Çocuklar için Tasarlamak / Büyükler için İnşa Etmek: Alle KIDS
İstanbul’un hızlı gelişen bölgelerinden Ataşehir’de yer alan çocuk sağlığı odaklı klinik, Studio Pines tarafından tasarlandı. Yaklaşık 350 metrekarelik alana yerleşen altı doktor kapasiteli klinikte, tahlil alanları, iki farklı bekleme alanı, ofis, personel ve servis alanları bulunuyor. Ofis projeyi şöyle anlatıyor:
Tasarım iki farklı hatta birbirleriyle zaman zaman çelişen iki yaklaşımın müzakeresiyle ortaya çıktı. Ana işlevi gereği hijyen şartları gerektiren bir sağlık mekanı olması nedeniyle beyaz başta olmak üzere açık renklerin egemen olduğu, işlevlerin ve cihazların çok tanımlı olduğu bir mekan kurgulandı. Klinikler işlev odaklı yerler olduğu için çoğu zaman minimalist düzeyde tasarım yaklaşımı talep ediyor ve o şekilde kullanılıyorlar.
Diğer taraftan doktorlardan sonraki diğer ana kullanıcılar olan çocuklar doğaları gereği, farklı renklerden, oyunlu mekanlardan, görsellerden etkileniyor. Çocuk odaklı tasarımların çoğu bu ögeleri doğru şekilde ele almıyor ve ne yazık ki çocuklar için yapılan mekanlar Kitsch sınırına geliyor.
Burada klinik ana planlama kurgusunu belirledi, mekân boyutları, yerleşim kararları ve konumları bir sağlık mekanının maksimum verimlilikte kullanımı üzerinden ele alındı. Çocuk odaklı tasarım ise bu mekanların iç mimarisini ortaya çıkarttı: Genel renk – görsel kullanımı, mekânsal algı ve deneyimlerin belirlenmesi vb. konular çoğunlukla çocukların gözünden incelendi ve onların benimseyeceği ana yaklaşım kararı belirlenip, iç mekân tasarımı bu yaklaşım çerçevesinde ele alındı.
Burada bahsedilen ana yaklaşım; gelen hastaların mekânı benimsemelerini sağlayacak tasarım ögelerini bütün projenin başat ögeleriyle bir araya getirerek hem tasarımsal bütünlüğü koruyor, hem de kullanıcıların holistik mekân deneyimi elde etmesini amaçlıyor. Bu bağlamda renkler, görseller ve oyun alanları birbirlerini tamamlayan üç başat öge olarak öne çıkıyor.
Her doktorun odasını tanımlayan temel bir renk seçilerek, odanın iç mekânı o renk ve onu tamamlayan fon tonları ile tasarlandı. Kaplamalar ve hareketli mobilya renkleri de bu palete göre belirlendi. Bu renkler sadece doktorların odalarını tanımlamakla kalmıyor aynı zamanda ana koridorda girişten doktorun odasına kadar takip edilen bir zemin yönlendirme ögesine de dönüşüyor. Bu sayede okuma yazma bilmeyen minik hastalar bile kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan kendi doktorlarının odalarını bulabiliyorlar.
İşverenin kurumsal kimliğinde hayvanlar, özellikle de hipopotam, yıllardır reklam ve duyuru çalışmalarında kullanılan ve kurumla özdeşleşen ikonik bir figür haline gelmiş. Tasarım ekibi, çocukların kullanacağı her mekânın uygun gördüğü duvarlarını mekana özel yapılacak mural çalışmalarına ayırdı, hatta ilk eskizlerini kendileri yaptı. Hazırlanan mekân görselleri ve eskiz çalışmalarından ilham alan resim sanatçısı da mekanları tamamlayan görsellerin tamamını tek bir elden hazırladı. Mekâna özgü ve tek bir sanatçı tarafından yapılan çalışmalar olması, bu görsellerin mekanları ortaklaştıran bir ögeye dönüşmesini sağladı, klinik adeta canlı sanat müzesine dönüştü.
Oyun, özellikle bekleme alanlarında bir diğer mimari öge olarak öne çıkıyor. Duvarlar, kolonlar, nişler çocuklar için kolayca oyun / deneyim alanlarına dönüşecek şekilde ele alındı, bekleyen hastaların zamanlarını oyun oynayarak geçirmesi sağlandı. Küçük çocukların kısa sürede sıkılmaması için bu deneyim de farklı mekânsal tezahürlere dönüştürüldü: Magnetli oyuncuklarla oynadığı bir metal duvar, altında oturup boyama yapabildiği kolon-ağaç ya da içinden farklı oyuncakları alıp kullanabildiği oyuncak rafları projenin ortak alanlarına dağıtıldı.
Alle Kids projesi bir sağlık mekanın gerektirdiği bütün teknik gereksinim ve hijyenik standartları sağlarken, diğer yandan da bunları barındıran alanların aynı zamanda eğlenceli ve oyun dolu olabileceğinin güncel bir örneği olarak tasarlandı.