Sınırlara Dokunmak: Üniversite, Kent ve Gündelik Yaşam

GÜLSÜM BAYDAR

Kent içinde konumlanmış üniversite yerleşkelerinin hemen tümü duvarlar, parmaklıklar, kartlı geçiş sistemleri ve güvenlik kulübeleri ile çevrelenmiş, kentlinin gündelik yaşamını dışlayan alanlar. Bu açıdan ayrıcalıklı konut sitelerinden ve hatta alış-veriş merkezlerinden çok da farklı değiller. Bunların tümü kent yaşamından arıtılmış, kendi içlerine kapalı steril adacıklar.

yaşar üniversitesi, yerleşke, konum
yaşar üniversitesi selçuk yaşar Yerleşkesinin kent içindeki konumu
yeşil ağ sistemi, plan

Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü’nün durumu da farklı değil. Benzerleri gibi duvarlar, güvenlik kulübeleri ve kartlı geçiş sistemleriyle kuşatılmış olan kampüs, Bornova’da, İzmir şehrinin dışa olduğu kadar içe doğru büyümesi sürecinde eski kentsel odaklar arasında kalmış olan alanlardan birisinde, işlevini yitirmiş sanayi yapılarının dönüştürülmesi ile oluşturulmuş. Sosyal ve fiziksel olarak hızla değişen bir alanda yer alan kurum, Ege Üniversitesi Kampüsü, Bornova’nın en büyük konut alanlarından birisi olan Özkanlar ve yeni yapılan büyük ölçekli kapalı konut siteleri nedeniyle gittikçe değer kazanan Kazım Dirik Mahalleleri ile komşu. Ancak, kendi fiziksel sınırlarının yanı sıra, geniş bir alana yayılan taşıt yolları ve otoyol bağlantıları ile kuşatılmış olması kampüsün bu alanlar ile olan etkileşimini azaltıyor. Kampüs ana girişinin İzmir Metrosu’nun duraklarından birini karşılıyor olması bir yandan sahip olduğu geniş ölçekli kentsel bağlantıların gücünü arttırırken, diğer yandan aşılması zor fiziksel sınırlar yaratarak yakın çevre ile kurduğu ilişkileri zayıflatıyor. Üniversitenin Özkanlar Mahallesi ile olan tek bağının metroya ulaşım için kullanılan dar bir üst geçit olması da bu etkileşimsizliğin somut bir örneği. Öğrencilerin çevrede yaşayanlarla iletişim içine girdikleri yegâne yerler kampüsün güney çıkışı etrafında kümelenmiş kafeler.

Oysa üniversite gibi kamusal bir bilgi üretim merkezinin, hele de tasarım fakülteleri bağlamında düşünüldüğünde, yakın çevresiyle karşılıklı birbirini beslemesi beklenmez mi? Bir kent üniversitesi yerleşkesi çevresinden bu denli yalıtılmış olduğunda her iki taraf için de üretken iletişim fırsatları yitirilmiş olmaz mı? Sınır kavramı ayırıcı çizgilerden ziyade görünen veya görünmeyen, çoğu zaman sosyal olarak inşa edilmiş, zihinsel bariyerler olarak düşünülemez mi? Kampüsün var olan sınırları küçük müdahalelerle de olsa eritilemez mi? Bu sorular ve olası yanıtlar, geçtiğimiz dönemde, Mimarlık Bölümü yüksek lisans programının “Mekan ve [Dijital] Kültür” dalının proje konusunu oluşturdu. Yazının bundan sonrası bu bağlamda üretilen tartışmaları ve önerilen müdahaleleri içeriyor.

Öncelikle kampüsü çevreleyen sınırları çözümleyebilmek ve müdahalelerde bulunulabilecek noktaları tespit edebilmek için, mevcut sınırları haritalamak ve onlar ile farklı biçimlerde ilişkilenenlerin deneyimlerini anlamak önemli. Yapılan araştırma, kampüs çevresinde her kesimden insanın gün içerisinde çoğunlukla öğrenciler ile iletişim kurduğunu ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla öğrenciler kampüs sınırlarını bulanıklaştırmanın ve bireyler arasındaki etkileşimi arttırmanın neredeyse doğal araçları haline geliyorlar.

Bu bağlamda proje kapsamında iki farklı ama birbirini tamamlayan müdahale düşünüldü. Öğrencileri merkeze alan bu müdahalelerden birincisi Yaşar Üniversitesi ve çevresini merkez alıp, başlangıç noktası olarak mevcut yeşil ve erişilebilirliği düşük alanları kapsayan, ancak giderek yeni rotaların ve alanların eklemlendiği bir yeşil ağdan oluşuyor. Kendi kendine büyüyüp saçaklanabilen bu ağ sistemi hem yaşayanların bir araya gelerek etkileşime girme olasılıklarını arttırıyor hem de kendisi kayda değer bir yeşil alan olan Yaşar Üniversitesi kampüsünü kentlilerin gündelik izlerinin bir parçası haline getiriyor. İkinci müdahale ise; bu ağın taradığı alanda bulunan ve hızlı kentleşme sürecinde mekansal ilişkileri kopmuş ya da tümüyle unutulmuş yerel öykülere odaklanıyor. Bu ilişkileri yeniden kurarak yaşayanlarla çevreleri arasında oluşmuş olan zihinsel sınırları bulanıklaştırmayı amaçlıyor.

korunmuş bellek izleri haritası
silinmiş bellek izlerine mekansal müdahale örnekleri

MÜDAHALE I: FİZİKSEL SINIRLAR
Yaklaşık 30 sene öncesine kadar verimli tarım arazileri ile örtülü bir yerleşim olduğu bilinen Bornova, özellikle 1990’lı yıllardan sonra tarım arazilerinin büyük çoğunluğunun yerini sanayi yapılarının ve apartmanların almasına neden olan hızlı bir yapılaşma süreci geçirmiş. Tarihinde çok geniş yeşil alanlara sahip olduğu bilinen bölge, tüm yapılaşma baskılarına rağmen günümüzde İzmir’in yeşil kimliğini koruyabilmiş ender yerlerinden. Bu da bölgeyi bir bisiklet ve yaya sistemi oluşturmak için uygun bir alan haline getiriyor. Mevcut yerin koşullarına uygun olarak değişen kesit çözümleriyle farklı işlevleri barındırabilecek bu sistem, kampüsün özellikle Ege Üniversitesi, Özkanlar mahallesi ve Bornova merkez ile olan etkileşimini artırmayı hedefliyor.

Bu müdahale kapsamında, bölgede kalan az sayıda yapılaşmamış alan, mahallelere “kent bahçeleri” olarak kazandırılıyor. Bornova’da tarım arazileri ile birlikte yok olan, yöreye özgü Bornova bamyası ve Misket üzümünün günümüzde yeniden üretilmeye başlanması için hali hazırda belediyenin girişimleri bulunuyor. Kent bahçeleri, kalıplaşmış kentsel yeşil alan kullanımlarını sorgulayarak, kaybolmaya yüz tutmuş yöresel ürünlerin yaygınlaşması ve Bornovalıların yaşadıkları yer ile ilişkilerini arttırmaları için bir potansiyel oluşturuyor.

Öneri kapsamında öğrencilerin rolü ise mahsullerin yetiştirilmesi ve toplanması sürecinde gönüllü yardımcılar olarak yer almaları. Üniversitenin tüm öğrencileri için zorunlu olan Sosyal Sorumluluk Projesi dersi bağlamında organize edilecek olan bu sistem, aynı zamanda öğrencilerin çevre bilincini de arttırmalarına olanak sağlıyor. Böylelikle, bölgenin kaybolmaya yüz tutmuş tarım karakterine referans veren bu bahçeler, hem mahallelilerin kendi aralarında hem de öğrenciler ile daha fazla etkileşimde bulunabilecekleri mekanlar olma işlevini de üstleniyorlar.

Sistemin görsel dilinin temelini, farklı biçimlerde bir araya gelme potansiyeli taşıyan modüler bir ünite oluşturuyor. Basit bir askı sistemi ile farklı işlevler üstlenebilen ünite, kimi zaman bir donatı elemanı olarak sistemde yer buluyor, kimi zaman ise eklemlenerek de kullanılabilen, tek başına bir eleman olarak yeşil ağın sürekliliğinin bir parçası oluyor. Bu ağ ile önerilen izlere bağımlı olmayan sistem, evlerin balkonlarında veya bina cephelerinde de kendine yer bulabiliyor.

MÜDAHALE II: ZİHİNSEL SINIRLAR
Müdahalelerin ikinci önemli ekseni ise yerin belleği ile kurulan ilişki. Yerin belleği, mekansal olarak varlığını sürdüren ya da yok olmuş, silinmiş anılar üzerinden okunuyor. Bornova’nın geçmişini hatırlatan, günümüze kadar korunabilmiş, dolayısıyla varlığını sürdüren tarihsel dokusunun çoğunluğunu, Levanten köşkleri, onların geniş bahçeleri, kiliseler ve mezarlıklar oluşturuyor. Ancak bu mekanlar ile ilişkili az sayıda yazılı ve sözlü kaynaklardan ulaşılabilen pek çok hikaye, yaşayanların çoğunluğunun göç etmiş olması yada yapıların yıkılıp sadece isimlerinin ya da kentsel dokudaki belli belirsiz izlerinin kalmış olması nedeniyle unutulmaya ve silinmeye aday durumda. Halen varlığını sürdüren izler, bir kuyu veya bir ağaçtan, artık denize kıyısı bile olmayan Bornova’nın iskelesine veya Levantenler tarafından sıkça kullanılmış olan bir yüzme havuzuna kadar geniş bir yelpazede çeşitleniyor. Bunlar, projenin önerdiği müdahalelerin gerçekleştirileceği noktaları oluşturuyor.

Öneriye göre her bir noktada o nokta ile ilişkili hikayeye referans veren, ortak bir mimari dile sahip farklı işlevlere evirilebilen üniteler yer alıyor. Böylelikle bu bölgelerden geçmekte olan kişiler de bu işlevler aracılığıyla hem bir araya gelebiliyor, hem de o yerin geçmişi ile ilişkilenebiliyor. Örneğin, eski üzüm bağlarının üzerine inşa edilmiş olan Forum Bornova alış-veriş merkezindeki ünitenin Bornova misket üzümünden yapılan şarapların tadım noktası olarak işlev görmesi öneriliyor. Bornova’nın en önemli toplanma alanlarından birisi olan ve Gezi olayları sırasında burada kurulan Forum ile gündeme gelen Büyük Park’ta düşünülen ünite ise insanların bir araya gelmesini ve düşüncelerini paylaşmalarını sağlayacak bir mekân olarak tasarlanıyor.

Ünitelerin yüzeyleri, bulundukları noktanın sahip olduğu hikayeye kullanıcının kendi hikayesini de eklemesini sağlayacak bir araç. Bu yüzeyler, bilgiyi dijital olarak derleyen ve kaydeden bir altyapıya sahip. Böylelikle sadece uzak geçmişin değil, bölgede yaşayanların deneyimlerinin de kayıt edilebildiği ve her gün yenilenen bir kentsel günlük olarak bugünün belleğini de koruyorlar. Her ünitede bir bisiklet kiralama bölümü bulunması, bu sistemin yeşil ağ ile ilişkisini sağlıyor. Önerilen sistemin yönetimsel merkezi ve odak noktası, eskiden bisiklet ve boya imalatı fonksiyonlarını barındıran Yaşar Üniversitesi kampüsü. Yaşar Üniversitesi öğrencileri ise yine Sosyal Sorumluluk Projesi dersi kapsamında bisiklet kiralama merkezinde çalışarak ve ünitelerin yazılım ve donanım gibi ihtiyaçları ile ara yüz tasarımlarını ve bakımlarını yaparak bu süreçte yer alıyorlar.

BULANIKLAŞAN SINIRLAR
Yeşil Ağ ve Yerin Belleği kentin üniversite kampüsü ile kurduğu ayırıcı sınırları sorgulayarak bulanıklaştırmayı amaçlayan müdahaleler. İlkinde sınır kavramı daha çok fiziksel boyutta ele alınarak Yaşar Üniversitesi kampüsü çevresine yayılan bir yeşil ağın parçası haline getiriliyor. İkincisinde ise üniversite ile çevresi kentsel belleğin bütünleştirici dinamiği harekete geçirilerek ilişkilendiriliyor; zihinsel sınırlar bulanıklaştırılıyor.

Her iki müdahalenin ortak yanı zaten var olan ama çoğu kar amaçlı kentsel dinamiklerin silip yok ettiği verilerden yola çıkmaları. Hızlı yapılaşmanın yok ettiği yeşil alanlar, göçlerin de neden olduğu bellek silinmeleri geçmişte olduğu gibi bugün de özellikle Bornova’daki sanayi bölgesinin soylulaştırılma sürecinde süregelen sorunlar. Bu yazının konu ettiği projeler, bu ve benzeri sorunları açığa çıkarmanın, araştırma tabanlı ve çözüme yönelik müdahaleler üretmenin üniversite gibi bir bilgi üretimi kurumunun en temel sorumluluklarından olduğu inancıyla üretildi.

*Bu yazının konusu olan kentsel müdahale projeleri Yaşar Üniversitesi Mimarlık Bölümü yüksek lisans programının “Mekan ve [Dijital] Kültür” dalında Ahenk Yılmaz ve Gülsüm Baydar’ın yürüttükleri dersler bağlamında Gizem Özmen ve Özgecan Zafer tarafından üretildi. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.norego.com/arch501

Etiketler: