Dostane Kentsel Canavar
Eptagonia için açılan tarım mirası müzesi yarışmasında mansiyon ödülüne layık görülen tasarım, tarımsal faaliyetin sergilenmesi için pazaryeri tipolojisine başvurarak kamusal alanı yapının içine taşıyor.
Kıbrıs’ta Eptagonia adlı küçük bir kasaba, sakinleri için yeni bir merkezi sosyal mekana sahip olmak istiyordu. İşlevlerin çeşitliliği (müze, taverna, açıkhava oditoryumu, toplanma yeri ve park) ve ölçek farklılığı ile uyumlu bir kamusal jeneratör oluşturulması hedefleniyordu. Duvarlar içinde, heterotopik bir binadansa müzeyi, “kentsel bir artifakt” oluşturarak kasabanın kamusal mekanını genişletmek ve yeniden biçimlendirmek, “kamu alanının” oluşması için gerekli koşulları yaratabilmek için bir fırsat olarak ele aldık. Bireylerin bir araya geldiği, oturup tartıştığı, toplumsal sorunları tanımladığı bir mekanın ortaya çıkmasını ve bu sayede bir yapının kamusal gerçekliğe dönüşmesini istedik.
Pazaryeri tipolojisi bu şemayı karşılayacak ideal bir referans olarak ortaya çıktı. İçe dönük bir mimari tip olan müzenin mekansal organizasyonu açık ve dışa dönük pazar tipinden alınan mekansal niteliklerle iç içe geçirildi. Bir melez tip ortaya çıktı: yalnızca müze değil, aynı zamanda çok çeşitli kamusal yarı-açık mekanlar kompleksi formunda bir bina. Tasarım pazaryeri tipolojisinin hafifçe dönüştürülmesiyle daha da melez hale gelerek iki apayrı pazaryeri tipinin özelliklerini kendinde bütünleştirdi: Antik Yunan’daki agora ile kapalı çarşı tipolojilerini. Agora tipi kentin eteklerindeki peyzajda, yarı-kentsel, yarı-kırsal bir mekanda insanların politik meseleleri tartıştığı bir kamusal mekanı imlerken kapalı çarşı yoğun, korunaklı ve gölgeli alanlarda Kıbrıs ikliminin sıklıkla görülen yüksek sıcaklıklarına rağmen insanların bir araya gelmesine aracılık eder. Bu paradigmaların her ikisi de işlev spesifik kontrollü alanlar tesis etmeksizin kamusal alan yaratma yetisine sahip: İnsanlar müzenin açılış-kapanış saatlerine bağlı kalmaksızın yapı içerisinde buluşup dolaşabilirler.
Eğimli çatılardan meydana gelen bir strüktürel sistem (taş temellere oturan kafes kirişler ve ahşap kaplamalar) programı kapsıyor ve gölgeli dinlenme alanları meydana getiriyor. İşlevi ne olursa olsun her mekan belirli ihtiyaçlara göre düzenlenmiş küçük çeşitlemelerle aynı strüktürü paylaşıyor. Hem inşaat maliyetlerini düşürmek hem de topluluğun gereksinimlerine göre kolayca dönüştürülebilecek bir sistem ortaya koymak için form, bölgede kullanılan kafes kirişlerle oluşturuldu.
Bu sayede tipolojik olarak bir melez, bir tür “dostane kentsel canavar” ortaya çıkarak yapıyı alandaki kamusal farkındalığın bir simgesi olarak onun göstergesel yansımasını biçimlendirdi.
İlgili İçerikler:
-
Dünyanın En Büyük Müzesi Grand Egyptian Museum Açılıyor
-
İş Bankası Resim Heykel Müzesi
-
Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi Kapılarını Açıyor
-
La Vetrina dell’Ingegno
-
Zeyrek Çinili Hamam’da Kalıntıların Şifası Sergisi Devam Ediyor
-
UNESCO, Çalınan Kültür Varlıklarını İçeren İlk Sanal Müzenin Tasarımını Paylaştı
-
Kontrastlanan Seramikler - Princessehof
-
Müze ve Sergileme Alanlarında Yaratıcı Tasarım Yaklaşımları
do[x] architecture kurucuları Dicle B. Özdemir ve Kadir Uyanık’la tasarım yöntemlerini, müze ve sergileme alanlarındaki çalışmalarında nasıl bir hazırlık süreci izlediklerini, eski eserle ilişkilerini, kültürel miras konularına olan ilgilerini, sürdürülebilirlik odaklı tasarım prensiplerini ve multidisipliner çalışmanın avantajlarını ve zorluklarını konuştuk.