İstanbul Venedik'e Ne Taşıyacak?

HÜLYA ERTAŞ

Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu için seçilen Darzanà projesi, iki parçadan oluşuyor. İlk parça bir nesnenin üretimi, yani şu anda bir yandan projeleri yapılmakta olan Haliç Tersaneleri’nin bir gözünde atık malzemelerle bir baştardanın (bir gemi türü) yapılması. Bu, dört ton ağırlığında, yüzmeyen ve kurulduktan sonra sökülüp Venedik’te tersane gözlerinden birinin ikinci katında yeniden kurulacak bir nesne. Darzanà’nın küratörlerine göre dil, bilgi vs taşıyarak Venedik ile İstanbul arasında bir mütekabiliyet oluşturacak. Ama ben bunları nasıl taşıyacağını anlamadım, bir gemi yapım bilgisi taşımayacak çünkü yüzmüyor, bugün ortak dilden söz edeceksek o da İngilizce, zira bienal afişlerindeki çift dilin ikincisi İtalyanca değil, o. İngilizce de ne bize ne de İtalyanlara ait.

Venedik Mimarlık Bienali,Türkiye Pavyonu,Darzanà projesi,iksv
fotoğraflar: iksv

Darzanà’nın ikinci parçası ise bir kitap. Haliç Tersaneleri’nin tarihine bakan ve bugüne bakmadan sonlanan bir yayın. İçinde Namık Erkal ve Vera Costantini’nin yazılarıyla Cemal Emden’in 1996’dan beri çekiyor olduğu fotoğrafları yer alacak. Bu kitabın önemi dünkü toplantıda bolca vurgulandı, ancak dört-beş ay gibi kısa bir sürede böylesi bir tarih araştırmasının nasıl yapılabildiği benim için bir muamma. Tarih araştırması önemli çünkü küratörlere göre hayal kurabilmemiz için bugüne bakmamak en iyi çözüm, zira bugüne kısılmak klostrofobik. Tersaneler, kitap kapsamında üretilen tersane sözlüğü için bir kaynak olarak kullanılıyor ama onun haricinde bugününe dair herhangi bir şey bienal kapsamında ele alınmıyor. Misal, Venedik Tersaneleri’nin nasıl dönüştüğü, Haliç Tersaneleri’nin nasıl dönüşeceği üzerinden bir ilişki üretilmiyor. Ya da, gelen bir soruda belirtildiği gibi Venedik ile İstanbul için ortak deniz Akdeniz’in bugün bir mezarlığa dönüşmesi bienal kapsamında ele alınmıyor. Belki de Darzana, Ai Weiwei’nın getirip de üzerine atacağı can yeleklerini bekliyordur, kim bilir...

Aşağıda basın bülteninin tamamını paylaşıyoruz:

Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alacak projenin detayları, proje ekibi tarafından, 7 Mart akşamı İstanbul Deniz Müzesi’nde yapılan basın toplantısıyla açıklandı.

Toplantıda İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ile Türkiye Pavyonu mimarlık sergisi eş sponsorları Schüco Türkiye adına Genel Müdür Can Eren ve VitrA adına Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah da birer konuşma yaptı.

Toplantının açış konuşmasını yapan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner “Venedik Bienali sergilerinin yer aldığı Arsenale binasında ülkemize kazandırılan kalıcı mekân sayesinde bir kez daha bu sergiye katılıyoruz. Ülkemizin bu etkinlikte yer almasını önemsiyor ve ülkemizdeki yaratıcı sektöre de zenginlik kattığına inandığımız bu serginin koordinasyonunu üstlenmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Küratörlerimiz ve proje ekibi, Türkiye Pavyonu için heyecan verici ve dikkat çekici bir sergi hazırlıyor. Tüm proje ekibine, sponsorlarımıza ve Türkiye Pavyonu’na destek veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkürlerimi sunuyorum,” dedi.

Schüco Türkiye Genel Müdürü Can Eren “İlk kez 2014 yılında İKSV tarafından Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’na destek önerisi geldiğinde Avrupa ve dünya genelinde ekonomik tablonun olumsuz yönde eğilim göstermesi nedeniyle merkezi bir kararla tanıtım ve sponsorluk bütçemiz önemli ölçüde daraltılmıştı. Buna karşın Venedik Mimarlık Bienali projesi o dönemde bütün dünyada hiç tereddütsüz onayladığımız nadir projelerden biriydi. O gün verdiğimiz desteğin kesinlikle doğru adrese gittiğini daha sonra yaşadık ve gördük. Bugün de gene sizlerle beraberiz. Çünkü Türk mimarlığının dünyanın bu çok önemli sergi alanında iyi temsil edilmesinin gereğine inancımız ve bunun sunumunun da, İKSV’nin ehil ellerinde en doğru şekilde yapılacağına güvenimiz sonsuz,” dedi.

VitrA adına konuşan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah ise “Ülkemizin sahip olduğu zengin kültürel mirasın ve tarihi dokunun, hepimiz için önem taşıyan mimarlık ve kent planlaması adına, kıymetli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. VitrA markamızla kuruluşumuzdan bu yana, tasarımı ve mimarlığı odağına alan çalışmalar yapıyor, toplumsal hayatı geliştiren girişimlerin desteklenmesini önemsiyoruz. Sektörün tüm aktörleriyle işbirliği ve paylaşım içindeyiz. Özellikle, mimarlık alanındaki yaratıcı zihinlerin beslenmesi ve gelişmesi için uygun platformlar oluşturuyor ve bu alandaki birçok projeye destek veriyoruz. Bu doğrultuda, Türkiye’nin ve İKSV’nin yıllardır hayali olan, geçtiğimiz bienalde hayata geçen Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu sergisine bu yıl da desteğimizi sürdürüyoruz,” dedi.

Türkiye Pavyonu’ndaki sergi, İKSV’nin koordinasyonunda, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda, Competenza’nın prodüksiyon desteği, AKDO (Silkar Madencilik) katkıları, TC Dışişleri Bakanlığı ile TC Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde gerçekleştiriliyor. İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla, Arsenale’de 20 yıllığına kiralanan uzun süreli mekan sayesinde Türkiye 2014 yılından sonra ikinci defa Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde yer alacak.

TEMA METNİ
DARZANÀ: İKİ TERSANE, BİR VASITA
İstanbul ve Venedik tersaneleri arasında bir köprü kuracak proje, başlığını Akdeniz’e özgü melez bir sözcükten alıyor. Aynı anlama gelen ‘tersane’ ve ‘arsenale’ sözcükleriyle ortak kökene sahip olan Darzanà, Lingua Franca’ya da atıfta bulunuyor. Lingua Franca, 11. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında Akdeniz coğrafyasında denizciler, seyyahlar, tüccarlar, kısacası aynı dili konuşmadıkları halde birbirleriyle anlaşması gereken insanlar arasında kullanılan melez bir dil. Benzer şekilde ortak bir mimari dilden söz etmek ve bunu Architectura Franca olarak tanımlamak da mümkün.

Bugün farklı kimliklere ve ölçeklere sahip Venedik ve İstanbul’un, geçmişte birbirini yansılayan ve benzer üretimler yapan tersanelerinin ortak nüvesi, tekne inşaatının yapıldığı ve sonrasında teknelerin suya bırakıldığı, denize dik konumlanmış, boyutları tekne boyutlarıyla ilişkili, Türkçede “göz”, İtalyancada “volti” denen mekanlar. Darzanà projesi için de Haliç kıyılarındaki tersane yapılarının içinde, terk edilmiş bir gözde, atık malzemelerden son bir tekne, bir baştarda inşa edilecek. Sale d’Armi binasındaki Türkiye Pavyonu’nun yer aldığı göze taşınacak ve orada tekrar kurulacak.

Kökeni Latin dillerinde bastardo sözcüğünden gelen baştarda, hem kürekli hem yelkenli bir kadırga türü. Akdeniz’e özgü melezliği simgeleyen bu kavram, Darzanà projesinin de vasıtası olacak. Baştarda, bugün biri bir megakentte çürümeye terk edilen, diğeri bir müzekentte yılın belli zamanlarında hayat bulan iki göz arasında köprü olacak. Suya sınır çekilemeyeceğini, sözcükler arasına tel örgü gerilemeyeceğini gösterirken, cepheleri ve sınırları eşiklere ve uzlaşma alanlarına çevirmenin ipuçlarını arayacak. Mimarlık pratiği cepheleşmelere, çatışmalara ve sınır çekip içine kapanmalara, mesleği terk edip başka işlerle uğraşmalara yatkın bir alan. Mimarlığa devam ederek çatışma alanlarını uzlaşma mekanlarına dönüştürmenin mümkün olup olmadığı sorusu Darzanà projesinin ana temasını oluşturacak.

DARZANÀ KİTABI VE PROJEYE ÖZEL ÇANTA
Darzanà projesine eşlik etmek üzere bir kitap hazırlanıyor. Kitapta, Haliç’teki tersanelerin kuruluşundan altın çağını yaşadığı döneme ve kullanılmaz hale geldiği zamanımıza kadar yayılan tarih, farklı arşiv malzemeleriyle hikâyelendirilecek. Feride Çiçekoğlu editörlüğünde hazırlanan kitapta, Namık Erkal ve Vera Costantini’nin yazılarıyla Cemal Emden’in fotoğrafları yer alacak. Kitabın tasarımını serginin tüm görsel malzemelerini de hazırlayan Bülent Erkmen üstleniyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından dağıtılacak kitap, Türkçe ve İngilizce olarak basılacak ve Venedik Mimarlık Bienali açılışıyla kitapçılarda satışa sunulacak.

Ayrıca, Darzanà projesine özel bir çanta da tasarlanıyor. Proje ekibinden Hüner Aldemir’in tasarladığı çantalar kullanılmış yelken bezlerinden yapılıyor.

TÜRKİYE PAVYONU ÖN ETKİNLİĞİ
Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alacak projeyle ilgili 5 Nisan Salı akşamı Salon İKSV’de bir etkinlik gerçekleştirilecek. Proje için küratöryel işbirliği yapan Cemal Emden ve Namık Erkal, İstanbul’daki tersanelerin tarihini fotoğraflar ve hikâyeler üzerinden katılımcılara aktaracak. Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek söyleşinin detayları www.iksv.org adresinden takip edilebilir.

TÜRKİYE PAVYONU SEÇİCİ KURULU
İki aşamalı bir açık çağrı sonucunda Darzanà başlıklı projeyi belirleyen Seçici Kurul üyeleri arasında; Kadir Has Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölüm Başkanı, Harvard Üniversitesi Tasarım Yüksek Okulu (Graduate School of Design-GSD) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Bozdoğan; İstanbul Modern Müzesi Direktörü Levent Çalıkoğlu; Abdullah Gül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arzu Erdem; Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Kadir Has Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Güvenç; Hatırlı Mimarlık Ltd. Şti. Kurucu Ortağı, TSMD (Türk Serbest Mimarlar Derneği) Üyesi ve ODTÜ Mimarlık Bölümü yarı zamanlı Öğretim Görevlisi Yeşim Hatırlı; Dünya Mimarlık Birliği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süha Özkan ve Bilgi Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli yer alıyor.

VENEDİK BİENALİ 15. ULUSLARARASI MİMARLIK SERGİSİ
Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde, Alejandro Aravena küratörlüğünde gerçekleştirilecek Reporting from the Front başlıklı ana serginin yanı sıra Arsenale ve Giardini ile kentin farklı noktalarına yayılan 62 ülkenin pavyonları da yer alacak. Filipinler, Kazakistan, Nijerya, Seyşeller ve Yemen bu sene ilk defa Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’ne katılacak ülkeler olacak.

Etiketler:

İlgili İçerikler: