Mimarlık Eğitimi Müfredatlarının Akreditasyonlar Işığında Yönetilmesi: Değişen NAAB Akreditasyon Koşulları

SEDEF DOĞANER ŞEBNEM ÖNAL HOŞKARA

Stüdyodan Notlar'da bu ay Sedef Doğaner ve Şebnem Önal Hoşkara ABD Ulusal Mimarlık Akreditasyon Kurulu NAAB'nin yakın zamanda geçirdiği değişime ve mesleğin dönüşümüne paralel olarak mimarlık eğitiminin nasıl evrilebileceğini kaleme aldılar.

Yıllardır süren ve halen politikacılar tarafından çok da ciddiye alınmayan ekolojik kriz, sosyal ve politik değişimler ve son olarak da içinde bulunduğumuz Covid-19 salgını, toplum sağlığı konularını, mimarlık mesleğinin geleceğini ve mimar olarak sorumluluklarımızı ciddi olarak değiştirecek. Bu değişim de, doğal olarak, mimarlık eğitimine, mimarlık müfredatlarına ve programların kalite güvencesini korumakla sorumlu akreditasyon süreçlerine yansımakta.

TMMOB Mimarlar Odası, Mimarlık Politikası (2019) metninde belirtildiği şekilde mimarlık, “barınaktan kentsel tasarım boyutuna kadar yaşam alanlarını düzenleyen yapı ve mekan tasarımı etkinliğidir; toplumun gereksinmelerine, yapısına, ekonomik verilere, teknolojik gelişmelere bağlı olan bir sanattır.” Bu tanım doğrultusunda, doğrudan insan odaklı ve bilim-sanat-teknoloji ile ilişkili olan mimarlık, farklı disiplinlerin ve uzmanlıkların etkileşiminde, toplum yararını ve ekolojik dengeyi koruyarak geliştirecek şekilde ve doğru politikalarla uygulanmalı. Bu noktadan hareketle, küresel ve yerel bağlamda, toplum ve kentler için böylesi önem taşıyan mimarlık mesleğinin öğretilmesi; bir başka deyişle “mimarlık eğitimi” de, özenle ele alınması, temel prensipleri korunarak çağın gereklilikleri doğrultusunda sürekli geliştirilmesi gereken önemli bir konu olarak karşımızda. Bundan dolayı, gerek ulusal (MOBBİG, MİDEKON, MİAK- Mimarlık Eğitimi Akreditasyon Derneği, MİMED, vb.) gerekse uluslararası (AB, UNESCO, UIA-Uluslararası Mimarlar Birliği, EAAE-Avrupa Mimarlık Eğitimi Birliği, ACE-Avrupa Mimarlar Konseyi, ARB-Mimari Kayıt Kurulu-İngiltere, RIBA-İngiltere, NAAB- Ulusal Mimarlık Akreditasyon Kurulu-ABD, vb.) düzeyde kurum ve kuruluşlar da mimarlık eğitimi üzerinde çalışmakta; hazırladıkları çerçeveler ve düzenledikleri etkinlikler doğrultusunda belirli kalite ölçütleri ortaya koymaktalar. Özetle, mimarlık eğitiminin uluslararası düzeyde kabul görecek ve dolaşım sağlayacak biçimde tasarlanmasına çalışılmakta. Bu bağlamda yazımız da, mimarlık eğitimi müfredatlarının, ulusal ve/veya uluslararası akreditasyon ölçütleri göz önünde bulundurularak tasarlanması, geliştirilmesi ve yönetilmesi konularındaki görüşleri ortaya koymayı hedeflemekte. Bu hedefe yaklaşmak üzere de, özellikle de son aylarda tüm dünyada yaşam alanlarının kullanımını ve tasarımını doğrudan etkilemekte olan pandemi sonrası, mimarlık eğitiminin kapsam ve yöntem olarak nasıl bir değişim ve dönüşüm geçirmesi konusuna, değişen NAAB Akreditasyon koşullarıyla ilişkiler kurarak odaklanacağız. Bunu da temelde, Şubat 2020 itibariyle yenilenen NAAB Akreditasyon ve NAAB Uluslararası Sertifikasyonu (International Certification) koşul ve süreçler belgeleri ile Eylül 2019’da kuruluş aşamasını tamamlayan MİAK- Mimarlık Eğitimi Akreditasyon Derneği’nin bir alt organı olarak çalışmalarını yürüten MİAK-MAK, Mimarlık Akreditasyon Kurulu’nun (2019 yılına kadarki ismiyle MİAK) koşul ve süreçler belgelerini dikkate alarak yapmaya çalışacağız.

NAAB – (ABD) Ulusal Mimarlık Akreditasyon Kurulu ve Değişen Akreditasyon Koşulları
NAAB – (ABD) Ulusal Mimarlık Akreditasyon Kurulu, mimarlık mesleğinin değerini, geçerliliğini ve etkinliğini artırmak adına, esas itibariyle Amerika’da bulunan mimarlık programlarının eğitim kalite standartlarının oluşturulmasında liderlik rolü üstlenen bir oluşum (www.naab.org). Bunun yanında, ABD dışındaki mimarlık programlarının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar da yapmakta. NAAB, bu bağlamda ilk kez 2003 yılında, uzmanlığını ve servislerini uluslararası paydaşlara da sunmak üzere “Tam Eşdeğerlik” (Substantial Equivalency -SE) adı altında, uluslararası bir değerlendirme programı oluşturmuştur. 2003-2019 yılları arasında, Amerika dışında bulunan toplam 16 program, Tam Eşdeğerlik (SE) almıştır. Bu programlar içinde, Türkiye’den İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi ile Kuzey Kıbrıs’tan Doğu Akdeniz Üniversitesi de bulunmakta. Daha sonra 2019 yılı ortalarında, önderlik yapan programlara uyguladığı iki ayrı anket sonucuna bağlı olarak NAAB, “Tam Eşdeğerlik” başlığını, “Uluslararası Sertifikalandırma” (International Certification) başlığına dönüştürmüştür. Bu dönüşüm, NAAB’nin Amerika’daki okulların ulusal ölçekte akredite edilmesine yönelik kullanılan koşullar ve süreçlerin (ve bu amaçla kullanımda olan 2014 yılı Koşullar belgesinin) 2020 yılı başında yenilenmesi ile paralel olarak gerçekleşmiştir.

Bu paralel dönüşüm ve yenilemelerdeki tüm belgeler, ayrıntılı ve karşılaştırmalı olarak incelendiğinde 2014 NAAB Akreditasyon Koşulları’nın, Amerika’daki okullar için tamamen yenilenerek 2020 Koşullarına dönüştürüldüğü, bunun yanında 2012 NAAB Tam Eşdeğerlik belgesi yerine geçen 2019 NAAB Uluslararası Sertifikalandırma Koşulları’nın şekillenmesinde ise, 2014 NAAB Akreditasyon Koşullar belgesinin ve kapsadığı kriterlerin doğrudan kullanıldığı görülmüştür.

Bu teknik bilgilendirmelerden sonra yazımızın seyri, 2019 NAAB Uluslararası Sertifikalandırma koşullarını kapsam dışında tutarak şekillenecek; kısa ve uzun süre içinde yer aldığımız, Amerikan Mimarlık Eğitimi için yenilenen 2020 NAAB Akreditasyon Koşulları üzerinden, mimarlık müfredatları ve eğitimini değerlendirmeye çalışacak.

Başta da belirttiğimiz gibi, NAAB’nin 10 Şubat 2020 tarihli Akreditasyon Koşulları belgesi incelendiğinde, öncelikle programın öz değerlendirmesine ve ardından da NAAB ziyaret takımlarının değerlendirmesine tabi tutulacak (ABD’deki) mimarlık programlarında aranan özellikler ve ölçütlerin, bir önceki 2014 yılı belgesinden ciddi anlamda farklılaştığı görülmekte. Bu değişim, ana hatlarıyla Şekil 1 ve Şekil 2’de şematik olarak sunulmakta. Son yıllarda Birleşmiş Milletler’in (BM) “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” içinde de bahsi geçen önemli konular arasında profesyonel sorumluluğumuz içindeki gündelik yaşamımızı ve bireysel alanımızı etkileyen “sağlık ve hijyen” gibi konular ile kamusal alan ve planlamayı etkileyen “eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık” gibi konular gündeme oturmaya başlarken pandemi süreci bu başlıkları daha da önemli hale getirmiş oldu. Dolayısıyla bu değişen koşullarda, mimarlık eğitim ortamımızın (ve müfredatın) da dönüşmesi kaçınılmaz olacak. Bu noktada yenilenen NAAB 2020 kriterlerinin, “Paylaşılan Ortak Değerler”e yaptığı vurgu önem kazanmakta ve bunu açıkça ortaya koyarak konunun nasıl ele alınacağının önemini arttırmakta. Dolayısıyla bahsi geçen bu “Paylaşılan Ortak Değerler”in içinde yer alan,

a) çevresel yöneticilik ve profesyonel sorumluluk,
b) eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık,
c) liderlik, işbirliği ve toplumsal katılım ve okulların bu değerleri nasıl yönettikleri, müfredatın nasıl ayrılmaz bir parçası yaptıkları
gibi başlıkların, mimarlık eğitimi ve mesleği için bağlayıcı ve fark yaratıcı olacağını düşünmekteyiz.

Şekil 1: 2014 NAAB Akreditasyon Koşulları = 2019 NAAB Uluslararası Sertifikalandırma Koşulları
Şekil 2: 2020 NAAB Akreditasyon Koşulları

Temelde NAAB’de, tüm mimarlık okullarının bu kriterlerin kendi misyonlarına ve pedagojilerine nasıl uyduğunu ve bu değerlerin daha geniş bağlamlarda ve de toplumda nasıl yer bulduğunu düşünmeleri ve rapor etmeleri beklenmektedir. Yenilenen 2020 NAAB Akreditasyon Koşulları’nda öğrenci kriterlerine ek olarak getirilen program kriterleri, müfredata bütüncül olarak bakma zorunluluğunu da beraberinde getirmekte. Mimarlık eğitiminin ve öğrencinin bu eğitim sırasında kazandığı deneyimlerin, öğrencinin başarısına nasıl etki ettiğinin değerlendirilmesi de gerekmekte. Buna ek olarak NAAB, bu paylaşılan değerlerin uzun soluklu ve dönüşümsel bir etki yaratması için okulların stratejik planlarında, müfredat dışı aktivitelerinde vb. yer almasını da beklemekte.

NAAB 2020 kriterleri, bildiğimiz öğrenci performans kriterlerini (ÖPK), “program” ve “öğrenci kriterleri” olarak ikiye ayırmakta. “Program kriterleri”, sekiz alt katagoride toplanmakta ve müfredatın genelinin bu kriterleri karşılaması beklenmekte. Öğrencilerin tamamının eğitimleri boyunca farklı dersler ve aktivitelerde bu kriterleri öğrendiklerinin ders planlarında ortaya konması gerekmektedir. “Öğrenci kriterleri” ise, NAAB 2014’deki öğrenci performans kriterlerine benzemekte; ancak, sadece altı alt kategoride toplanmakta. Okulların her kriter için öğrenme hedeflerini belirlemesi ve kendi programını düzenli aralıklarla değerlendirmesi gerekmekte. Bu kriterlerin sadece son ikisinin (ÖK 5: Tasarım sentezi ve ÖK 6: Bina entegrasyonu) eski akreditasyon ziyaretlerinde olduğu gibi - beceri düzeyinde öğrenci işlerinde gösterilmesi gerekmekte; diğer dördü için ise, öğrenci işleri, yerin ve programın kendi kendini değerlendirdiği rapor, ders formları, ders aktiviteleri ve diğer destekleyici aktiviteler üzerinden değerlendirmesinin yapılması gerekecektir. (bakınız Şekil 2)

Şekil 2’den de anlaşılacağı üzere, bu değişiklikler, okullara kendi kimliklerini geliştirmekte ve bunu değerlendirmede büyük bir özgürlük verirken; müfredatın sürekli gelişimini ve özelleşmesini de gerektirmekte. Okullar, geliştirdikleri bu kimlik çerçevesinde, ekolojik, toplumsal ve mesleki sorunlara verdiği cevaplarla ve bütünsel olarak değerlendirilecek; ama mesleğin literal uygulamasına yönelik olan konular (ÖK5 ve ÖK6), eskiden olduğu gibi beceri düzeyinde tüm öğrenci işlerinde gösterilecektir. Bu iki kriter, tasarımı ve entegre stüdyoyu eğitimin tam merkezine yerleştirirken; diğer kriterler ise, mimarı mimar yapan tüm diğer bilgi, birikim, entellektüel duruş ve toplumsal rollere dikkat çekmekte. Bu değişiklikler, hepimizinin mimarlık müfredatlarına farklı ve yeni bir bakış açısı geliştirmemizi ve pandemi sonrasında mesleğimizi ve eğitimimizi daha geniş bir çerçeveden yeniden değerlendirmemiz için itici bir güç olacaktır.

Türkiye’deki Mimarlık Programlarının Akreditasyonunun, Değişen NAAB Akreditasyon Koşullarıyla Ön-ilişkilendirmesi
Bu alt başlıkta değinilen ön-ilişkilendirme veya kişisel çıkarımlarımızı yapmadan önce, Türkiye’deki mimarlık programlarının akreditasyonu konusunda kısa bir teknik bilgilendirmeyle başlamak iyi olabilir.

Türkiye’de, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun 2. maddesinde belirtilen; “meslek mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak amaçlarıyla ve meslek menfaatleriyle ilgili işlerde resmî makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, fennî şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek, mimarlık eğitimini değerlendirmek ve yetkinlik çalışmaları aracılığı ile geliştirmek” üzere, 2006 yılında TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulu’nda kabul edilen yönetmelik çerçevesinde, Mimarlık Akreditasyon Kurulu (MİAK) kurulmuştur (Yönetmelik, Kuruluş Madde 1, www.miak.org). MİAK, 2006-2019 yılları arasında, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’taki mimarlık eğitiminin kalitesini güvence altına almak üzere pek çok çalışmaya imza atmış; başta NAAB akreditasyon koşul ve süreç belgeleri de olmak üzere, birçok uluslararası akreditasyon belgesini inceleyerek oluşturduğu ve sürekli geliştirdiği “Akreditasyon Koşulları ve Süreçleri” belgeleri doğrultusunda, 2019 Temmuz ayı itibariyle toplam sekiz mimarlık programına akreditasyon vermiştir. MİAK, 13 yıl boyunca gönüllü olarak yürütmüş olduğu akreditasyon çalışmalarını daha sonra, T.C. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK)’nun akreditasyonlara ilişkin kararları ve beklentileri doğrultusunda, dernekleşerek yürütme kararı almıştır. Bu bağlamda, 10 Eylül 2019 tarihinde Mimarlık Eğitimi Akreditasyon Derneği (MİAK) kurulmuştur. Yeni MİAK, 1 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirdiği ilk Genel Kurulunda, eski-yeni Mimarlık Akreditasyon Kurulu’nu Dernek çatısı altında MİAK-MAK adıyla (yeniden) resmileştirmiştir.

Böylece, daha önce bahsettiğimiz NAAB Akreditasyon ve Uluslararası Sertifikalandırma Koşullarında yaşanan değişime benzer bir zamanlamanın, Türkiye’deki mimarlık eğitimi akreditasyon kurulunun yapılanmasında da karşımıza çıktığını görüyoruz. Tam da bu değişim süreci içinde, MİAK-MAK’ın (Mimarlık Akreditasyon Kurulu) da, Türkiye’deki ve Kuzey Kıbrıs’taki mimarlık okullarının eğitim kalitesinin güvence altında tutulması ve verilen eğitimin çağdaş sorunlara yanıt verecek şekilde düzenlenmesinin sağlanması adına, akreditasyon koşullarını güncellemesi beklenecektir. Odağında insan ve toplum olması, dolayısıyla çeşitlilik, derinlik ve genişlik özellikleri gösteren ve bu özellikleriyle disiplinlerarası işbirliklerine de açık olan mimarlık eğitimi ve meslek pratiğinin, sorunlar, potansiyeller, olanaklar ve öneriler doğrultusunda, aşağıda sıraladığımız temel soruları yanıtlamasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Mimarlık eğitiminde değişen bu akreditasyon yapılanmaları içinde bu soru başlıklarına odaklanmanın, yerel ve bölgesel ölçekte de mimarlık eğitiminin gelişmesine ve bu şekilde daha yaşanabilir, dirençli ve sürdürülebilir yaşam alanları yaratılmasına katkıda bulunulabileceği görüşündeyiz.

Günümüzde, mimarlık eğitiminin çevrimiçi nasıl yürütüleceği ya da uzaktan eğitimle nasıl tasarım stüdyosu kültürü oluşturulacağından bağımsız olarak; COVID-19 sonrasında odaklanmamız gereken tartışmalar ve yanıtlanması gereken bahsettiğimiz bu sorular: (i) mimarlığın nasıl eşitlikçi, çeşitli ve kapsayıcı mekanlar yaratacağı,
(ii) mimarların Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşılmasında ne tür roller üstlenecekleri,
(iii) mimarlık müfredatlarının nasıl toplumsal katılıma da olanak verecek şekilde dönüşeceği,
(iv) yaratıcı mekansal planlamaya, yenilikçi malzemelere, entegre tasarıma ve kentsel kamusal alan kullanımına yönelik yaratıcı bir mimarlık eğitiminin nasıl olacağı olarak sıralanabilir.

Etiketler: