Mimarlar Odası, Oda-Üye İlişkileri, Taban Örgütlenmesi, Dayanışma...

MİMAR MECLİSİ

Mimar Meclisi olarak üyemiz Cem Dursun ile ilgili gündemi ön plana alarak Da(ya)nışma Forumu ile ilişkili izlenim ve değerlendirmelerimizi mimarlık medyası ile paylaşmak istedik.

4 Kasım Pazar günü Mimar Meclisi’nin de bileşenlerinden olduğu Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi (MDTH), Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy binasında bir Da(ya)nışma Forumu düzenledi. 23 Temmuz tarihinden itibaren (109 gündür) tutuklu olan mimar Cem Dursun’un haksız tutsaklığı ve mimarlık meslek alanından sahiplenilmesi konusu da forum gündemlerinden biriydi. MDTH forumun bütününe dair bir değerlendirme metni paylaşacaktır. Bizler de Mimar Meclisi olarak üyemiz Cem Dursun ile ilgili gündemi ön plana alarak forumla ilişkili izlenim ve değerlendirmelerimizi mimarlık medyası ile paylaşmak istedik. MDTH’nin foruma giriş konuşmasından kısa bir değiniyle başlayalım:

Son oda yönetimi seçiminden itibaren artan bir ivme ile çalışmalarını sürdüren ve iki haftada bir düzenli olarak toplanan, meslek grubu içerisinde farklı kesimleri kapsayacak çalışma komisyonları işleten MDTH’nin özverili çalışmalarının ve emeklerinin olağan bir sonucu olarak foruma yaklaşık 100 kişi katılım gösterdi.

Görece yeni bir oluşum olarak kendilerini ve bugüne kadar yaptıkları çalışmaların özetini sunan topluluk, mevcut oda yönetiminin boş bıraktığı alanları doldurmak üzere tamamlayıcı bir unsur olmadıklarını, oda yönetimine talip olan ve buna uzun erimli bir programla hazırlığını sürdüren bir grup olduklarını anlattılar.

İşsiz ve ücretli çalışan mimarlar, kadın komisyonu, öğrenci grupları gibi çeşitli çalışma gruplarının bugüne kadar yaptıkları çalışmaları özetleyen kısa sunumlar yapıldı. Ayrıca Mimar Meclisi gibi MDTH bileşenlerinden olan Politeknik, Toplumcu Mühendis Mimarlar grupları da böyle bir oluşumu neden anlamlı ve değerli bulduklarını, bu oluşumun ne içerikte bir potansiyele sahip olduğuna değinen konuşmalar yaptılar.

Forumda söz alan Mimar Meclisi, üyesi Cem Dursun ile ilgili şu aktarımları gerçekleştirdi:

Cem Dursun’un Halk İçin Mimarlık Yapma mottosuyla, mesleki bilgisini gecekondu mahallelerinde yoksul gruplar için kullanan genç bir mimar olduğu, eğitimini ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde tamamladığı, öğrencilik yıllarında ve sonrasında katıldığı mesleki proje yarışmalarından ödülleri olduğu, ayrıca Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin de desteğiyle gerçekleştirilen Küçük Armutlu (F. S. M.) Mahallesi Yerinde ve Yerlisiyle İyileştirme Ulusal Mimarlık Fikir Projesi Yarışması’nın raportörlerinden ve düzenleme kurulu üyelerinden olduğu anlatıldı.

Cem Dursun’un 19 Temmuz 2018 tarihinde Küçük Armutlu Cemevi’ne yapılan baskın ile gözaltına alındığı, gözaltına alınırken göğsüne atılan tekme ile bayıldığı, ayıldığında kendisini yerde ters kelepçeli olarak bulduğu, gözaltı süresinin sonunda da savcılık makamına dahi çıkarılmadan, yaklaşık 10 dakika süren bir hakim görüşmesi sonrasında tutuklandığı bilgisi paylaşıldı.

23 Temmuz tarihinden beri Silivri 9 Nolu Kapalı Hapishanesinde haksız yere tutuklu bulunan Cem Dursun, demokrasi alanının son derece daraldığı günümüzde, pek çok gazeteci, yazar, politikacı, akademisyen, avukat gibi ne ile suçlandığını dahi bilmeden, halen dava dosyası hazırlanmamış ve mahkemeleri başlayamamış bir şekilde özgürlüğünden mahrum olduğu belirtildi.

