“Bir Haz (Jouissance) Mimarlığına Doğru”

LEVENT ŞENTÜRK

SUNUŞ
Bunlar [Olimposlular –yani ‘global elitler’– ve yeni burjuva aristokratlar] bir saraydan bir başka saraya, bir şatodan bir başka şatoya geçerler; bir yattan bir filoya ya da bir ülkeye emrederler; her yerde ve hiçbir yerdedirler.
Henri Lefebvre, Kent Hakkı.1

Modern denilen şu dünyada bir haz mimarlığı keşfedebilir miyiz? Etrafımızda ne görüyoruz? Monoton şekilde yeniden üretilmiş çevreler, sanki büyük farklılıklarmış gibi sunulan minicik varyasyonlar, bir bakışta ya da diğer duyularımızla bir anda çözülüveren varyasyonlar... Sofuluk başlıca duygu, entelektüelleştirilmiş duyusallığın ve barizleşmiş soyutluğun dini.

(...) İşlev hükmeder, kendini öne sürer eder, vitrindedir; anlam veren işlevdir. Binanın anlamı işlevselliğidir. Nokta. Şekiller sabit hale gelir: İstiflenen ve birleştirilen kutular. Strüktür basitleştirilir, bir iç ve dış nosyonuna göre sağlam kazığa bağlanır. (...) Hazzın mekanı bir binadan, odaların birleştirilmesinden, işlevleriyle tanımlanmış yerlerden ibaret olamaz. (...) Daha ziyade kır ya da bir manzara, sahici bir mekan olacaktır; anlardan, karşılaşmalardan, arkadaşlıklardan, festivallerden, dinlemelerden, sessizlikten, neşeden, heyecanlardan, aşktan, duyusallıktan, aynı zamanda kavrayıştan, muammadan, bilinmezden ve bilinenden, mücadeleden, oyundan oluşan bir mekan.

(...) Neden nötr konstrüksiyonlar ya da eksi işaretiyle; ıstırabın, elemin, gaddarlığın, iktidarın işaretiyle kuvvetle damgalanmış olanlar meskun dünyayı kaplarken; artı işareti nadirdir? (...) Bu durumun bir anlamı var mıdır? Öyleyse, nedir? Ne bekleyebiliriz? Gelecek için ne sonuca varabiliriz? Bu durum tersine çevrilebilir mi; altüst edilebilir, baş aşağı çevrilebilir mi? Nasıl ve ne zaman, hangi koşullar altında?

(...) Teoriyi, düşsel olanı, rüyayı kullanarak dünyayı baş aşağı çevirmek, çokbiçimli pratik dönüşümüne katılırken sınırlı bir biçime (politik, ‘kültürel’, ideolojik, ve dolayısıyla dogmatik bir biçime) bağlı kalmamak; böylece girişimimiz anlamını bulur.
Henri Lefebvre. Bir Haz Mimarlığına Doğru.2

Tanıtım yazarlığı sakalığa benzer: Kitapları tanıtanlar sakalar gibi vakitli vakitsiz, bağıra çağıra gelir; yaptıkları, yazıları bir kaptan ötekine aktarmaktır ki döküp saçtıklarından, olandan çok daha azını aktarırlar. Ex Libris’te bunu göz önünde bulunduruyor ve ‘tanıtmak’la yetinmeyip düşünceye katkıda bulunmayı hedefliyoruz.

bir haz mimarlığına doğru, henri lefebvre

Lefebvre’in çevresi, yirminci yüzyıl düşünce tarihinin majör figürlerinin geçit resmidir adeta: Jean Baudrillard ve Manuel Castells asistanlığını yapmıştır; Félix Guattari ve Michel Foucault meslektaşıdır, Roland Barthes yakın dostudur, Manfredo Tafuri ile giriştiği polemikler ünlüdür. Fransız yazar, kentbilimci, düşünür ve aktivist Henri Lefebvre (1901-1991) Türkiye’de daha çok üç ciltlik Gündelik Hayatın Eleştirisi eseriyle tanınır. Oysa geçtiğimiz yıl (2014) Lefebvre’in yapıtı açısından Türkiye’de ve dünyada iki olay vuku buldu: İlki, Mekanın Üretimi’nin [1974] Türkçesinin yayınlanmasıydı.3 İkincisi ve kuşkusuz daha önemlisi, Lefebvre’in hemen hiç bilinmeyen, 2011’e kadar ‘kayıp’ olan mimarlık kitabının İngilizcesinin yayınlanmasıydı: Bir Haz Mimarlığına Doğru4 [Vers une Architecture de la Jouissance]. İki kitabı birbirine bağlayan şey, Bir Haz Mimarlığına Doğru’nun, Mekanın Üretimi’nden bir yıl önce 1973’te yazılmış ve İspanya Saragossa’da, Cortes’te on yedinci yüzyıldan kalma evde, Gaviria’nın kitaplığının bir köşesinde daktiloya çekilmiş halde, kırk yılı aşkın süreyle uykuya dalmış olması. Eserin el yazısıyla düzeltilmiş kopyasını, Lefebvre’in eski öğrencisi ve kadim dostu Mario Gaviria yıllar yılı saklamış. Bu “meçhul şaheser”i, mimarlık teorisiyle kuir teori arasında bağlar kuran çağdaş eserlerden ilki gibi görmek de mümkün.

MEKAN ÜÇLEMESİ VE HAZ MİMARLIĞI
Lefebvre’in mimarlık ve kent teorisinin yazdığı üç kitapta toplandığı kabul edilir: Kent Hakkı (1968), Mekanın Üretimi (1974) ve Devlet Üzerine (1978) başlıklarını taşır.5 Bu üçlemeden başka, Bir Haz Mimarlığına Doğru (1973), dördüncü ve kayıp halka sayılabilir. Türkçeye bu dört ciltten yalnızca birinin, Mekanın Üretimi’nin çevrilmiş olduğu göz önüne alınırsa, Henri Lefebvre’in mimarlık teorisinin eksiksiz görünümünün belirmesi için biraz daha zaman geçeceği aşikar.6

Lukasz Stanek, bu kitabı 2011 yılında, Lefebvre üzerine hazırladığı, dört yüz sayfaya yaklaşan müthiş eserini yayınlamasından sadece aylar sonra keşfettiğini ifade etmekte.7 Haz Mimarlığı’nın yıllarca yayınlanmamasının nedeni, Mekanın Üretimi projesine ters düştüğü iddiasıyla yayıncısı tarafından reddedilmesidir.

Lefebvre’in doğrudan mimarlık üzerine yazdığı tek kitaptır bu; ama onu mekanı ele aldığı diğer çalışmalara bağlayan, kitabın politik amacıdır. Bu amaç, burjuva ahlakının, kapitalist birikimin, modern estetiğin, yapısalcı epistemolojinin ve biyopolitik devlet iktidarının eleştirisidir; Batılı entelektüel ve politik gelenekteki çileciliğin ve sofuluğun eleştirisi. Çalışma hayatının karşı kutbunu temsil eden haz ve keyif yaşantılarını temel alan bir aylaklık teorisi de denebilir buna. Dahası, mimari düşgücü üzerine bir kitap ya da mimarlığı düşgücüyle eşitleyen bir kitap olduğu da söylenebilir.8

Haz Mimarlığı, mimarlık araştırmasının beş kritik noktaya dayanması gerektiği fikri üzerinde yükselir: 1. Mimarlık, diğer sosyal pratiklere göre otonomdur. 2. Yine de diğer sosyal pratiklerle birlikte ele alınmak zorundadır. 3. Beden pratiklerine özel bir önem verilmelidir. 4. Transdisipliner kavramlar uygulanmalıdır. 5. Bu sayede, geniş bir disiplinlerarası sosyal mekan çalışmaları alanında mimarlık araştırmalarının bağlamsallaştırılması mümkün olacaktır.9

Bütün Hristiyan mimarisi, bedensizliği kerteriz alır; Tanrı kilisede bir surettir ve bedenleşmez. Şehvet bedensizdir, cennet betimlemelerinde bile fanilerin yaptığı gibi sevişen figürlere rastlanmaz. Erotizm dini sahneden kovulmuştur. Oysa 4-6. yüzyıllar arasındaki Gupta sanatında, Budist tapınaklarında erotik sahneler, tensel tanrılar kol gezer. Ancak bunlar da temsilden ibarettir ve gerçek hayatta deneyime karşılık gelmez. Modernlikte ve normallikte (buna heteronormativite adını da verebiliriz) bina ideolojisi yerleştiğinden beri her şey anıtsallığını yitirerek binalaşmıştır ve yine beden yoktur ortada. Oysa Lefebvre sadece bedeni değil, fiziksel ve sosyal olan ikili “tümel bedeni” esas alır. Modernlik, işlevseldir; haz ise çok-işlevlilik ve işlevler-arasılıktır (transfuctional). Modernlik, form, formalizm, mükemmellik ideasıdır; haz tamamlanmamış mükemmellik, mükemmel tamamlanmamışlıktır. Hayatta bir an bulmak, belirsizliğin inşasıdır. Modernlik biçimse, haz içeriktir. Modernlik gerçekse, haz olasılıklar rezervuarıdır.

Lefebvre’e göre çare Apollon’da (akıl, bilim, rasyonellik) değil Diyonisos’tadır (haz, duyusallık, beden). Çünkü saf bilginin neşesi, iktidarın saf olmayan zevki gibi kısa sürelidir; ebedileşmek, varlıkta azimle [kalmak] ister, kendini yenilemek ister. Ama bunun için bitmek bilmez yeni edimlere, yeni fetihlere ihtiyaç duyar. “Bilgi azaltmaya çabalar: Belirsizliği belirginliğe, müphemliği kararlılığa, sessizliği konuşmaya, kendiliğindenliği ihtiyatlılığa, somutu soyuta, zevki düşünceye ve acıyı düşünce yokluğuna indirgemeye uğraşır.” Şen Bilim’i (Nietzsche) mutsuz bilimden ayıran nedir? Şen bilim, yaşanan deneyimin neşesini yineleme kabiliyetinde olmalı, onu bir kenara bırakmak ve soyut bir çerçeve yaratmak yerine, duyusal, hassas, duyumsal bir çevre, bir icat ve yaratım getirmelidir.10 Birey güç istencinden hayalgücü ve yaratıcılıkla kurtulamaz çünkü düşüncesine güç istenci içkindir. Hayalgücünü devreye sokan şey, güç istenciyle aynıdır ve birey onu yenemez. Tek yol, bireyin saf eylemde bulunup tüm bunların dışına çıkmasıdır.11

JOUISSANCE, HAZ
Kitaba adını veren Fransızca jouissance sözcüğünün diğer dillere aktarılmasında güçlükler var. Lefebvre, başta jouissance yerine zevk sözcüğünü seçmiş, sonra kararını değiştirmiş. İlk defa on beşinci yüzyılda kullanılan sözcüğün kullanım hakkı anlamı ile bağı var. On altıncı yüzyılda (1589’da) duyusal ve özellikle cinsel zevk ile ilişkilendirilmiş.12 Ancak jouissance’da cinsel haz ve orgazm öncelikli değil. Daha geniş bir anlam alanı var; bunlar zevk, hoşlanma, tatmin, esenlik ve mutluluk olarak sayılabilir. Bütüncül keyiflilik, fiziksel ve ahlaki bakımdan iyi hissetme deneyimi ağır basar. Türkçeye bu nedenle jouissance zevk alma diye çevrilirse, bencil bir nesneleştirme iması devreye girmekte. Tatmin dense değil; cinsel deneyimin geçici orgazmik tatminini çağrıştırır. Tatmin, araçsalcı/işlevselci terminolojide verili ihtiyacı, bu ihtiyacın karşılanmasını, sonra yaşanan mutsuzluğu ve yeniden ortaya çıkan ihtiyaçla beraber çevrimselliği içeren bir imaya sahip. Oysa jouissance, yaşamaktan alınan, bitmek bilmeyen hazza işaret eder. Keyif uygun düşmüyor; nesne odaklı tüketim modlarının pazarlanmasında “x keyfi, y keyfi” türü kiçleştirmelerden geçilmediği göz önüne alınırsa. Vecd de değil; hem dini/ruhani trans haliyle jouissance’ın seküler anlamı taban tabana zıt olduğundan; hem de vecd, iman’ın üst noktasını ima ettiğinden dereceleme anlamı da içermekte. Yaşam enerjisi, conatus, delişmen neşe, eğlenceli ve şen olan, hüzün barındırmayan, çocuksu haz; tad alma ve şehvetli dünyevilik hali; zihinsel ve bedensel bütünlük, gamsızlık hali, anlam bulutunun bileşenleri gibi görülebilir. Nitekim Lefebvre de jouissance/haz kavramını kitapta teknik bir terim gibi değil de, başka sözcüklerle beraber kullanır. Jouissance, kuşkuya yer bırakmayacak biçimde bedensel, tensel, duyusal ve yaşantısal bir hazza karşılık gelir.

HAZ EKONOMİSİ
Değiş tokuş ve birikim ekonomisi karşısında haz ihlalin, harcamanın ve fazlalığın ekonomisidir; haz anlık parlamadır, kendini süreçte yok eden, biriktirilemeyen, harcanan enerjidir. Lefebvre, fiziksel mekanı ele geçiren sistem karşısında, bireyin ele geçmez haz yaşantının mekanı üretme gücünü savunur; metalaştırılmış mekana karşı direniş mekanını. Hazzın mekanı keyfine varma/tadını çıkarma ve kullanım ekonomisinden ayrılamaz. Bununla beraber, enerji harcanıp gitse de bu sosyal mekanın ekonomisi, ihtiyaç giderildiğinde ortadan kalkan tüketim mekanına benzemez; tam tersine, yoğun ve beklenmedik kullanımlarıyla artan, çoğalan sosyal mekandır bu. Lefebvre’e göre ani keyiflenmeler, zevk balkımaları ve kendileri de geçici olan grupların etkinliklerinden doğan gelgeç durumların mimarlığı dönüştürmesiyle mekanın sosyal üretimi mümkündür. Kullanım, duyuları, biçimleri, bedenleri ve imgeleri birleştiren pratiklerdir.13

Lefebvre’in haz kavramının mimarları kızdıran şiirsel bir yanı vardır: Haz, kendini tanrı katında konumlandıran sistem mimarlarının elinden ateşi çalar. İstedikleri kadar uğraşsınlar, mimarlar hazzı ne belirleyebilir ne yaratabilirler; tüketimci anlamda bedeni araçsallaştırmayı her denediklerinde hüsrana uğramaları kaçınılmazdır çünkü haz kaçıp gider. Lefebvre bireyin mekanda duyumsayacağı hazzı bedende toplayarak, haz üretimini mimarların tasarrufundan çıkartır ve bireyi özgürleştirir. Demek ki haz, mimari bir efekt de değildir. Tıpkı kuir mekan gibi, mimarın bakışının arkasında cereyan eden kontrol dışı unsurdur. Kuir mekan Lefebvre’de yalnızlıkta değil kolektif deneyimdedir.14

BURJUVA KONUTU, REZİDANS MİMARLIĞI, KENT HAKKI
Onların bakış açısına göre, burjuva apartmanı mikrokozmos haline gelir. Kentin ve kentselin yerini almaya meyleder. Kamusal mekanların yayılmacı sosyalliğini ve şenliğini uyarmak için yerleştirilir. Mutfak manava öykünür, yemek odası restoranın yerini alır, çiçek ve bitkileriyle teras ve balkon kırsalın ve doğanın, (felsefi terimlerle) analogon’u olarak hizmet eder. “Kişiselleştirilmiş” bireysel ya da aile mekanları, mal sahipliğini etkili şekilde hedef alır, aktif ve yoğun sosyal hayatı kendine mal eden kolektif mekana öykünür.
Henri Lefebvre. Bir Haz Mimarlığına Doğru, s. 5.

Rezidans mimarlığının kendine yeten bir nesne, kendi içinde bir son ve hedef olarak pazarlandığı günümüzde bu eleştiri geçerliliğini koruyor. Kenti eve hapsetme girişimi olarak başlayan şey, kendinden taşarak kenti mikrokozmosta içerme ilkesinde çıtayı yükseltti. Kamusallığın üzerini örtüp kentlileri eve kapatan bu ikiyüzlülük, makro boyutta depremden sağ çıkmayı zenginlerin lüksü haline getirdiğini bütün küstahlığıyla beyan ediyor bugün. Oysa kent hakkı, küresel gezmenlerin ve yeni elitlerinin ayrıcalıklarının çoğaltılmasını değil, topraklara, toplu taşımaya, altyapıya, eğitim ve haz mekanlarına eşit erişimi esas alır.

2015 Türkiyesi’nde, İstanbul depremi bu hakkı en acı biçimde on milyonlara hatırlatacaktır, çünkü bu hakkın kullanılacağı acil toplanma bölgeleri bile rezidanslarca ele geçirilmiş durumdadır. Ne yazık ki –ve görünen o ki– “kent hakkı” yerine “hakkın rahmeti” yine ön planda olacak; İsrafil sur’unu üflediğinde, rezidansların surları mahşere dönecektir.

Gaviria, Kent Hakkı kitabının önsözünde, “kentleri inşa etmek, kent hayatını inşa etmekten kolaydır” diyerek teknokratik ütopyanın hedefiyle Lefebvre’in hedefi arasındaki uçuruma işaret eder.

DÜŞGÜCÜ, SOMUT VE SOYUT ÜTOPYA
We built this city
We built this city on rock and roll.
Starship.
We built this twitter
We built this twitter on block and troll.
Bir tweet
.

Ne var ki, bugün soyut ütopya teknokratlara güveniyor; mükemmel şehri inşa etmek isteyen onlar. (...) Bu, negatif olan somut ütopyanın karşıtıdır. Stratejik bir hipotezi esas alır, gündeliğin, çalışmanın, değiş tokuş ekonomisinin reddini. Hazdan yola çıkar.
Henri Lefebvre. Bir Haz Mimarlığına Doğru, s. 148.

Lukasz Stanek’in aktardığına göre, kitaba eşlik eden tek görsel, Fransız sosyolog ve ütopyacı Charles Fourier’nin (1772-1837) Falanster’inin mimari planıdır ve elyazmasının başına iliştirilmiş bir sayfalık fotokopidir.15 Falanster, tiyatroyu, galerileri, karşılaşmaları, ticareti, çalışmayı ve boş zamanı birleştiren ideal mekandır ve hazzın odağıdır. Falanster’de insanlar tutkularını birleştirip yeni aşk ve emek kümelenmeleri üretir.16

Lefebvre, mimarlığı “sosyal ilişkilerin mekanlara yansıtılması” diye tanımlamak yerine Marxizme mekansal yorum getirir: Sosyal bütünlüğün içinde toplumsal grupların ayırt edildiği ve ifadesini bulduğu bu yorumda, kolektif öznellikler ve onların sermayenin finansal, sosyal ve kültürel biçimleri karşısındaki göreli pozisyonları müzakere edilir. Böyle bir yeniden konumlanmayı göstermekle mükellef olan, mimari düşgücüdür; belli (politik, biçimsel, kültürel, ideolojik, dolayısıyla dogmatik) bir biçime bağlı kalmadan teoriyi, düşgücünü ve rüyayı kullanarak dünyayı baş aşağı eden mimari hayalgücü; ve şehirciliğin üst bakışıyla değil de, gündelik hayata yakından bakışıyla.17 Lefebvre gerçeğe değil rüyalara sarılır çünkü “gerçek hazza ihanet etmiştir.”18

Soyut ütopya teknokratik, somut ütopya hazza yöneliktir. Soyut ütopya, statükonun “pozitif” tahminine dayalıyken somut ütopya “negatiftir”, diğer deyişle mevcut sosyal düzenle çelişir: Yani emeğin bölünmesi, değiş tokuş ekonomisi, ekonomik regülasyonun ve politik öznelliğin asli unsuru olarak devletin öne çıkmasından oluşan gündelik hayatın düzeniyle. Lefebvre bu negatifliği, boş zaman mekanlarında gözlemler. Burada üretim değil aylaklık veya çalışma-karşıtlığı, artış değil fazlalık, değişim değil armağan, gündeliğin temellerini oluşturur. Bir anlamda, sistem karşısında gündeliğin ve aylaklığın direnişidir söz konusu olan. Soyut ütopya mevcut kentleşmeyi geleceğe taşırken, somut ütopya hazdan hareketle mimari projeden temellenir.19

BEDEN VE “RİTM-ANALİZ”
Farkında olmadığım nedenlerle, oldum olası bedenime dair son derece güçlü hissiyatımı hep korudum. Ancak içgüdüsel ya da organik denebilecek bir çeşit bilgelikten ilhamını alır bu [durum]. Bedenim ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu bilir. (...) Sarsılmaz sağlığımı ve yaşamsallığımı bedenimin bu şanslı kuruluşuna borçluyum. Ne aklıselimim ne de düşüncelerim bu bedene yabancıdır; yansıtan, bir şeyi ya da başkasını deneyen bedenimdir; yoksa bir “ben”, bir “cogito”, bir “özne” ya da beynime gömük bir ussallık değil. Felsefi olarak, bu pratik deneyim, Spinoza’nın mekanla düşüncenin birliği üzerine tartışmalarına, Marx’ın 1844 tarihli Ekonomik ve Felsefi Metinler’de yer alan materyalist ifadelerine ve Nietzsche’nin Şen Bilim’deki aforizmalarına benzemektedir.

Henri Lefebvre. Bir Haz Mimarlığına Doğru, s. 35.

Bugünlerde her yerde kolayca kullanılıveren beden kavramı yarım yüzyıl önce, 1960’larda neyi temsil ediyordu? Büyük bir cesareti ve meydan okumayı. Bugünlerde Işid’in Paris saldırılarının hedefinde devlet binalarının değil de haz ve boş zaman mekanlarının olması, bir yanıyla Lefebvre’i haklı çıkartıyor. Dünyevi hazzın mekanı hedefte.

Lefebvre, İkinci Dünya Savaşı sonrasının işlevselci şehirciliğini, modernist mimarlığını, tüketimci kültürünü ve devlet bürokrasisini, bedenin hazzı karşısında örgütlenen güçler olarak görür: “Sevişen, dans eden, müzik yapan, nadiren çalışan beden... Bu beden ne arkaik bir geçmişe ait, ne de gelecekteki devrimin bir çıktısı. O şimdinin dinine mensup ve ilerlemeye hiçbir zaman inanmadı.”20

Tümel (total) beden, tüketim ideolojisine karşı yeni bir beden tasavvurudur. Beden yeni poiesis’in kaynağındadır. Tümel beden, yer kaplayan ve mekan yaratan, biyolojik ve sosyal bedenin toplamıdır.21 Tümel bedenin kavranması için yeni bir beden pedagojisi gerekir. Biyopolitika karşısında hayatın kendisi. Lefebvre yazdığı son kitap olan, Marxizmin beden kavramlaştırmasına karşı çıkan ve ölümünden sonra yayımlanan Ritmanaliz’de, bedeni ve kenti ritmlerin toplamı olarak yaratıcı biçimde ele alır.

Lefebvre’in yapıtında bugün mimarların imbikleyeceği ne çok şey var. Neresinden başlansa kardır...

KAYNAKÇA

  • Charles Fourier. 1829. Le Nouveau Monde Industriel et Sociétaire: Ou Invention du Procédé d’Industrie Attrayante et Naturelle Distribuée en Séries Passionées. Paris: Bossange Pére, s. 146. (Aktaran: Lukasz Stanek. Toward an Architecture of Enjoyment, s. lvi.)
  • Charles Fourier. 1996. The Theory of the Four Movements. Çev. ve der. Jones G. Stedman ve Zoe de Gamond Gatti. Cambridge: Cambridge University Press.
  • Henri Lefebvre. 2011. “Kent Hakkı”. Çev. Gizem Aksümer, Juila Struzt. Düzelti: Erbatur Çavuşoğlu. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, (9:36), ss. 140-152, İstanbul.
  • ___. 2014. Mekanın Üretimi. Fr. çev. Işık Ergüden. İstanbul: Sel Yayınları.
  • ___. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment [Vers une architecture de la jouissance]. Der.: Lukasz Stanek. İng. çev: Robert Bononno. Minneapolis: University of Minnesota Press.
  • ___. 2007. Rhythmanalyses. Space, Time and Everyday Life. İng. çev: Stuart Elden, Gerald Moore. New York: Continuum Books. Lukasz Stanek. 2011. Henri Lefebvre on Space. Architecture, Urban Research, and the Production of Theory. Minneapolis, London: University of Minnesota Press.

NOTLAR
1 Henri Lefebvre. 2011. “Kent Hakkı”. Çev. Gizem Aksümer, Juila Struzt. Düzelti: Erbatur Çavuşoğlu. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, (9:36) İstanbul, s. 152.
2 ___. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment [Vers une architecture de la jouissance]. Der.: Lukasz Stanek. İng. çev: Robert Bononno. Minneapolis, London: University of Minnesota Press. ss. 16., 19, 152, 23, 28.
3 ___. 2014. Mekanın Üretimi. Fr. çev. Işık Ergüden. İstanbul: Sel Yayınları.
4 ___. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment [Vers une architecture de la jouissance]. Der.: Lukasz Stanek. İng. çev: Robert Bononno. Minneapolis, London: University of Minnesota Press.
5 Kent Hakkı: Elenore Kofman, Elizabeth Lebas. (Çev ve der.) 2000. Right to the City. İçinde: Writings on Cities. Henri Lefebvre. Massachusetts: Blackwell Publishers, ss. 63-184. Devlet Üzerine: (De l’état, 1976-8.) Neil Brenner, Stuart Elden. (der.) State, Space, World. Selected Essays Henri Lefebvre. Mineapolis, London: University of Minnesota Press, ss. 51-306. Mekanın Üretimi: Henri Lefebvre. 2014. Mekanın Üretimi. Çev. Işık Ergüden. İstanbul: Sel Yayınları.
6 Lefebvre’in mekan teorisinin hakkını veren bir ele alış, -kuşku yok- kent hakkı, mekanın üretimi ve devlet başlıkları üzerine birer makale yazarak küçük bir toplam yaratmakla olabilir ancak. Bu işi, Ex Libris’in gelecek bölümlerine bırakmaktan başka çare yok şimdilik... Sadece mekanın üretimi bile öylesine geniş okumalara gebe ki, Lefebvre’in mimarlık teorisi üzerine deneysel, açık uçlu, maddelerden oluşan bir tür sözlük-kitap yazmak da cazip görünüyor.
7 Lukasz Stanek. 2011. Henri Lefebvre on Space. Architecture, Urban Research, and the Production of Theory. Minneapolis, London: University of Minnesota Press. yazarın kitabı keşfiyle ilgili açıklamaları için bkz: A. e., ss. 249-251. Ve ayrıca: 2014. Toward an Architecture of Enjoyment. içinde: Introduction. A Manuscript Found in Saragossa. Toward an Architecture, ss. xi-lxi; bu bilgi için s. xii.
8 Lukasz Stanek. 2014. Introduction: A Manuscript Found in Saragossa. Toward an Architecture. İçinde: Toward an Architecture of Enjoyment. ss. xviii-xix, xvi.
9 A. y., s. 250.
10 H. Lefebvre. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment. s. 26; 8. Bölüm: Psikoloji ve Psikanaliz; ss. 26-27.
11 A. e., s. 28.
12 Robert Bononno. 2014. Translator’s Note. İçinde: H. Lefebvre. Toward an Architecture of Enjoyment, s. viii.
13 Lukasz Stanek. 2014. Introduction. A Manuscript Found in Saragossa. Toward an Architecture. İçinde: Toward an Architecture of Enjoyment. ss. liv, lxi, xlviii, lx.
14 A. y., ss. liv, lv.
15 A. y., s. lv.
16 Bu konuda bilgi için bkz. Gregory Claeys. Encyclopedia of 19th-Century Thought. Fourier, Charles. London, New York: Routledge Press. ss. 227-232. Ve ayrıca: Charles Fourier. 1996. The Theory of the Four Movements. Çev. ve der. Jones G. Stedman ve Zoë de Gamond Gatti. Cambridge: Cambridge University Press.
17 Lukasz Stanek. 2014. Introduction. A Manuscript Found in Saragossa. Toward an Architecture. ss. xxxvi, xxxix-xv.
18 H. Lefebvre. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment. s. 32.
19 Lukasz Stanek. 2014. Introduction. A Manuscript Found in Saragossa. Toward an Architecture. s. xxxix.
20 A. y., s. lv.
21 H. Lefebvre. 2014. Toward an Architecture of Enjoyment. s. 148-149.

Etiketler: