americanforests.org/magazine/article/in-the-garden-cemetery-the-revival-of-americas-first-urban-parks/

Etiketler:

İlgili İçerikler: