Komşu Küme
Müziğin bir araya getirdiği insanlar için yeni bir buluşma noktası sunan proje, farklı atmosferler yaratmak üzere farklı ölçeklerde kurgulanan mekanları ile kültürel yaşama eklemlenirken şehirle olan ilişkisini insanların ulaşım tercihlerini iyileştirmek üzere şekillendiriyor.
Schaum/Shieh mimarlık ofisinin Houston’da tasarladığı proje White Oak Konser Salonu, White Oak Çayırı ve Raven Tower Pavyonu olmak üzere üç farklı bölümden oluşan dinamik bir konser mekanı. Yedi dönümlük bir araziye konumlanmış projede açık hava strüktürleri, nehir kolu boyunca düzenlenmiş kıyı düzenlemeleri ve yeni kullanımlara uyum sağlayan binalar inşa edilmiş. Ana parça ve onu tamamlayan daha küçük eklentilerden oluşan proje, su parçasının iki yakasındaki mahallelere eklemlenirken, yerel müzisyenler ve canlı müzik hayranları tarafından işletilen mekanlar hem bölge hem de şehir için yeni bir sanat ve kültür merkezi yaratıyor.
Projenin ana unsuru olan ve 2017 yılında tamamlanan White Oak Konser Salonu iki performans salonuna ev sahipliği yapıyor. Alt katta bulunan 1.200 kişilik büyük salon ana etkinlik mekanı olarak yapının merkezine yerleşiyor. İki seviyeden oluşan salonda sedir latalardan oluşan iç kaplamalar mekanın akustiğini sağlamanın yanı sıra atmosferi belirlemek üzere kullanılan ışıklandırmaları barındırıyor. Üst kattaki 200 kişilik salonda ise küçük grupların performansları için daha samimi bir ortam vadediliyor. Bina boyunca malzeme paleti çelik, beton ve ahşaptan oluşuyor. Tercih edilen renkler ise farklı mekanları işaretlemek için belirlenmiş: karanlık konser salonları ve teknik odalarla kontrast yaratacak şekilde dolaşım ağında parlak, dikkat çekici tonlar kullanılmış.
White Oak Lawn adı verilen 3.800 kişilik amfi tiyatro sıcak yaz akşamlarında dahi serinlik sağlamak üzere rüzgarı izleyiciye yönlendirirken, barındırdığı balkonlar ve çatı güvertesi ile mekana dikey bir yönelim katıyor, böylece daha samimi bir izleyici deneyimini oluşmasını sağlıyor. Raven Tower Pavyonu alandaki mevcut metal deponun dönüştürülmesi ile bar ve küçük bir performans alanı olarak kullanılmaya başlanmış. Cepheden incelikle kesilen parçalar ile oluşturulan kemerli açıklıklar doğal havalandırma ve farklı görüş açıları sağlıyor.
Yapının mimarlarından Troy Schaum tasarımı anlatırken “Performans alanlarını dayanıklı ve orantısal anlamda biraz sıkıştırılmış şekilde tasarladık. Malzemelerin işlenmemiş oluşu insanları onlara dokunmaya, hatta tekmelemeye kadar temas halinde olmaya davet ediyor. Malzemeler kullanılmak ve zamanla bu kullanımın izlerini taşımak için oradalar.” diyor ve farklı kapasitelere sahip her bir konser mekanının kendine ait bir atmosferi olduğunu vurguluyor; yapıdaki küçük salon samimi, büyük salon sade ama görkemli bir mekan sunarken, amfi tiyatro ise şehir için bir açık hava oturma odasına dönüşüyor.
Houston şehrinin kültürel yaşantısına katkıda bulunmanın ötesinde, proje nehir kenarındaki yürüyüş ve bisiklet rotası ile uzatılan hafif raylı ulaşım ağına eklenerek arabaların hakim olduğu kentte toplu taşıma ve bisiklet kullanımına teşvik eden bir rol üstleniyor.