Meslektaşımız, üyemiz ve mesleğini onuruyla halkın yararına gerçekleştiren bir mimar olan Cem Dursun’un tutuklanmasının hemen ardından Mimarlar Odası Ankara Şubesi bir açıklama yaparak tepki göstermiş ve Cem'i sahiplenmiştir. Üyesi ve mevcut yönetimin “geçtiğimiz dönem” için delegesi olan Cem Dursun, bu dönem aynı yönetime bu hatırlatıldığında “şu an delegesi olmadığı” yanıtıyla sahiplenilmemesine gerekçe gösterilmeye çalışılmıştır. Bir mimarın bir dönem delege olmaya layık görülmüş olması ya da olmaması üyesi olduğu meslek odasından meslektaş dayanışması beklemesi için önkoşul olmamakla birlikte, delege seçilmiş olması da oda seçimlerinde genel kurulu belirleyecek olan kişilerden biri olarak sayıldığı anlamına gelir. Bu da mevcut yönetimin seçilmesinde bir payı olduğunu göstermektedir. Meslek odasının ana yönetmeliğinde geçen “üyesinin onurunu ve çıkarlarını kollama” sorumluluğunun odaların yönetim kadrolarının asli görevlerinden olduğunun hatırlatılması gerekmektedir. Forum’da oda yönetimiyle yaşanan bu süreç aktarılırken, İstanbul Büyükkent Şubesi’ne MDTH’nin ve Mimar Meclisi’nin yaptığı başvurulara rağmen, şubenin Cem Dursun’un tutukluluğu konusunda farkındalık yaratacak ne bir etkinlik ne de bir kampanya düzenlemeye yanaşmadığı, hatta Cem’in tutuklandığına dair bir haber metni dahi yayınlamadığı dile getirilmiştir.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin 2015 yılından beri sürdürdüğü ve “Dayanışma Mimarlığı” adıyla ülkenin pek çok yerinde sergi ve panel çalışmaları yapan, geçtiğimiz aylarda Atina’daki bir konferansa da katılım göstererek bu çalışmayı yurtdışına taşıyan ve Mimar Meclisi’nin üyesi Cem Dursun’un da katkı verdiği topluluğun bir açıklama ile Cem için sahiplenme göstermelerine yönelik talepte bulunulduğu, bu talebin de “Dayanışma Mimarlığı” çalışmasının odaya bağlı bir etkinlik olduğu için yapılamayacağı yanıtının alındığı bildirildi.

Cem’in tutukluluk süreciyle ilgili olarak; mektup, kart gibi iletilerin tüm tutsaklarda olduğu gibi Cem’e de nasıl moral ve motivasyon verdiği, gelen her bir kart ve mektupla ne kadar coşku ve sevinç duyduğu paylaşıldı. Silivri Hapishanesi’nde yaşanan hak ihlalleri, mektup vermeme uygulamalarını anlatan Cem ve koğuş arkadaşlarının, 4 Kasım tarihinde Cumhuriyet gazetesine yazdıkları mektubun içeriğinin, sonundaki “…yaşadığımız hak ihlallerini sizlerle de paylaşmak istedik” cümlesi ve mektubu yazanların isimleri dışında tümüyle hapishane idaresi tarafından sansürlendiği paylaşıldı. 1

Gerçekleştirilen Dayanışma Forumunda, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Cem Dursun’un sahiplenilmesine dair yapılan talepleri; “meslek odalarına çok baskı olduğu” bu ortamda “odayı savunmak ve kollamak gerektiği” gibi argümanlarla reddettikleri bilgisi paylaşıldı. Tartışmalar kısmında, meslek örgütlülüklerinin esasen tam da bu baskı ortamında dayanışma ve sahiplenme göstermelerinin gerektiği, “odayı savunma ve kollama” sorumluluğunun sadece yönetimdeki kişilerin değil, tüm oda üyelerinin sorumluluğu olduğu; sözü edilen baskı karşısında pasivize olup ses çıkarmamanın odayı korumaya değil, aksine müdahaleye açık hale getirmeye yaradığı, demokrasi tarihinde her zaman direnenlerin ayakta kaldığının açık seçik önümüzde olduğu katılımcılar tarafından dile getirildi.

Esasen bu sessiz kalma tavrı; yönetimi oluşturan üyelerin sinikliğinden değil, Mimarlar Odası’nın elli yılı aşkındır toplumsal mücadele içinde üstlendiği aktif rolün getirdiği birikime ve odanın bu birikimi eylemleriyle damıtarak gelenekleştirmiş emekçilerin mirası olduğu bilgisine mesafelenmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Öyle görünüyor ki, Mimarlar Odası’nın mevcut yönetiminin bahsedilen geleneğin bir parçası olduklarının farkına varıp, bu geleneğe layık olma sorumluluklarını hatırlatmak gerekiyor. Forumda söz alan eski üyeler, oda yönetimlerinin 12 Eylül 1980 darbesi döneminde dahi, bu kadar sessiz kalmadığını, odanın bir meslektaşını sahiplenme amacıyla kart atma, açıklama yazma gibi son derece olağan ve basit pratikleri dahi yerine getiremeyecek kadar gerilemiş olmasının tesadüf olmadığını, her bir iktidarın sendika ve meslek odalarını adım adım bu noktaya çektiğinin şahitleri olduklarını paylaştılar.

Dayanışma Forumu’nda katılımcılar, Cem için hazırlanmış olan kartlara kısa notlarını, selamlarını, dayanışma mesajlarını yazarak postalanmak üzere Mimar Meclisi üyelerine teslim ettiler. Ayrıca her bir katılımcı yakalarında “Cem Dursun 103 gündür tutuklu”, “Meslektaşına Sahip Çık”, “Halk İçin Mimarlık Suç Değildir” yazılı etiketler taşıdılar. Forum öncesi tüm katılımcılar, terasta Cem’e kartlarla birlikte gönderilmek üzere, ona selam eden bir fotoğraf çektirdiler. Çektirilen toplu fotoğraf sosyal medyada: “Bu eller Mimar Cem Dursun’a sallandı. Cem gelince beraber martılara el sallayacağız. #CemDursunSerbestBırakılsın” notu ile paylaşıldı.

Forumun kapanış konuşmasında da bir sonraki forumda Cem’in de aramızda bulunmasının dilendiği, bunun bizlerin elinde olduğu, mahkeme sürecinin bir an önce başlayarak bu haksız tutuklamanın olabildiğince hızla sonlanmasının biz dostları ve meslektaşlarının göstereceği sahiplenmeye ve kamuoyu yaratma dinamiğine bağlı olduğu dile getirildi.

NOTLAR:
1www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1130796/Sansur_iskenceyi_silemedi.html

Etiketler:

İlgili İçerikler: