Şili Pavyonu: Sınırsız Tahayyüller

Şili Pavyonu, bir hikaye anlatıcısı rolünde. Oldukça düşük bir bütçeyle, geri dönüştürülmüş atıklar ve kolaylıkla ulaşılabilir yerel malzemeleri kullanarak mimari üretimin Şili’nin kırsal peyzajına, folklorik ve dışarıdan değil, içeriden ve dürüstçe eklenmesinin yollarını arıyor. Tasarım sürecinden inşaat sonuna dek projelerin söz sahibi ve sorumlusu olan mimarlık öğrencileri, tarım ve ormancılığın yaygın olduğu kırsala pavyon, durma noktaları, mirador, öğlen yemeği kulübeleri ya da oldukça basit bir şekilde çözülmüş, kalıcı ya da geçici gölgelikler ve karşılaşma alanları üretmiş. Seçilen 15 projenin sorumlusu öğrencilerin ve yeni mimarların ortak bir diğer yanı da, akademik eğitimleri bitince dönüp mimarlık yapacakları bölgelerde bu projeleri üretmeleri. Şili, hikayesini bunun üzerine kuruyor. Şehre değil kırsala bakıyor ve mimarlık eğitimini de işin içine dahil ediyor. Mimarlık eğitimi, yapılı çevreye katkıda bulunmak ve yaşanan yerin ihtiyaçlarına karşılık vermek için biçilmiş kaftan. Belki birinci sınıf atölyesiyle başlansa bu kaygı oluşturulmaya, mesleğini öğrenmek için sistemin içine girmek zorunda olmadığını düşünür öğrenci-mimar. Tahayyül, çıkar ilişkileriyle tıkanmadan, var olandan çoğaltılarak sınırsızlaşır.

Projelerin pavyondaki sergileme biçimleri de dolaylı anılarla dolu. Hepsi aynı malzemeden incelikle üretilmiş maketler tüm zarafetleriyle, 2010 yılındaki Şili Depremi’nde yıkılan evlerden geriye kalan metal çatı kaplama malzemesinden yapılmış yüzeyler üzerinde duruyor. Bu soyutlanmış peyzaj yerleştirmesi, basit bir dille kuvvetli niyetleri anlatmayı olanaklı kılıyor.

Yerel malzemeler ve yapım teknikleri, tarım endüstrisinin artakalan ürünlerini tasarım ve inşa sürecine eklemlemek, mimarlık eğitimi ve öğrenci üretimleri… Şili ve yeni mimarları, ortak bir dil kurmanın işaretlerini taşıyarak cephesi bol bienale kırsalıyla ekleniyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: