Farklı Şehirler Tanıdık Hikayeler: Berlin

ZELAL ZÜLFİYE RAHMANALI

Berlin’deyim. Şehirle ilk tanışıklık tam bir turistik ziyaret oluyor. Ardından ikinci kez gidiş ve daha uzun kalış. Bu sefer oralı arkadaşlar var. Tanıdık çevrenin gündelik hayatı nasıl akıyor diye deneyimleniyor. Üçüncü gidiş, derken dördüncü ve iyiden iyiye gündelik yaşamın içine girilmeye başlanan bir hal alıyor burada bulunmak.

tempelhof Havaalanı
tempelhof Havaalanı’nın kamusal kullanımları
tempelhof Havaalanı’nın kamusal kullanımları
tempelhof Havaalanı’nın kamusal kullanımları

Son sefer, uzun süreli kalış. Az biraz daha ziyaretçi olmaktan çıkılıyor, araştırma projesi, konferanslar, sergiler, arkadaş etkinlikleri ile beraber kenti salt bir ziyaretçi olma haliyle deneyimlemekten çıkıyorum. Kentte yaşamaya çalışmanın bürokrasisine, gündelik hayatın ve kentin işleyişinin kendi olağan döngüsü içine dahil olmaya başlıyorum.

İstanbul’dan ve Türkiye’den tam da Gezi Parkı tartışmalarının çokça ve sıklıkla yapıldığı sıralar ayrılıyorum. Sadece Gezi Parkı ve Taksim Meydanı değil 3. Köprü, Yedikule Bostanı, Kanal İstanbul, HES’ler, kentsel dönüşüm, Tarlabaşı, Emek Sineması, kent, tarih, kent hafızası, değişim, dönüşüm, kentli olmak …. Ve daha birçok kavram ve konu tartışılıyor.

Kulağımda en bildik klişe çınlıyor. Avrupa’da böyle şeyler yok. Fakat Bauhaus-Dessau ve Berlin’de geçirdiğim süre içinde kulağıma çalınan başka şeyler oluyor. Berlin duvarından kalan parçaların olduğu bir alanda yapılmak istenen inşaat için sabahın erken saatlerinde yıkım makinalarının alana girip henüz ortalık sakinken ve gün başlamamışken alanı hazırlamaya başlaması hikayesi. Açılışı altı senedir yapılamayan ve ertelenen yeni havaalanı inşaatı, ihya edilen Berlin Kraliyet Sarayı ve daha başka şeyler...

Ardından bakıyorum etrafta harıl harıl bir imza kampanyası dolaşıyor. Arkadaşlarımdan biri elinde imza pusulası sokaklarda, kafelerde dolaşıp kent sakinlerine bir şeyler anlatıp imza desteği istiyor.

Arkadaş sohbetlerinde konu bazen bu mevzuya takılıyor. Herkes birbirine soruyor evet mi, hayır mı? Neden hayır? Neden evet? Gazetelerde, sokaklarda hep bir logo gözüme çarpmaya başlıyor. Ve ev arkadaşlarımdan biri yapılan referandumda gözetmenlik yapıyor.

Bir yerlerden tanıdık gelen hikayeler bunlar, aşina olunan. Bir şekilde, son zamanlarda Türkiye’de olup bitenlerle, hatta sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada olup bitenlerle, gördüğüm, okuduğum, haber aldığım durumlarla karşılaştırmaya, kıyaslamaya, benzeştirmeye ya da birlikte okumaya, anlamaya çalışıyorum.

tempelhof Havaalanı’nın kamusal kullanımları
tempelhof Havaalanı’nın kamusal kullanımları
alan için öngörülen master plan
spor ve kültür etkinlikleri için önerilen columbiadamm
konut ve ofis alanı olarak önerilen Südring

ÖNERİLEN MASTER PLAN VE %100 THF KAMPANYASININ ORTAYA ÇIKIŞI
%100 ThF kampanyası, Tempelhofer Feld diye anılan ve Tempelhof Havaalanı’nın kapatılmasının ardından kamuya açık bir park olarak kullanılan alanın %100‘lük bölümünün şu anda kullanıldığı gibi, halkın kullanımına açık park olarak bırakılması ve kamu kullanımı amacıyla, işleviyle olsa bile alana herhangi bir müdahalede bulunulmaması gerektiğini savunan kampanyanın adı.

Bu kampanyanın ortaya çıkış nedeni ise Berlin Şehir Yönetimi Yürütme Organı’nın alanın gelecek planlaması amacıyla hazırlamış olduğu yeni master plan çalışması ve bu planda önerilen yeni kullanım. Kampanyanın amacı ise bu alan için verilecek kararın demokratik bir süreç dahilinde ve katılımcı demokrasi yöntemini benimseyerek kullanıcılara yani halka sorulması gerektiğinin savunulması.

Yapılan planlama çalışması alanın gelişim planının oluşturulması için stratejik amaçlı oluşturulmuş bir proje niteliğinde. Bu bağlamda alanın çeperlerinde konut ve ticari alanlar ile güney bölgesine yani şehir merkezine doğru da kültür, eğlence ve rekreasyon alanları öneriliyor.

Havaalanının Tempelhofer Damm, Südring bölgelerinde çalışma ve barınma işlevlerini bir arada çözümleyen bir yapılaşma öngörülüyor. Yine Tempelhofer Damm bölgesinin bilgi, öğrenme ve kültür alanı olarak bir odak noktası olması amacıyla bir merkezi şehir kütüphanesi yer alıyor projede. Südring bölgesinde belli bir alan ise yaratıcı kullanımlara açık düzenlemeler için planlanmış.

Alanın güneydoğu kesiminde Oberlandstraße yakınında yapılacak olan yeni köprü, alanın güney kesiti ve konut alanı arasındaki bağlantıyı kuracak nitelikte düşünülmüş. Yeni bir şehirlerarası raylı sistem durağı ise şehirde var olan raylı sisteme bağlanarak alanda yeni bir istasyon bölgesi, bağlantı noktası oluşturmak üzere planlanmış. Yine alanın güney kesiminde olmak üzere bir dilbilgisi okulu özellikle Schillerkiez bölgesine komşu olacak ve hizmet verecek şekilde inşa edilecekti.

Dolayısıyla alanın planlama konseptinde Oderstraße ve Columbiadamm bölgelerinde konut yapılaşmasına, eski havaalanı pist alanında ise sadece düzenlemeye gidildiği görülüyor. Columbiadamm boyunca olan alanlar gelecek planlamaları için potansiyel alan olarak beliriyor, spor ve kültür etkinlikleri için uygun alan olarak planlamada yerini alıyor.

Master plan çalışmasına ait imajlarda da görüldüğü gibi çeperlerde yapılaşma stratejisi önerilmiş ve park alanı merkezde kalacak şekilde daraltılmış. Bu master plan için kullanılan en temel argümanlardan biri nüfusun artışı, konut alanlarının yetersizliği ve bu alanın şehrin içindeki konumu nedeniyle bu sorunun çözümü için büyük bir potansiyele sahip olduğuydu.

Önerilen konut alanları farklı tip kullanıcılara hizmet verecek şekilde düşünülmüş; öğrenciler için bir düzenleme yapmak, sosyal konut çeşitliliği sağlamak, genç iş geliştiriciler için yaratıcı çözümler önermek gibi yollarla bu yapılmış. Yani önerilen master plan sadece tek bir kesime değil, birçok farklı kesime hitap edecek şekilde tasarlanmış. Park alanı merkezi bölgede tutularak halihazırda var olan potansiyelini kullanma ve buna ek yeni potansiyeller yaratma stratejisi benimsenmiş. Var olan kullanım biçimlerine ek olarak sürdürülebilir nitelikte yağmur suyunun geri kazanımı ile donanımı yapılacak bir su alanı önerilmiş. Bu su alanı aynı zamanda spor ve aktivite alanı olarak da kamusal kullanıma sunulmuş.

eski uçuş pisti, fotoğraf: magdalena nottrott
eski uçuş pisti, fotoğraf: magdalena nottrott
havaalanının içinden, fotoğraf: philine sollmann
havaalanının içinden, fotoğraf: philine sollmann

TEMPELHOF'UN KRONOLOJİSİ
2008 yılında hazırlanmaya başlanan master plan, Tempelhof Havaalanı için hazırlanan ilk çalışma değil. 1994 yılında bu alanda bir planlama çalışması daha hazırlanmış. Bu çalışma Berlin ve Brandenburg bölgeleri için tek bir havaalanı kullanma ve diğer havaalanlarını kapatma fikirlerinin görüşüldüğü sıralara denk geliyor. Plan, Tempelhof ve Tegel havaalanlarının kapatılması ve sadece Berlin-Schönefeld havaalanının açık tutulması kararlarına bağlı olarak atıl kalacak bu alanların tekrar başka şekillerde kullanıma açılması üzerine yoğunlaşıyor. Kapatılacak havaalanlarının gelecek kullanımlarının ne olacağı ile ilgili çalışmaları içeren bu planlama alanda inşaat yapılabilmesine olanak sağlayan bir öneri sunuyor, fakat yeterli ve belirgin bir planlama önerisi geliştirilmediğinden yatırımcılar için bu alana yatırım yapmak cazip olmuyor. Bu nedenle alan bu süre zarfında çekici bir yatırım alanı olarak görülmemiş ve olduğu gibi atıl bırakılmış.

2007 yılında havaalanının kapatılması ve artık faaliyet vermemesi yönünde son ve kesin karar alınıyor. 2008 yılında havaalanının açık tutulması için bir kampanya başlatılıyor. İmza kampanyası referandum yapılmasının yolunu açsa da yapılan referandumda beklenen yeterli oy oranı sağlanamadığı için alanın kapatılması kararı değiştirilemiyor. 2010 yılında ise boş havaalanı “Tempelhofer Feld” adı ile Berlin’in en büyük parkı olarak kamuya lanse ediliyor ve kamu kullanımına açılıyor.

Daha detaylı bir master plan çalışması hazırlama fikri bu dönemde tekrar gündeme geliyor. Önceki planlamalara nazaran daha detaylı ve spesifik önerilerle hazırlanan plan, aynı süreçte yasal prosedürler dahilinde kamuoyu ile paylaşılıyor. Tam da bu noktada, plan önerisinin kamuoyuna sunulması aşamasında, plan üzerinde tartışmalar başlıyor.

YENİ MASTER PLAN TARTIŞMALARI
Plan, çoğu kesimi memnun etmekten ziyade tartışmalı bir konumda yer alıyor. Bu tartışma da sadece alanın yapılaşmaya izin vermesi ya da vermemesi etrafında sınırlı değil. Plan aynı zamanda yatırımcılar için hala yeterli ölçüde belirgin ve güvenli bir yatırım ortamı sunmuyor, özellikle arazi hala kente ve kamuya ait olduğu için. Öte yandan önerilen plandaki uygulamalar için ayrılması gereken finansal bütçe şehir ekonomisi için riskli bir harcama olarak değerlendiriliyor. Yeni planlamaya ait işletme maliyeti ile var olan alanın olduğu hali ile tutulması arasındaki işletme maliyeti kıyaslamaları bu tartışmanın önemli bir argümanı olarak ortaya çıkıyor. Kamu sermayesinin efektif biçimde tüketilmesi gerektiğini savunan bir argüman oluşuyor.

Belirtilen konut ihtiyacı sıkıntısının farklı dinamikleri ile beraber değerlendirilmesi gerektiği ve bu ihtiyacı karşılamanın başka yollarının olduğu üzerine tartışmalar yapılıyor. Özellikle yakın çevrede yaşayan birçok kentli ve mahalle sakini Berlin'de yeni konut üretimi yapılabilecek potansiyel alanların olduğunu ve şehrin uygun yerlere doğru genişleyebileceğini düşünmekte.

Alanda önerilen yapılaşmanın, konut ihtiyacını çözmek yerine yakın çevresinde bulunan konut bölgelerinde gayrimenkul fiyatları ve kira fiyatları üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı görüşü hakim şekilde savunuluyor. Özellikle de alanın çok yakınındaki Kreuzberg ve Neukölln bölgelerinde son beş ve on sene içerisinde hissedilir derecede kendini gösteren kira ve konut fiyatları baskısı bu görüşü destekliyor.

Master plan tartışmaları sürecinde bile olası uygulama potansiyelinin var olmasının, alanın en yakın bölgelerinde konut ve gayrimenkul alım satım ve kira fiyatlarında bir artışa ve yenileme dönüşümlerinde bir ivmelenmeye neden olduğu konusunda araştırmalar ve çalışmalar yapılmakta. Yani, yapılan planlama ve öneri çalışması çok aşina olduğumuz bir bölgesel mutenalaşma ve gayrimenkul spekülasyon sürecinin tetikleyicisi olması nedeniyle birçok tartışma ve araştırmayı beraberinde getirmiş.

PEKİ NEDİR BU%100 ThF?
Yazının ilgi alanını oluşturan %100 ThF kampanyası da bu tartışmalar esnasında filizlenen bir sivil insiyatif örgütlenmesi. Yazının başında da belirtildiği gibi önerilen master plan çalışmasını, beraberinde getirdiği sorunlar nedeniyle reddederek alanın kullanımını var olduğu hali ile korumayı öneriyor, %100 halka ait ve %100 olağan hali ve olağan kullanım biçimleri ile.

%100 ThF kampanyası bir imza kampanyası olarak başlıyor. Alan hakkında verilecek kararın tüm şehir halkına sorulabilecek bir ortama taşınabilmesi amacıyla ilk etapta gerekli olan en az 20.000 imza toplama süreci bu şekilde başlıyor.

