Haritacı Manifestosu
Büyük bir karmaşanın içinde harita üzerinde kendimi bulmaya çalışıyorum. Bulduğumda ise ufak bir heyecan yaşıyorum. Sonrasında gitmek istediğim yeri arıyorum. Son adım olarak o karmaşanın içinde gitmek istediğim yere ulaşan birçok farklı rotadan bana en çok hitap edeni ve belki de kolay geleni seçiyorum. Bu rotanın yakınında bulunan ve ilgimi çeken yerlere de uğrayabilirim. “Buradayım” ifadesi kişinin hayatındaki birçok kavrama referans veriyor. Bu, ister coğrafi konumdaki “buradayım” olsun, isterse bütün hayatı boyunca benliğinde biriktirdiği beklentilerde ne kadar ilerlediğine dair “buradayım” olsun. Çok katmanlı, gittikçe karmaşıklaşan günlük yaşantımızda rotamızı, ilgi alanlarımızı kolayca bulabilmek için yapılacak işler, gidilecek yerler listesi, hayattan beklentiler listesi gibi birçok listenin içinde kaybolarak bulmaya çalışıyoruz. Stamen Design, haritaların aslen bu listelerden elde ettiğimiz verilerin görselleştirilmesiyle var olduğunu ifade ediyor.
Manifestoda mekan aracılığıyla benliğin konumu takip edilmeye, bireysel ve toplumsal kimliklere dair yeni yol haritası çıkarılmaya çalışılmış. Belli adımları uygulayarak haritadaki yönünüzü kolayca bulabilirsiniz. “Buradasınız” bilgisini özümsemek, “çevrede neler var” aşaması ve son olarak nereye gidileceğine ve nasıl gidileceğine karar verme aşamalarını yaşamak... Haritaların olduğu odaya girdiğimde kendimi bilginin saldırısı altındaymışım gibi hissediyorum. Büyük bir karmaşa var gibi ama biraz daha dikkatli bakınca ve önerdikleri adımları uygulayınca aslında verinin çeşitli haritalar yoluyla düzenlenmiş şeklini kolayca okuyabiliyorum. Tasarladıkları manifestoda, pek çok farklı bakış açısını açık çağrı süreciyle seçilen haritalar aracılığıyla kolektif bir şekilde yansıtmaya çalışmışlar.
Manifestoda kullanılan dil, herkesin her şeyi haritalandırabileceğine dair cesaret verici. Hayatta karşımıza çıkan durumları “çok zor” diyerek içinden çıkılmaz bir hale getirmek de bizim elimize, etkili bir görsel dil kullanarak kolaylaştırmak da. Nitekim çalışmadaki ziyaretçilerin mekana yerleştirilen ufak ipuçları sayesinde haritacılık konusunda cesaretlendirilmesi, bu kolektif çalışmanın büyümesi açısından oldukça önemli.
İlgili İçerikler:
-
Yeni bir Bienalin Eşiğinde: “Aura ve Sergilenebilirlik”*
Bienaller mevsimine girdiğimiz bu aylarda, sanat deneyimine ve bununla ilgili olarak bienallerin tarihine farklı bir açıdan bakmak mümkün mü? Damla Göre, bu soruyu, Walter Benjamin ve sanat eserinin giderek değişen alımlanışı aracılığıyla ele aldı.
-
Acaba Size “Antroposen” Yerine “Antreposen” Diyebilir Miyim?
Eğer mimari kararların da ekosisteminden söz ediyorsak, aradaki farkı ortaya koyan bir mimari eylemsellik, süreci bütünüyle bambaşka bir modele sıçratacak bir kurgulama potansiyeline sahip.
-
Bir Halk Sağlığı Sorunu Olarak Bienaller
16. İstanbul Bienali’nin, doğrudan veya dolaylı yoldan ilişkili olduğu halk sağlığı problemlerini bertaraf etmesi için, asbestli mekanları terk-i diyar eylemesi tek başına yeterli olmayabilir.
-
Vardiya: Esnasında ve Sonrasında
16. Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde mimarlık öğrencilerini vardiyalar halinde sürece dahil eden Türkiye Pavyonu’nu ve düzenlenen 13 farklı atölyede elde edilen birikimi, projenin küratörleri ile konuştuk.
-
Chicago Mimarlık Bienali 2019
-
4.İstanbul Tasarım Bienali 22 Eylül'de Ziyarete Açılıyor
-
İstanbul Bienali'nden Sanatçı ve Araştırmacılara Çağrı
-
Sosyal Konutun İtibarı
Mimarlığının insan ile kurduğu ilişkiyi anlatması bakımından her örnek özgün ve değerli. Ancak sosyal konutun yaşamımızdaki yeri daha gündelik, akışkan ve sürekli bir gerçeklik olarak ağırlık kazanıyor.