Kentten Daha Fazlası İçin Kentsel Toplumsal Hareketler

SENEM ZEYBEKOĞLU SADRİ

Kapitalizmin yeni veçhesi olan neoliberal ekonomi ve buna eşlik eden mega-kentleşme, yaklaşık son 40 yıldır gündelik yaşantımızdan gezegenimizin akıbetine kadar hayatımızın tüm alanlarını dönüştürmekte olan en önemli etkenlerden. Bu ekonomik sistemin etkisi altında, uluslararası sermayeyi, yatırımcıları ve küresel elit tabakayı kendilerine çekmek için hummalı bir yarış içinde olan kentler, bedeli ne olursa olsun büyümeyi hedef alan, kent mekanının kullanım değeri ile değil, değişim değeri ile ilgilenen girişimci kent yönetimi modelleri aracılığıyla yeniden yapılanmakta. Yeniden yapılanma sürecinde lüks konut ve tüketim alanları, prestij projeleri, ulaşım altyapıları gibi kenti uluslararası sermayeye peşkeş çekecek türden projelerin inşası için mevcut yaşam alanlarımız, kamusal mekanlarımız ve müştereklerimiz özelleştirilerek meta haline dönüşmekte. Kapalı kapılar ardında kararlaştırılan, dışlayıcı ve tepeden inme bir şekilde uygulanan bu projelerin sosyal, ekonomik ve çevresel bedelini, yerlerinden edilen kent sakinleri ödemekte.

Bu projeler ve uygulamalar sonucunda, üst gelir grubundakiler giderek daha fazla zenginleşirken, her geçen gün daha fazla sayıda kentli yeri geldiğinde şiddet kullanılarak yerinden ediliyor, mülksüzleştiriliyor ve yoksulluğa mahkum ediliyor. Kentsel yoksulluğa mahkum edilenler yalnızca yerinden edilen, hakları ellerinden alınan kent sakinleri değil. Aynı zamanda iş bulmak amacıyla ya da savaşlar ve çevre felaketleri nedeniyle bulundukları yerleri terk edip kente göç etmek zorunda kalanların da büyük bir bölümü kentlerde yoksulluk ve dışlanma ile karşılaşıyor. Bu durum, toplumun farklı katmanları arasındaki kutuplaşmanın artmasına, kent mekanının da fiziksel olarak daha keskin sınırlarla parçalanmasına neden oluyor.

Bu kentleşme modeli, yalnızca kentleri dönüştürmekle kalmıyor, 20.yüzyılın savaşlar, ekonomik buhranlar gibi insanlığın kanlı bedeller ödeyerek aştığı kriz durumlarına bugün bir de ekolojik krizi ekleyerek, kent merkezlerini, kırsal yerleşimleri, yaban hayatı, ekosistemleri, ormanları, nehirleri, denizleri ve pek çok canlı türünü dev bir tsunami dalgası gibi yutarak, binlerce yıldır bize ev sahipliği yapmış olan gezegenimizi tanınmaz hale getiriyor.

Transition Network
Living Lots NYC
NYC Community Land Initiative
Neighborhood Action Coalition
Occupy Wall Street

Tüm kaynaklarımızın kontrolünün belli bir azınlığın eline geçtiği, geri kalanın da kirlendiği ve tükenmeye yüz tuttuğu bir dönemde, çocuklarımızın işi daha da zor. Eğer bugünkü sistem devam ederse, çocuklarımız (ve insanlık olarak o kadar uzun süre hayatta kalmayı başarabilirsek torunlarımız), petrol bağımlısı olan ve büyü ya da öl düsturuna endeksli endüstriyel kitlesel üretim ve onun günümüzdeki yan ürünü olan neoliberal kentleşmenin bize dayattığı tüketime dayalı yaşam biçimi nedeniyle, bugünkünden çok daha kısıtlı kaynaklarla daha fazla kirlenmiş ve daha eşitsiz bir dünyada yaşamak zorunda kalacaklar.

Bu sistemin ürettiği sosyal dışlanma, yoksulluk, eşitsizlik, şiddet ve ekolojik çöküş karşısında, büyük sermaye ve politik güç odaklarının işbirliği ile ezilmiş, yerlerinden edilmiş, marjinalleştirilmiş, korku ve baskıyla sindirilmiş, özgürlükleri, hakları ve geleceğe dönük umutları ellerinden alınmış olanlar, dünyanın pek çok yerinde, yerel ve küçük ölçekli ya da uluslararası etkileşimli ve daha kitlesel muhalif hareketler aracılığıyla haklarını aramak için başkaldırıyor, isyan ediyor ya da yeni gerçekliklerini kurgulayarak, elleriyle inşa ederek bu gerçekliği hayatta tutmak için mücadele veriyor.

Günümüzün sermaye ve iktidar tarafından şekillendirilen kentleri, bu eşitsizlikler ve hak ihlallerine karşı yükselen toplumsal hareketler için önemli bir zemin oluşturuyor. Farklı alanlarda ve platformlarda yürütülen kentsel toplumsal hareketler, özgür, barışçıl ve adil yaşam hakkından toplanma ve ifade özgürlüğüne, konut ve barınma hakkından iş güvenliğine, çevre hareketlerinden gıda güvenliğine, ortak hafıza mekanlarının ve müştereklerin korunmasından kendini yönetmeye kadar pek çok konuda haykırış ve talepleri içerebiliyor.

Her ne kadar bazı kent bilimciler, kentsel hareketlerin yalnızca kentsel taleplerle sınırlı kalacağını ve evrensel bir anti-kapitalist mücadeleye dönüşmeyeceğini öne sürse de, bir diğer grup kentlerin küresel kapitalist sistemin üretiminde oynadıkları roller ve sahip oldukları politik güç nedeniyle, kentle ilgili muhalif mücadelelerin daha büyük ölçekli ve sistemik sorunları da otomatik olarak hedef alacağını savunuyor. Bu ikinci yaklaşım çerçevesinde, içinde yaşayanlar olarak kentleri ve yaşam alanlarımızı ihtiyaçlarımız, arzularımız ve taleplerimiz doğrultusunda yeniden şekillendirmek üzere harekete geçmemiz yalnızca kentlerde değil, tüm dünyada mevcut bulunan tüm kaynaklara ve imkanlara eşit ve adil bir biçimde ulaşmak, var olan eşitsizlik, hegemonya ve zorbalıkları ortadan kaldırmak, kendi geleceğimiz hakkında söz sahibi olmak ve torunlarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için atılması gereken en önemli adım gibi görünüyor.

Sermayenin ve iktidarın giderek güçlendiği ve ceberrutlaştığı bir dönemde, bu taleplere bireysel olarak ulaşmak mümkün görünmüyor. Kentlerde yaşanan sosyal ve fiziksel kutuplaşmanın yanında, gündelik siyasette giderek kırpılan ve yok edilen sosyal ve sivil haklar, altı oyulan demokrasi anlayışı, özgürlük ve hak taleplerine karşı uygulanan baskı ve şiddet, gün geçtikçe yükselen ve yaygınlaşan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve farklı olana duyulan tahammülsüzlük kentlerde bir arada yaşama ve var olma kültürünü yok etmekte. İşte bu nedenle kolektif düşünme ve aktivizm biçimleri olarak kentsel toplumsal hareketler, demokrasiyi ve birlikte yaşama kültürünü yeniden tesis etme, sahip olduğumuz hakları koruma, taleplerimizi daha güçlü bir şekilde dile getirme ve bu talepleri baskı rejimini dönüştürücü politikalar haline getirme yolunda hayati önem arz ediyor.

Kentsel toplumsal hareketler ve kentsel muhalefet odaklı bu dosyanın amacı, aslında pek çok farklı platformda süregiden bu hayati teori ve eylem alanıyla ilgili çeşitli disiplinlerden ve coğrafyalardan gelecek olan yorum ve tartışmaları, örnek ve pratikleri okuyucuyla buluşturmaktır. Bu amaçla, bu hareketlerin aktif olarak içinde yer alan ya da bunlar üzerinde düşünsel emek harcayan akademisyenler, araştırmacılar ve aktivistler, kentsel toplumsal hareketlerle ilgili deneyimlerini bizlerle paylaşarak bu dosyaya destek vermeleri için davet edildiler. Bu tartışmalar aracılığıyla dosya, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli kentlerinde toplumsal hareketler hangi koşullarda ve hangi taleplerle ortaya çıkarlar, nasıl örgütlenirler ve hedeflerine ulaşmak için hangi araçları kullanırlar, meşruiyetlerini nereden alırlar, bu hareketlerin içinde kimler yer alır, farklı hareketler hangi zeminlerde bir araya gelebilirler ve ortak mücadele mevzileri oluşturabilirler, bu hareketlerin başarılı olması hangi koşullara bağlıdır, bu hareketler kentle nasıl bir etkileşim içindedirler gibi sorulara da cevap aramayı hedefliyor.

Bu tartışmaların, dünyayı değiştirmeyi öğrenmemize de katkı sağlaması umuduyla.

NOTLAR:
Görsel 1: Transition Network: (https://transitionnetwork.org) İngiltere Totnes kaynaklı geçiş hareketinin oluşturduğu bir dernek olan Transition Netwok (Geçiş Ağı), dünyamızı yeniden tasarlamak ve yeniden inşa etmek için bir araya gelen toplulukların oluşturduğu bir ağdır. Geçiş hareketi, petrol tüketimine ve aşırı büyümeye dayalı bir ekonomik sistemin yarattığı sosyal ve ekolojik sorunlarla mücadele edebilen, kolektif düşünme, eylem ve yaratıcılık biçimlerine dayalı, doğayla uyum içinde ve yerel kaynaklarından beslenen, sürdürülebilir yerleşkeler ve insan toplulukları oluşturulması sürecini ifade etmekte. Dünya genelinde bu ağa kayıtlı 27 adet Geçiş Merkezi ve 962 Geçiş Girişimi mevcut ve bu sayı her geçen gün artmakta.
Görsel 2: Living Lots NYC: (https://livinglotsnyc.org/#11/40.8156/-73.9946) 596 Acres, daha adil ve eşitlikçi kentler inşa etmek için kent içindeki alanların kentliler tarafından yönetilmesini sağlamak amacıyla ortaya çıkmış ve Amerika içinde ve dışında farklı kentlere de ilham kaynağı olmuş bir proje. Bunun bir parçası olan Living Lots NYC (Yaşayan Arsalar NYC), New York’taki kamuya ait boş alanları haritalayan, bu alanlarda proje üretmek isteyen New Yorkluların bir araya gelmelerini sağlayan ve projeleri için onlara destek hizmetleri sunan bir platform görevi görüyor. One Dollar Lots (http://onedollarlots.org/), NYCommons (https://nycommons.org) ve Urban Reviewer (http://www.urbanreviewer.org), 596 Acres’in ürettiği diğer platformlar. (http://596acres.org/)
Görsel 3: NYC Community Land Initiative: (https://nyccli.org/) NYC Community Land Initiative (NYC Topluluk Arsa Girişimi), tüm New Yorklular için barınma hakkını elde etmek amacıyla çalışan, sosyal adalet ve ucuz/erişilebilir konut alanında faaliyet gösteren organizasyonlardan oluşan bir birlik. Üyeleri, mahallelerdeki arsaları emlak piyasası spekülasyonundan korumayı hedefleyen topluluk temelli arsa ortaklıklarını (Community Land Trusts – CLTs) evsizlik ve yerinden edilmeye karşı önemli bir çözüm olarak gören 596 Acres, Cooper Square CLT, UHAB gibi mahalle örgütleri, kent çapında faaliyet gösteren organizasyonlar ve emek gruplarından oluşuyor.
Görsel 4: Neighborhood Action Coalition: (https://www.neighborhoodaction.info/) Seattle kökenli olan Neighbohood Action Coalition (Mahalle Aksiyon Koalisyonu), baskı ve dışlanmaya maruz kalan mahallelerde, karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve doğrudan eylem aracılığıyla bu mahalleleri destekleyen, yerel mahalle konseylerinden oluşan politik olarak bağımsız bir koalisyon.
Görsel 5: Occupy Wall Street: Arap Baharı’ndan esinlenen ve küresel sosyal ve ekonomik eşitsizliklere karşı uluslararası adalet talebi hareketi olan Occupy (İşgal Et) hareketi, 17 Eylül 2011’de gerçekleşen Wall Street’in işgaliyle dünya çapında görünürlük kazandı. Hareket, üç hafta içinde 82 ülkeden 95 farklı kente yayıldı ve 1 Aralık 2011 tarihi itibariyle dünya genelinde 2700’e yakın işgal eylemi gerçekleşmişti. Hareketin sloganı olan “We are the 99%” (Biz % 99’uz) ifadesi, neoliberal sistemin dünyanın en zengin %1’lik kısmını daha da zenginleştirmek için geri kalan %99’u gözden çıkarmasına vurgu yapıyor. (Görsel kaynağı: Missbrainwash - Own work, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=17034641)

Etiketler:

İlgili İçerikler: