Tek Bir Çatı Altında
Kengo Kuma & Associates tarafından tasarlanan proje, farklı birimleri tek bir çatı altında topladığı yapı ile kampüs içinde yeni ilişkiler kurmak üzere hem sosyal hem fiziksel bir görev üstleniyor.
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü için tasarlanan yeni kampüs yapısı Art Lab; Sanat ve Bilim Pavyonu, Teknoloji ve Bilgi Galerisi ve Montreux Jazz Kafe olmak üzere üç bölümden meydana geliyor. Farklı işlevlere ayrılmış bu üç mekan, kutular şeklinde dizilerek 235 metre uzunluğundaki bir çatı örtüsünün altında toplanıyor. Hacimler arasında bırakılan boşluklar kampüsteki diğer yapılarla bağlantılar kuran yeni akslar oluşturuyor. Proje, “tek bir çatı altında yaşamak” deyişini mimari olarak uyguluyor.
ArtLab, kampüsün aktif kullanım alanları arasında arta kalmış, işlevsiz bir alana yerleşiyor. Kampüsün sosyal merkezi olan Esplanade meydanı ve tren istasyonun olduğu kuzey bölüm ile öğrenci yurtlarının yer aldığı güney bölümü ayıran bu geniş boşluk, aynı zamanda hareketli batı bölümü ile genişlemekte olan doğu tarafının da arasında kalıyor. Pavyonların yerleşimi için farklı senaryolar kurulmasına izin veren alanda, birimlerin ince ve uzun bir yapı oluşturduğu bir kurgu tasarlanarak işlevsiz alanın dönüşmesi ve yeni kamusal alanlar yaratılması amaçlanmış. Çatı, gün içinde kuzey-güney doğrultusunda hareket edenler için korunaklı bir örtü oluşturuyor. Pavyonların arasında kalan boşluklar ise geçirgen bir sistem yaratarak doğu ve batı arasında geçişler sağlıyor. Hem geçiş hatları hem de duraklama noktaları oluşturan yeni yapının, kampüs sakinleri için yeni sosyal ve kültürel anlamlar kazanması planlanıyor.
Esplanade meydanından göle olan bakışı engellememek adına kuzey uçta 5 metre gibi son derece dar olarak tasarlanan yapı, güney uca ulaşıldığında 16 metrelik bir genişliğe ulaşıyor. Genişliği değişken yapıyı meydana getirebilmek adına çelik ve ahşabın birlikte çalıştığı bir strüktür tasarlanmış. Değişken oranlarda kullanılan ahşap ve çelik genişliği değişen 57 strüktürel birim meydana getirerek, uzanan yapı boyunca kesitin aynı kalmasını sağlamış. Strüktürel yapıdan dolayı cephede ise modüler ve prefabrike bir sistem uygulanmış.
İsviçre’de bulunan yerel ahşap türlerinin tercih edildiği projede, cephe kaplaması için dayanımı yüksek karaçam kullanılmış. Cephenin sadece üst bölümünü koruma altına alan saçakların, ahşap yüzeylerin zaman içinde farklı düzeylerde yaşlanmasına sebep olacağı öngörülerek, hali hazırda yaşlandırılmış ahşap kullanılmış. Böylece görüntünün, yapının ömrü boyunca homojen kalması tasarlanmış. Açık gri tonlardaki kaplama, tipik İsveç evlerinde kullanılan bir yöntemle uygulanan kayrak taşı çatının koyu gri tonları ile bir araya getirilerek sakin ve oturaklı bir görüntü elde edilmiş. Kırılarak ve katlanarak ilerleyen çatı origamiyi hatırlatan bir form oluştururken, değişken yüzeyleriyle altındaki işleve göre farklı ışık ve gölge durumları oluşturması düşünülmüş. Hakim gri tonlarının kampüsteki diğer yapılar ve bölgenin bulutlu havasıyla da uyum yakalaması planlanırken; ancak binaya yaklaşıp cephenin koruması altına girildiğinde görülen ahşap tavan kaplaması ile mekansal anlamda daha sıcak bir atmosfer yaratılmış.
İlgili İçerikler:
-
İki Duvar Arasında
-
Cocoon: Bloomingdale International School Anaokulu Ek Binası
-
The Tokyo Toilet Projesi: Perfect Days Filmine İlham Veren 17 Yenilikçi Tuvalet
-
CEIBS Shenzhen Kampüsü
-
Koç Okulu Yeni Lise Binası
-
Sille İlkokulu
-
Görme Engelli Çocuklar İçin Okul
-
Riken Yamamoto, 2024 Pritzker Mimarlık Ödülü'nü Aldı