Toplanan imzaların Temsilciler Meclisi’ne sunulması ve bu meclisin referanduma gidecek yolu, yeterli oy oranı sağlandığı takdirde açma kararı bu sürecin ikinci aşamasını oluşturuyor. Bu aşamada karar sadece referandum yapılıp yapılmaması sorusunun halka arzı için bir yol açıyor. Üçüncü aşamadaysa referandum yapılabilmesini sağlayacak karar için yaklaşık olarak 173.000 oy toplanması gerekiyor.

%100 ThF referandum kanalının açılabilmesi sürecinde imza kampanyası konusunda başarılı sonuçlar elde ederek alan hakkında verilecek kararı kentin kullanıcılarına bırakma hakkını elde edebiliyor. Aşağı yukarı dört ay içerisinde belirlenen tarihin sonuna kadar toplanan imzaların sayısı yaklaşık olarak 200.000 üzerinde oluyor. Kampanya süreci ve örgütlenme biçimi başarılı bir şekilde yürütülüyor.

İmza kampanyaları ardından 25 Mayıs 2014 tarihinde Berlin şehir sakinleri Tempelhofer Feld olarak adlandırılan alanın nasıl kullanılacağına karar vermek için sandık başına gitti. Evet ya da hayır demek için. Peki neye evet, neye hayır deniyor?

Referandum pusulasında ThF Yasası ve Berlin Parlamentosu Yasası’na evet ya da hayır oyları verilmeliydi. %100 ThF kampanyasının referandumdan sonuç beklentisi şu şekildeydi: ThF Yasası’na evet, Berlin Parlamentosu Yasası’na hayır.

ThF YASASI:
-Alan tamamıyla kamuya aittir.
-Alan herhangi bir sınırlama ya da daraltma olmadan kamu kullanımına açık olacaktır.
-Ayrıca alan gelecekte de önceden olduğu gibi rekreasyon alanı, kentin doğal iklim alanı ve doğal hayat için bir habitat olmaya devam edecektir.
-Aynı zamanda alan tarihi değerini ve anlamını olduğu gibi koruyacaktır.

BERLİN PARLAMENTOSU YASASI:
Alanın 23 hektarlık bölümü yeşil alan (park) olarak kullanıma açık bırakılacaktır ve bu alan her zaman kente, yani kamuya ait olacaktır.

Kamusal alanlar, rekreasyon, dinlenme, boş zaman geçirme işlevleri ile her zaman “her nüfus grubuna” (herkese) açık olacaktır. Ayrıca alan hayvanlar ve bitkiler için doğal bir yaşam alanı olarak korunacaktır ve “yeşil bir akciğer” olarak kalacaktır.

Havaalanı çeperi, konut, spor, ticari ve kültürel faaliyetler için yapılaşma alanı olarak tutulacaktır. Bir komite belirlenecek ve bu komite alanın her türlü kullanımı, yapılaşması ve tarihi değeri olan havaalanı binasının korunması durumlarında destekleyici bir rol oynayacaktır.

Referandum sonucu kampanya örgütlenmesinin hedefine uygun şekilde alanın var olduğu hali ile korunması yönünde sonuç çıktı. Özellikle de Tempelhofer Feld yakınlarında bulunan yerleşim alanlarında yaşayanlar referandum sonucunu sevinçle karşıladılar.

Herkes alana gidiyor ve nasıl kalmasını istiyorlarsa aynı şekilde alanda vakit geçirmeye devam ediyor, tıpkı "Bu alanı biz bu şekilde kullandık ve bu şekilde kalacak." der gibi. Kurumsal bir planlama halinden uzak ama alana gelip de kullanan kişilerin ortak kullanıma dair her fikre açık bir alan olarak. İsteyenin gidip ekip biçtiği bir alan kurduğu ya da sadece gidip birkaç saat çimenlerde oturduğu ve ya bisikleti ile içinden gelip geçtiği ya da piknik yaptığı...

Bir alana "Bırakın öyle kalsın, biz ne yapmak istersek yapalım." demek bazen yeterli olabiliyor. Berlin Tempelhofer Feld, bunu başarabilmiş nadir yerlerden. Zira coğrafyalar çeşitlense de küresel ekonomi ve politika ortamında kentsel dönüşüm süreçleri ve dönüşüme karşı direnç hep tanıdık oluyor. Sanıyorum ki şehir hakkının herkese ait olması gerektiği fikri bu tanışıklıkları ve müşterekleri ortaya çıkaran en önemli etken.

Not: Maximilliam Moritz Nottrott’a yardımları ve çevirideki destekleri için teşekkürlerimle .

Etiketler: