Özel ile Kamusalın Müzakeresi

İPEK YÜREKLİ

Okulu tekil ve içe dönük bir yapı olmaktan öteye taşıyan Beylerbeyi İlköğretim Okulu, mekan içindeki dolaşım kurgusuyla özel ve kamusal katmanlarını çoğaltıyor.

Okullar kimindir? Öncelikle öğrencilerin, öğretmenlerin, okulda çalışan herkesin ama bu geçici ve kalıcı kullanıcılar yanında, elbette ki bulundukları yerin, parçası oldukları topluluğun, kamunun malıdırlar. Son yıllarda mahalle içi okul binalarının büyük bir hızla yıkıldığını ya da başka işlevlere dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Ne kadar üzücü…

Oysa mahalle içindeki okul, sadece eğitim amacı taşımaz; aynı zamanda, bu mahalleye kamusal bir ortam hediye eder. Oyun bahçeleri, spor alanları, tiyatro salonları, kütüphaneleriyle ders saatleri dışında mahallelinin kullanımı için de imkanlar sunar.

İTÜ Beylerbeyi İlköğretim Okulu da Beylerbeyi’nde bir mahalle içinde yer alıyor. Özel okul olmasına rağmen istendiğinde mahalleye hizmet edebilecek bir mimariye sahip: Farklı kotlardaki açık alanları, konferans salonu, havuz, spor salonu ve bunun gibi kullanımlara, okulun işleyişini bozmadan dışarıdan kolaylıkla ulaşılabiliyor.

Okul, öğrencinin hem birey olacağı hem de sosyalleşerek başkalarıyla birlikte çalışabileceği bir yer. Aile çevresi dışında okulda hem kendini ifade etmeyi hem de farklı insanlarla bir arada yaşayabilmeyi öğrenen çocuk için özel ile kamusalın müzakeresi burada başlar. Mahalle ile kurulan veya kurulamayan ilişki gibi, okul ya da kampüs içindeki farklı grupların birbirleriyle ilişkileri de özel olma durumu ve ortaklıklar arasındaki gidiş gelişlerle kurulur. Bu yaklaşımla okulun sistemi ve mekansal nitelikleri bir araya getirdik.

Batıya bakan bir yamaçta yer alan kampüsteki proje arazisi apartman bloklarıyla çevrili; arazinin en alçak noktası ile en üst noktası arasında 17 m kot farkı var. Yerleşim planı için öncelikli hedeflerimizin arasında bu eğimli araziden en verimli biçimde yararlanmak, farklı kotları ve bakış açılarını değerlendirmek vardı.

Kampüsü kullanacak öğrencilerin 3 ile 14 yaş arasında geniş bir yaş aralığında oldukları düşünülerek, farklı yaş grupları için farklı girişler ve ders alanları yanında, farklı kotlarda yer alan bağımsız oyun alanları ve bahçeleri düzenledik. Farklı ilgi alanları olan çocuklar için de gerek kapalı, gerekse açık alanlarda çeşitlilik sağlamaya çalıştık.

4+4 (+4) sistemine uygun olarak düzenlenen okulda, farklı katlardaki sınıfların yaş gruplarına göre bir araya gelmesiyle, her grubun kullanım alanları yatay bir süreklilik içinde yer alıyor.

Böylece farklı kotlardaki bahçeler, farklı yaş grupları tarafından kullanılmalarıyla farklı karakterler tanımlayabildi. Büyük ve tekil bir bahçe yerine, farklı karakter ve kullanımlara sahip birbirinden ayrı küçük bahçeleri tercih ettik. Bu anlamda alan olarak kısıtlı olan ve büyük bir kot farkına sahip olan arazinin topoğrafyasını da etkili bir biçimde değerlendirmiş olduk. Bu yaklaşımla üretilmiş kampüs bünyesinde 48 derslikli, 960 öğrenci kapasiteli ilköğretim okulu ile 12 derslikli, 240 öğrenci kapasiteli anaokulu bulunuyor. Kampüste bu dersliklerin yanı sıra, çağdaş eğitimin gerekliliği olan ve yine farklı yaş grupları için birbirlerinden ayrı olarak kurguladığımız mekanlar da yer alıyor: İngilizce, bilgisayar ve fen laboratuarları; müzik, oyun ve drama, satranç odaları; seramik, resim, gems atölyeleri; kapalı spor salonu, kütüphane, yemekhane. Bunlar dışında, okula ait kapalı yüzme havuzu ve 300 kişilik konferans salonu da kampüs alanında hizmet veriyor.

fotoğraflar: yerçekim / ömer kanıpak ve orhan kolukısa

Projenin diğer önemli kararlarından biri de, dolaşım alanlarını olabildiğince geniş tutarak bu mekanların oturma, hareket etme, koşturma, oynama alanlarına ve farklı faaliyetlere imkan sağlayacağı öngörüsüydü. Bu yaklaşımla, her kata yerleştirdiğimiz amfilerle, hem oturma eyleminin gerçekleştirilmesine hem de katlar arasında mekansal ilişki kurulmasına yardımcı olmayı amaçladık.

Böylece dolaşım alanları binanın omurgasını oluşturuyor ve idari bölümler de bu omurga üzerinde bütün binaya dağılmış olarak yer alıyor. Bina organizasyonunda güvenlik kriterlerine, rahat kullanılan net bir dolaşım sistemi kurulmasına ve derslikler ile yönetim birimlerinin birbirleriyle ilişkilendirilmelerine dikkat ettik. Kapalı alanlar ile açık alanların ilişkisini ve mekan sürekliliklerini önemsedik. Bahçelere hem ana dolaşım alanlarından, hem derslik birimlerinin hollerinden hem de zemin kat dersliklerinden ulaşılabiliyor. Bu şekilde birleştirici olarak kurgulanmış dolaşım alanları bütün katları, birimleri ve bahçeleri bağladığı gibi yönetim birimleri ve bölümlerini de içine alıyor. Bu alanları, ders dışı saatlerde sosyalleşme ve oyun alanları olarak kullanılabilecek esneklikte tasarladık.

Açık ve kapalı spor mekanlarını, arazinin sunduğu imkanları en verimli şekilde kullanarak oluşturmaya gayret ettik. Kütüphaneleriyse kampüsün aydınlık ve merkezi yerlerine yerleştirdik. Bölünmüş bahçe sistemiyle doğal ışığı çoğalttığımız ortamları, kurumsal renklerin izin verdiği ölçüde renklendirerek de niteliğini arttırdık.

Her okulda olması gereken güvenlik ölçütlerini, örneğin binanın kolay ve olabildiğince hızlı boşaltılabilir olmasını, tasarımın önemli bir girdisi olarak gördük. Bu anlamda güvenlik konusu, tasarım süreci ve malzeme seçiminden bütün okulun işleyiş sisteminin kurulmasına kadar verilen bütün kararları etkileyen en önemli unsurlardan biri oldu.

Beylerbeyi Kampüsü’nü, kapalı alanları ve açık alanlarıyla bir bütün olarak, çağdaş bir anaokulu ve ilköğretim okulunun gereksindiği çalışma, öğrenme, oynama, yemek yeme, sanatla uğraşma, spor yapma ve sosyalleşme alanlarını karşılamak amacıyla tasarladık.

Her tasarım farklı ikiliklerin, türlü çelişkilerin bir araya geldiği karmaşık bir yumak yaratır. Bu projenin tasarım süresince de, özgürlük ile güvenlik, kurumsallık ile yaratıcılık, tutuculuk ile açık uçluluk, eğitim ile öğrenme, esneklik ile kalıcılık, kalite ile para, birey ile toplum, özel ile kamusal arasındaki müzarekeler, tasarımı oluşturan ikilemlerin bütününün tartışma odakları oldu.

Etiketler: