Suya Saygı

Isthmus tarafından tasarlanan proje ile hibrid bir park özelliği kazanan Kopupaka Rezervi, 22 hektarlık bir alana yayılan 5 yağmur suyu rezervini kentsel bir park ile birlikte kurguluyor. Berlin’de düzenlenen WAF kapsamında 2016 yılının en iyi peyzaj projesi seçilen tasarımı jüri hem ruhu hem doğayı yakalayan, şiirsel ve yaratıcı bir peyzaj olarak tanımlarken, ekibin Maori geleneklerini başarılı bir şekilde projede uyarladığını belirtiyor.

Alanın mevcut hidrolojik özelliklerinin, bölgedeki dokumacılık tarihinin ve üst üste binen işlevlerin birlikte değerlendirilip yorumlanması, parkın baskın tasarım duruşunu belirliyor. Isthmus’un yöneticisi Grant Bailey Dezeen’e verdiği röportajda, yağış sularının doğaya yeniden karışmadan önce bir filtreden geçtiği Kopupaka Rezervi projesinde temel olanın kültürel anlamda suya saygı duymak olduğunu belirtiyor.

2010 yılında yapılan masterplan ile Totara ve Sakaria dereleri için yeni bitkilendirmeler önerilirken, aynı zamanda oluşturulan beş su havzası etrafında şekillenen yol ağları, oyun alanları ve serbest yeşil alanlar tasarlanmış. Kullanılmayan bir tarım arazisi olan alan, yerel türlerden seçilen suyu süzecek kamışlıklar ile bitkilendirilmiş. Araziye yerleştirilen sepet benzeri strüktürler ise Maori kültüründe bulunan ve yılan balığı yakalamaya yarayan örgü kafeslerden esinleniyor. Üç ana havzanın kenarında konumlanan ahşap strüktürler, geleneksel yöntemlerden esinlenen inovatif bir nehir duvarı meydana getiriyor ve sulak alanlar boyunca oluşan çökeltilerin kontrolünü sağlamak için kullanılıyor. Ahşap örgü dokusu devam ederek yollar ve köprüler oluşturuyor. Geçirimli strüktürler malzemenin, ekolojik döngünün süregitmesine izin veren bir etkene dönüşmesini örnekliyor. Bu strüktürler, üst yüzeylerinde ise oyun alanı, kaykay parkı ve harekeke (Phormium tenax) bitkilerinin bulunduğu kültürel park gibi farklılaşan mekanları meydana getiriyorlar.