Rastgele Düşünceler 3 ya da Mimarlığın (Yeni) Doğası

SİNAN LOGİE

Zincirleme Reaksiyonlar köşemizdeki yeni seride Eray ve ben kamusal mekanın doğasını ve bu neoliberal çağda bizim doğayla ilişkimizi sorguladık. İnsan Çağı’na (Anthropocene Age) hoş geldiniz!

Bu yeni çağ, son yıllarda popüler kültürden bilime dek birçok alanda popülerlik kazandı. İnsan çağı, katmanbilgisi (stratigrafi) uzmanlarının Holosen çağının ardından yeni bir jeolojik çağ olarak kayıtlara geçirmek istedikleri bir çağ. İnsan müdahalelerinin litosferin değişmesini etkileyecek kapasiteye eriştiği, bizim türümüzün yerkürede daha önceleri emsali olmayan izler ve imzalar bıraktığı bir çağ… Bu çerçeveden bakarak bilim insanları İnsan Çağı’nın Sanayi Devrimi ile başladığı gerçeğinde hemfikirler.

Hemen hemen Sanayi Devrimi’nden 200 yıl sonra bugünlerde İstanbul’da yürümek bu megapolisin İnsan Çağı’nın dünya başkenti olduğunu fark etmenizi sağlayabilir. Her yerde, yeryüzü anaya tecavüzün izleri görülmekte, ya hafriyat biçiminde ya da beton “penislerin” “kaldırılmasında.” Şüphesiz ki çevre, oldukça eril ellerle ve oldukça eril mimarlarla biçimlendirilmekte. Bu vahşi kentleşme faaliyeti, sık sık bilgisayar ekranlarımıza yansıyarak bu yeni sanal doğa ile ilişkimizi normalleştiriyor.

andropozlu mimarlığa anıtlar
andropozlu mimarlığa anıtlar

Yine de yakınlarda bir başka bilgi haber akışımızda beliriverdi: Bizlere 10.000 yıl evvel bırakılmış bir mesaj. Bu mesaj 1 kilo ağırlığında ve 17 cm uzunluğunda. Eğrileri bize Zaha Hadid’in Issey Miyake elbiseleri içindeki siluetini hatırlatsa da hayır, o değil. Bu mesaj yeryüzü anaya adanmış bir tanrıçanın heykeliydi ve Çatalhöyük’teki yeni arkeolojik kazılarda bulunmuştu. Çok nadir rastlanılan bir güzelliğe sahip bu artifakt, belki de doğa ile ilişkimizde daha az testosterona ihtiyacımız olduğunu bizlere hatırlatmak için bırakılmıştır.

Bu keşfin ışığında biraz tarihi perspektiften bakacak olursak görürüz ki yeni bir çağa girdiğimizi fark edebiliriz. Bu kez jeolojik bir çağdan değil de belki de “Andropozlu Mimari Çağ”dan söz ediyoruz.

Bu bir devrim!

Fiilen mimarlık okullarındaki yeni geometriyi ve bu eğitimi alan yoğun kadın varlığını göz önünde bulundurunca insanoğlu (en azından yerkürenin belirli kısımlarında) önümüzdeki yıllarda kadınlar tarafından tasarlanmış yapılı çevreleri hayata geçirecek. Bu, tarihte daha evvel hiç yaşanmamıştı. Belki de bu geleceğin mimarları erkek meslektaşlarıma nazaran Çatalhöyük tanrıçasının bize ulaştırdığı mesaja yönelik daha hassas olacaklar, zira mimarlığın gerçekten de yeryüzü ana ile olan ilişkisini değiştirmesi şart.

Bu umudu güçlendirmek için bu kısa metni (kusura bakma Eray, bu ay biraz tembellik yaptım) bir açık çağrıyla sonlandırmak istiyorum. Mimarlığın yeni doğasını ve XXI dergisinin neredeyse tamamı kadınlardan oluşan bir ekipçe yürütülüyor olmasını göz önünde bulundurarak derginin katkıcılarının neredeyse %80’inin erkek olduğunu gördüğümde şaşırdım. Kendimizi mimarinin gelecek cinsiyet geometrisine uyumlu hale getirmek için Eray ve ben Zincirleme Reaksiyonlar’ı mimarlık söylemine katkıda bulunmak isteyen herhangi bir kadın meslektaş ile paylaşmaktan memnuniyet duyarız.

Eğer Çatalhöyük tanrıçasını anlayabiliyor, Hasan Fethi’nin Charlotte Perriand’ın ruhani kızı olduğunuzu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçin!

XXI’den not: Derginin özellikle dosya konularında ve projelerinde kadınların katılımına dair bir politika izliyor olsak da ne yazık ki köşe yazarlarımızın hepsi erkek. Bunu değiştirmeye yönelik girişimlerimizde başarısız olduk ama itiraf etmeliyiz ki daha fazla çabalamalıyız. Sinan’ın davetine bir küçük ek: Kadın köşe yazarı adayları kendilerini bu köşeyi paylaşmak durumunda lütfen hissetmesinler, onları bekleyen bir sürü XXI sayfası var. Asıl bizimle iletişime geçin! Hem bu yolla Sinan’ın iki ayda birden, üç ya da dört ayda bir yazmaya çalışmasını da önleriz.

Etiketler:

İlgili İçerikler: