Eğreti kelimesinin anlamları, TDK Sözlük’te edebiyatımızdan da örneklerle aşağıdaki şekilde betimleniyor:

Eğreti:

  1. sıfat Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat

"O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu." - A. İlhan

  1. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan

"Konuk kadının durgunluğu evdeki tedirginliktendi, iğne üstünde oturuyormuşçasına eğretiydi duruşu." - B. Günel

  1. Takma "Eğreti diş. Eğreti bacak."

  2. Belli, belirsiz

  3. Uyumsuz, yakışmamış

  4. zarf İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde

"Ayakları karada ama eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde." - Z. Selimoğlu

  1. zarf Üstünkörü, ciddiye almadan

"Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun." - S. Ayverdi

2015 Uluslarararası Antalya Mimarlık Bienali’nin sergisini, eğreti kelimesinin yukarıdaki 1 numaralı anlamına dem vuracak şekilde “belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat” bir yerleştirme olarak, inşaat iskeleleri ve kalaslarıyla kurguladık. İnşaat iskeleleri, sayılarına göre kiralandı, ustalarca elde tek bir çekiç ile bir günde kuruldu, serginin sona ermesiyle birlikte aynı şekilde sökülüp iade edilecekti. Bir anlamda sergiyi geri vermek üzere ödünç aldık. Serginin küratörü Tansel Korkmaz, bu yılki serginin temasını “Geleceği Düşünmek” olarak belirlemişti. Biz de bu doğrultuda şöyle düşündük: Geçmiş ile gelecek arasında asılı duran şimdiki zaman algımız, geçmişi kavrayışımız değiştikçe ve gelecek düşüncelerimiz evrilip durdukça her seferinde farklılaşır. Bir anlamda şimdinin “yer”i yoktur, yerleşmez. Bir serginin yapılmasını, şimdiki zaman kipinde bir kelam etmek olarak düşünürsek, bu kez eğreti kelimesinin 2 numaralı anlamını “iyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde”, bu serginin doğasını tasvir etmek için öne çıkarabiliriz.

Elbette sıklıkla olduğu gibi yukarıdaki kavramsal egzersizlere daima antrenman olanağı sağlayan pratik durumlar da vardı. Misal, bienale ayrılmış olan mekana boyamak dahil, herhangi bir müdahelede bulunmamız olası kılınmamıştı ve mekan sergi yapmaya elverişli bir mekan değildi; harika deniz manzarası olmasına rağmen. Çok kısa zaman içerisinde tasarım, uygulama ve kurulumu gerçekleştirmemiz gerektiği için üretim için zaman yoktu, ancak kurulum vakti vardı. Kalasları yatayda ve dikeyde kullanarak tüm sergi yüzeylerini tek elemanla oluşturduk. Kalaslar hem maketleri, basılı malzemeleri, projektör ve bilgisayar gibi altyapıları taşıdı hem de dikey duran çizim ve monitörleri. Bu noktada ekleyelim ki işleri taşıyan, ama kendini göstermeyen bu sergi kurgumuz için eğreti kelimesinin 4 numaralı anlamı “belli belirsiz”, gayet uygun düşer.

Bugün inşaat iskeleleri her yerde. Kentlerde agresif bir tarzda inşaat yapılıyor. Kentlerin hafızasında bugün neredeyse saldırgan yapılaşma dolayısıyla negatif anlama haiz olmuş iskelelerle yüzleşip, aslen mesleğimizin icrasında temel görev üstlenen bu sisteme bu kez “geleceği-umutla-düşünen” işleri taşıtmak istedik, taşıttık. İşlere eşlik eden geleceğe dair kavramlar da grafik şiirler şeklinde yine bu iskelelere, inşaat filelerine basılarak asıldı: Afet, Kaygı ve yine de Umut, Müzakere, Dayanışma, Müşterekler ve tabii Dirayet.

Bu yazıyı yazdığımız gün Uluslarararası Antalya Mimarlık Bienali sergisinin son günü olacaktı: 15 Kasım 2015. Belediyenin talepleri dolayısıyla serginin 10 Kasım 2015 tarihinde, habersizce, zamanından önce toplanmış olduğunu öğrendik. Sergide yer alan işlerin itinalı ve parlak müellifleri ve özverili küratöryel ekip ile beraber birlikteliği tasarlamak ve yaşamak bizler için hem eğitici hem de keyifliydi. Bu tecrübeden ve bienalin yaratıcı takımının bir parçası olmaktan dolayı minnettarız ancak bu paragrafın başındaki haber için hislerimize eğreti kelimesinin 7 numaralı anlamı tercüman oluyor. Bir sonraki bienalin geçmişinden bahsederken bu kelimeyi telaffuz etmemek umuduyla.

Sergi ve Grafik Tasarım Ekibi: KHORA (Aslıhan Demirtaş + Ali Cindoruk) ile Sedat Arda, Dirim Dinçer.

Etiketler:

İlgili İçerikler: