Tasarım ve Planlama Süreçlerinde Çocuk Katılımı

BURCU GÜLAY TAŞÇI

KATILIMIN AMACI: ÇOCUKLARA YAŞADIKLARI MEKANLARI TASARLAMA İMKANI TANIMAK, BİRLİKTE ÇOCUK DOSTU MEKANLAR TASARLAMAK, ÇOCUKLARI KATILIMCI BİREYLER OLARAK YETİŞTİRMEK

Mimari tasarım sürecinde çocuk katılımı son dönemde sıklıkla gündeme gelen bir konu. Şüphesiz bunda günümüz dünyasında gelişen yeni demokrasi anlayışının büyük payı var. Toplumun her kesiminin, özellikle de çocukların gelecek hakkında verilen kararlarda katılımcı tavır sergilemesi, bugünkü eğitim sistemi içerisinde de önemseniyor.

İlk katılım çalışmaları, 1960’larda gerçekleştirilmiş. Bu tarihten itibaren yaklaşık otuz yıllık bir süreçte çeşitli çalışmalar yapıldığını biliyoruz (bkz: Francis ve Lorenzo, 2002). Konunun politik süreçte ele alınması ise 1990’ları bulmuş. 1989 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ilk kez “çocukların kendi yaşamlarını ilgilendirecek karar alma süreçlerine katılım özgürlüklerinin olduğu” kabul edilerek, katılım; “çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı” olarak tanımlanmış (Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1989).

Katılımın temelinde, “çocukların birey olarak kabul edilmesi düşüncesi” yer alıyor. Çocuklar açısından bakarsak, katılım süreçleri önemli birer öğrenme deneyimi olarak kabul edilebilir.

italya’da çocukların kendi parkları tasarlarken yaptıkları kolaj çalışmaları (francis and lorenzo, 2002)

Dünya üzerinde pek çok ülkede, çocukların planlama ve tasarım süreçlerine dahil edildiği çalışmalar yapılıyor. Örneğin, İtalya’da “çocuk katılımı konusu” resmi olarak devlet tarafından ele alınıyor. İtalya Mimarlar Birliği ve Milli Planlama Kuruluşu, İtalya Çevre Bakanlığı ile ortaklaşa yarışmalar, eğitim seminerleri ve atölye çalışmaları düzenliyor. Bu çalışmalar sayesinde İtalya’da pek çok şehir, çocukların bakışı ile ele alınmış ve dönüştürülmüş. İngiltere’de de benzer bir çalışma Londra’da yapılmış. “Londra’nın çehresini değiştirmek” gibi radikal bir sloganla yola çıkan Açık Şehir (Open-City) hareketi mimarlar ve sanatçılarla çocukları biraraya getirerek çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeyi amaçlıyor.

Öte yandan katılımla ilgili yapılan tüm çalışmalar bu örneklerdeki gibi uzun süreli ve uygulamaya dönük olmayabiliyor. Literatüre baktığımızda yapılan çoğu çalışmada gerçek anlamda çocuk katılımı alınmadığını görüyoruz. Katılımın ancak uygulama ile mümkün olabileceğini savunan kaynaklar, bu tür çalışmaları “tokenizm” olarak adlandırıyor. (bkz: the ladder of participation) (Hart, 1992).

PEKİ, ÇOCUK KATILIMLI BİR TASARIM ÇALIŞMASINDA HANGİ KATILIM DÜZEYLERİNDEN SÖZ EDİLEBİLİR?
Çocuk katılımı konusunun geçmişini incelediğimizde, son 30 yılda planlama ve tasarım süreçlerinde çocuk katılımının farklı dönemlerde, farklı katılım düzeyleri ile ele alındığını görüyoruz; her dönemin kendi içinde, kendi tarihini, teorisini, metodunu ve kimliğini oluşturduğunu söylemek mümkün. Bu yaklaşımların her birinin kendi dönemlerinin kültürel ve politik yaklaşımlarıyla ilişkili olduğu da aşikar.

Francis ve Lorenzo, kentsel tasarım ve planlama alanında yaptıkları bir çalışmada çocukların katılımı konusunu, katılım düzeyine ve özelliklerine göre sınıflandırıyor. Buna göre; çocuğun planlamacı olduğu “romantik yaklaşım”, planlamanın çocuk için yapıldığı “çocuk taraflı yaklaşım”, çocuklar için sosyal bilimler konulu “ihtiyaca dayalı yaklaşım”, “çocukların öğrenci olarak kabul edildikleri yaklaşım”, “çocukların birer vatandaş olarak kabul edildiği yaklaşım”, “çocukların birer yetişkin birey gibi kabul gördüğü yaklaşım” ve “çocuklarla birlikte tasarımı öngören yaklaşım” gibi çeşitli görüşlerden söz edebiliriz. (Francis ve Lorenzo, 2006).

“Romantik” yaklaşıma göre, planlama ve tasarım sürecinde çocuklar “planlamacı” rolü üstleniyor. Bu görüş, çocukları aktif tasarımcı olarak değerlendiriyor ve çocuk görüşlerinin yetişkinlerden daha önemli olduğunu savunuyor. Bu bağlamda 1960’larda Moore, Spivak oyun parklarının ve kamusal bahçelerin çocukların görüşlerine göre tasarlanması gerektiğini söylemiş. Bu dönemde ayrıca, çocuklar “gelecekçi tasarımlar” yapmakta en yetkin kişiler olarak görülüyor.

“Çocuk taraflı” yaklaşıma bakıldığında ise “planlamacılar çocuklar için vardır” görüşü hakim. Bu yaklaşımda, çocukların görüşleri alınsa da temsiliyet hakkı yetişkin tasarımcılarda.

“İhtiyaçları” önemseyen yaklaşımda, çocuklar "sosyal bilimciler” olarak değerlendiriliyor. Bu dönemde yapılan çalışmalar, genellikle çocukların ihtiyaçlarına önem veren araştırma tabanlı çalışmalar. Çocukların mekansal ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve çocuk katılımının alınması birinci derecede önemli.

Katılım teorisinde, çocuğu eğitim ve öğretim yolu ile tasarım ve planlama sürecine katmak esas. Bu nedenle “öğrenme temelli yaklaşımda”, çocuklar “öğrenci” olarak ele alınıyor. Mimarlar, çocuklara mimarlığa dair bilgiler vermekle yükümlü kişiler. Yapılı çevre eğitimi de bu yaklaşımla üretilen projelerden biri. Ancak bu yaklaşımda genellikle eğitim aşamasında kalındığı biliniyor. Maalesef ülkemizde de uygulama aşamasına ulaşmış çok sayıda çalışma yok.

“Haklar”ın konu edildiği yaklaşımda “vatandaş olarak çocuklar” ana teması var. Teori, çocukların haklarının korunması gerektiğini, planlama ve tasarım süreçlerinde katılımın bu bağlamda ele alınması gerektiğini söylüyor. Bu yaklaşımın eleştirilen yanı, “çocukların çevresel ihtiyaçlarına yeterli ölçüde cevap verememesi”.

Katılımda “kurumsallaşma” yaklaşımı incelendiğinde ise “yetişkin bireyler olarak çocuklar” teması göze çarpıyor. Teori, çocuklarla birlikte tasarım yapma fikrini desteklese de kurumsal sınırlar otoritenin, yetişkinlerin hatta müşterilerin elinde. Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız bu yaklaşımla yürütülen çalışmaların ne derece çocuk görüşünü yansıttığı sorgulanabilir.

Katılımda “çocuklarla birlikte tasarım”ın ön plana çıktığı görüşte ise “birlikte üretmek” amaçlanıyor. Uygulanabilirliğin sağlanabilmesi için çocukların aktif katılımı gerekiyor. Ancak bu görüşte yine tasarımcı ve planlamacılar önemli rollere sahip. Çocuklar, uzmanlar ve sivil toplum örgütleri hep birlikte çalışıyor. Bu görüşe göre katılım, öncelikle “iletişim amaçlı” bir eğitim aktivitesi olarak tanımlanıyor. Bu çalışmalarda çocuk katılımı kadar çevreye sağlanan katkı da önemseniyor. “Sürdürülebilirlik” temalı çalışmalar bu yaklaşımla ilişkilendirilebilir.

Katılım konusunda geliştirilen bütün bu yaklaşımları incelediğimizde, zaman içerisinde sürecin, kolektif üretimi destekleyen yaklaşımdan çocuklarla birlikte tasarlama yaklaşımına doğru özelleştiğini görüyoruz. Ancak çocuk katılımının, çevre tasarımına etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi ve anlatılabilmesi için yapılan deneysel çalışmaların sayısının artırılması gerekiyor. Tabi ki bu çalışmaların tamamında olmazsa olmaz şart, yapılı çevre eğitimi. Çünkü nitelikli bir katılımın olabilmesi için ilk şart eğitim. Bu anlamda bakılacak olursa, çocuk-mimarlık çalışmaları, çocukların katılımını sağlarken aynı anda onlara eğitim veren değerli bir süreci temsil ediyor.

Çocuk-mimarlık çalışmaları ve yapılı çevre eğitimi, her zaman uygulama aşamasına kadar katılımı sağlayamasa da, çocukların toplumda etkin vatandaş rolü üstlenmesi açısından oldukça önemli. Çocuklara yaşadıkları mekanları tasarlama imkanı tanımak, birlikte çocuk dostu mekanlar tasarlamak ve katılımcı bireyler yetiştirmek için ülkemizde bu çalışmaların daha fazla desteklenmesi gerekiyor.

KAYNAKÇA
-Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, (1989). 8 Kasım 2012, http://www2.ohchr.org/english/law/crc.htm
-Francis, M. and Lorenzo, R. (2002) ‘Seven realms of children’s participation’ . Journal of Environmental Psychology 22: 157-69.
-Hart, R. (1992). Children’s participation from tokenizm to citizenship. New York: Unıcef.
-Francis, M. ve Lorenzo, R.(2006). Children and city design: Proactive process and the “renewal” of childhood. Children and Their Environments, Learning, Using and Designing Spaces. UK: Cambridge University Press.

Etiketler:

İlgili İçerikler: