Mühendislik, Tasarım ve İktidar

OTTO VON BUSCH

Mühendislerin işleri tasarımcılarda karmaşık duygular uyandırır. Mühendisler önemlidir, iktidara sahiptirler ama aynı zamanda kendilerine kötü bir şöhretler de kazandırmışlardır. Hatta tasarım, kimi zaman mühendisliği kendinin anti-tezi olarak kurgular. Gerçi, tasarım mühendislik disiplini dışında geliştiğinden bu o kadar da garip olmayabilir. Tasarım mühendislikle arasına mesafe koyarak onu, kullandığı akılcılık sebebiyle dünyaya hitap etmenin kısıtlı bir biçimi olarak görür. Tasarımda “işlev” geleneksel olarak estetik bir nitelikken mühendisliğin işlevi sıkıcı derecede rasyoneldir.

Tasarımcılar mühendislerin gerçek güzelliği anlayamadığını ve alışılmışın dışında düşünemediğini söylerler. Günümüzün karmaşık sorunlarının yaratıcısı mühendislerken çözüm, tasarım odaklı düşünme becerisiyle tasarımcıdan gelir. Mühendislerle karşılaştırıldığında tasarımcılar daha havalı ve çağdaştırlar, oysa mühendisler geçmişten kalma bir türdür adeta.

Tarihsel perspektifte de mühendislik kendine kötü şanından mesuldur, en azından tasarımla ilişkisinde bu böyledir. Totalitarizm, sanayileşmiş savaş hali, toplama kampları, atom bombası ve hatta bugünün iklim değişikliği gibi son yüzyılın radikal kötülüklerinin iplerini çözüp onları serbest bırakan da mühendisin modernlik, akılcılık, verimlilik üzerine kurulu teknokratik düşünme biçimi değil miydi? Peki ahlaki yaklaşıma ne demeli? Mühendisler yaptıklarının sorumluluklarını alamayacak kadar dar görüşlü sanki. Şeytani diktatörler tarafından kolayca kandırılıyorlar ve rasyonel düşünme biçimleri ürettikleri herhangi bir şeyin sonucunu etraflıca düşünmelerine olanak tanımıyor. Mühendisler silah, hava kirliliği, gözetim ve diğer kötülük nesnelerini mutlulukla üretiyorlar.

Öte yandan tasarımcı her zaman iyi. Tasarım dergilerinin çoğu, dünyada tasarımın ne işe yaradığını eleştirmektense tasarım pratiğinin propaganda kanalı gibi çalışıyor. Tasarımcı topluma angaje olan, yenilikçi düşünmeyi araç edinen bir birey olarak tasvir ediliyor. Mutlaka önce insanı düşünürler. Tasarım okullarımızdaki tartışmaları dinlerseniz; tüm kötü şeyler üretilmiş, ancak tüm iyi şeyler tasarlanmıştır.

Tasarımla mühendislik arasındaki ikilik, uzmanlaşma niteliklerini belirginleştirmeye ve ayrıştırmaya yardım ederek tarihsel bir amaca da hizmet eder. Ama mühendisliğin yaptıkları zaman zaman felaketle sonuçlanmış olsa da en azından tarih onlara dönüp bakılabilecek önemli dersler verdi. Hataları o kadar ciddi ki okul kitaplarında “nasıl mühendis olunmaz” örneklemleri olarak yer alıyorlar. Ve biz de tasarımcılar olarak bu derslere dikkat kesilmeliyiz. Tasarımcılar mühendislerin hatalarından neler öğrenebilirler?

Kabaca söyleyecek olursak, mühendisin bakış açısı aydınlanmanın mantık ve akılcılık ideallerinden biçimlenir, en uygun çözüme ulaştıran karar verme sürecini işaret eder. İşlev, mantık, ilerleme gibi temel kategorileri vardır. Ancak tarihin bize öğrettiği kadarıyla tüm bu kategoriler aynı zamanda kandırma, istismar ve iktidarın da potansiyel örtüleridir.

Eğer bugünün “toplum mühendisliği” bir manipülasyon biçimi olarak görülüyorsa “toplumsal tasarım” neden öyle görünmüyor? Bugün, mühendislik idealleri tutku, karmaşıklık, yaratıcılık, inovasyon kategorileriyle yer değiştirdi. Ve sormamız gerek: Şimdi hangi yollarla kandırıyorlar bizi? Mantık ve akılcılığın zamanında mühendisler tarafından güçlendirilmiş yanlış kullanımına benzer şekilde, bugünün tutku ve yaratıcılık konseptleri, bu kez tasarımcıların yardımıyla güçlendirilen nasıl bir yanlış kullanımdalar? Gündelik yaşam seviyesinde tasarımcılar, iktidarın ve aracılığın el değiştirmesini arzu yaftası altında gizliyorlar. Sadece şehirlerde değil, tüm kültürlerde meşrulaştırma ve mutenalaştırmayı kolaylaştırıyoruz. Sistemsel ve politik sorunları, biraz daha girişimcilik, az miktar beyin fırtınasının yapışkanlı not kağıtları ve bir doz da simgesel güçlendirme sayesinde çözülebilen, bireysel bir aracılığın sorunları gibi gösteriyoruz.

Tasarımcının kendini iktidara karşı konumlandırması için tarihten alınması gereken dersler önem arz ediyor. Mühendislerin “şey”lerin geliştirilmesinde belirli bir rolleri var. Tasarımcılarsa etrafta süzülüyor; yönetici, üretici ve kullanıcıyı bir araya getiriyor, onları gerçek kararların alındığı noktaya çekiyorlar. Ancak aynı zamanda bu, iktidarla birlikte gelen etik, sorumluluk ve gerçekçiliğin farkında olmayı gerektiriyor.

İktidar sahibi olmayı isterken onunlar beraber gelecek dertleri de sipariş etmiş oluruz. Eğer tasarımcılar olarak daha fazla iktidara sahip olmak istiyorsak, bunun daha büyük bir iktidar dinamiğinin insafına kalmış olduğunu da anlamalıyız. Hem güçsüz olana hem de piyasaya hizmet etmek yeterince zordur. Ve emin olun ki iktidarı alana yozlaşma bedava.

Etiketler:

İlgili İçerikler: