Yavaşlama Arzusu

Yakın zamana kadar tarlalarla çevrili Kahrizak, bir süredir hızlı bir biçimde kente dönüşüyor. Kahrizak apartmanıysa içinde bulunduğu yoğun üretimi yavaşlatarak yeniden biçimlendiriyor.

Proje, İran'ın başkenti Tahran'ın güneybatısındaki Kahrizak'ta yer alıyor. Kahrizak, yarı kurak iklimi nedeniyle unutulmuş, bakımsız bir kırsal alanken son yıllardaki hızlı nüfus artışıyla onu bir kente dönüştürecek bir büyüme geçirdi. Geçmişinde başkentte yaşayanların meyve ve sebze ihtiyacını karşılayan tarım arazilerine sahip olan Kahrizak'ın tarlaları, yerini büyük bloklara bıraktı. Kent peyzajındaki bu değişimi zaman içinde oldukça görünür kılan hızlı yapılaşmasının ardındaki en önemli sebep başkente olan yakınlığı. Birbirinden sosyal, ekonomik ve kültürel bağlamda oldukça farklı toplumsal sınıfların yaşadığı Kahrizak, bu farklılıkların sebep olduğu mücadele ve çatışmalar nedeniyle İranlıların gözünde iyi bir imaja sahip değil. Yerin bu bağlamdaki niteliklerinin projeyi zorlu ve ilgi çekici kılması, bizim de çalışma isteğimizin sebebiydi. Barındırdığı özel koşullarla başkentle kurduğu birbirlerini etkileyen ve dönüştüren ilişki, hikayesi olan bir yer olması ve bu hikayeyi içeren bir yapı yapabilme fikri ilgimizi çekti.

fotoğraflar: parham taghioff

Bölgede ikamet edenleri, Şii ve Sünni olarak adlandırılan iki ana mezhebe mensup, alt sınıflardan gelen, düşük gelirli ve çoğunlukla göçmen olan işçi sınıfı oluşturuyor. Muhtemel kullanıcılarının da benzer kültürel geçmişe sahip olacağı düşünüldüğünde, konutların tanımladığı yapı Müslüman toplumunun bir mikro örneği olması açısından önemliydi. Halihazırdaki yapı üretiminde, Kahrizaklıların içinde yaşadıkları yaşam koşulları oldukça korkunç olduğundan yeni üretimlerin niteliğinden çok sayıca fazla olması önemseniyor. Bu nedenle gün ışığı alabilecek hiç bir açıklığı bulunmayan konutlar ne yazık ki çok popüler. Çünkü burada yaşayan insanların alternatifleri karşılayabilecek kadar gelirleri bulunmuyor.

Bu projeyi çalışırken projenin yeri, bölgenin sorunları, yaşayanların yoksullukları ve işverenin Kahrizak'taki yaşama koşullarını iyileştirme isteği ön plana çıktı. İşverenin bu çabası bizi de bölgenin iklim koşullarına ve yaşayanların kültürel alışkanlıklarına en uygun çözümlerle konut inşa etmekte motive etti. Toplumsal bir mit olan iyi mimari üretimin iyi miktarda maddi kaynakla yapıldığı sonuçta da zenginlere ait olduğu yanılgısını kırmayı, düşük maliyetle de nitelikli tasarım ve inşaat yapılabilir diyebilmeyi amaçladık.

Proje bize geldiğinde iki katı inşa edilmişti ve bütçesi de fazlasıyla sınırlandırılmıştı. Yapının yerleştiği kare parselin üç tarafı da başka inşaatlarla çevriliydi ve güneş ışığını almak için geride kalan tek cephe güney cephesiydi. Bu bağlamda bahsetmemiz gerekir; biz projeyi kabul ettiğimizde her kata 55 m2 boyutunda iki birim yerleştirilmişti ve yapılabilecek en iyi şey kuzey kanattaki birimleri tutmak, güneydekilerinse niteliklerini zenginleştirmekti. Böylece kuzeydeki birimlerle yapının kente dönük cephesi arasında verimli bir etkileşim kurulabilirdi. Bunu yapmak projenin zorlu süreçlerinden oldu.

En büyük engel sınırlı bütçeydi. Biz de yerel işçileri sürece dahil etmeye ve tuğla ve beton gibi ucuz yerel malzemeler kullanmaya karar verdik. İkinci engelse kullanıcıların kültürel karakterleriyle bölgede üretilen yapıların çeşidi arasındaki uyumsuzluktu. Örneğin; apartmanların geniş balkonları duvarla çevrilip çatı örülüp evlere dahil edilmişti ya da kiler olarak kullanılıyordu. Ya da balkonların çamaşır kurutabilmek için renkli cam tuğlalarla kapatılması, komşuların görüşünü engellerken gün ışığı kaybolmuyor, ancak binanın dili değişiyordu.

Kullanıcıların balkonlara yaptıkları bu muameleyi göz önünde bulundurunca öncelikle ucuz olduğu için tercih ettiğimiz tuğla; modülerliği, ölçek değiştirebilir bir malzeme olması ve farklı alternatiflerin üretilmesine olanak vermesiyle de arayışımıza cevap oldu. Tuğla birimlerinden oluşturduğumuz balkonlar, kullanıcıların isteklerini karşılamak üzere dönüştürülebilir oldu. Birimler çok ufak olduğundan dolapları buralara yerleştirerek iç mekan kullanımını da arttırdık. Uzun pencere açıklıklarıyla da doğal ışığı mekan içinde çoğaltmış olduk.

İran mimarisinin tarihsel bir prensibi vardır: Bağlamıyla hemhal olmuş ve işleviyle uyumlu yapının genel ölçeğindeki basitliğin ve detaylardaki zenginliğin bir aradalığı. Geleneksel İran mimarisinde, kullanıcılar evlerini sürdürülebilir bir üslupla ve iklim niteliklerini göz önünde bulundurarak inşa ederler. Bu mimari yaklaşım ülkenin farklı iklim bölgelerinde tipoloji çeşitlenmeleri yaratılmasına katkı sağlar. Biz de projemizde bu prensibe sağdık kalmaya karar verdik.

Malzeme seçimi proje için en önemli etkendi çünkü düşük maliyetli ve inşaat alanına kolay nakledilebilir olanı seçmek zorundaydık. Sonuçta, yakınlardaki bir fabrikada üretilmiş kil bloklarını kullanmaya karar verdik. Birimler tuğlayla birlikte uygulandı ve bu aşamanın ardından birimlerin iskeletine uygun bir malzeme bulmaya çalıştık. Ulaşmak istediğimiz mekan algısını verebilecek en ucuz malzeme betondu. Bu seçimle projenin maliyetini en aza indirerek elimizdeki bütçeyi iç mekanları daha nitelikli üretmeye harcayabildik.

Proje görsellerinde de görülebileceği gibi, cephedeki kil blokları, terasların bir kısmını kaplayacak şekilde uyguladık. Tuğla birimlerinin tasarımında İran'ın geometrik örüntülerinden ilham aldık. Her birim, arkasında yer alan mekanın işlevine uygun tasarlandı. Böylece, İran tuğla mimarisi ve konut yapısının gereklilikleri cephede temsil edilmiş oldu. İran'ın çöllerindeki geleneksel konut mimarisini temsil eden bu tanıdık geometrinin yanı sıra yerel inşaat işçilerinin bilgisine sahip olduğu betonun kullanılması da süreci hızlandırdı ve kolaylaştırdı.

Tasarım aşamasının ardından, son inşaat aşamasına gelmeden test ettiğimiz modül sistemini en iyi şekilde uygulayabileceklerinden emin olmak için yerel işçileri eğitmeye başladık. Bu süreçte işverenin sabrı, anlayışı ve güveni çok yardımcı oldu.

Hedefler ancak mimar, işveren ve işbirlikçilerin verimli bir iletişim kurabilmeleri ve bir arada çalışmalarıyla gerçekleştirilebilirdi. Mimar ve işveren arasındaki işbirliğinin ve iletişimin yakın ve kuvvetli olması, bu unutulmuş yerdeki yapının kullanıcıları tatmin etmesinin nedenidir. Birimler daha inşaat aşamasındayken, çevresindeki binalar bittikleri halde boşken oralardaki konutların yarı fiyatına satıldı. Biz tüm bu süreçte bir mimarın başarmak istediklerine ulaştık ve bizim gibi bu projeye herhangi bir biçimde dahil olmuş herkes de yapmak istediklerine erişebildi.

Bağlam etkisi bu projeyi bizim için farklı ve özel kıldı. Projenin konseptini kurarken de onu bedenleştirirken de bunun etkisi oldu. Daha önce mimari üretimde dikkate alınmayan, kendilerine özgü inançları olan kullanıcıların varlığı, yapının çevresindeki benzerlerinden farklı bir süreçle üretilmesi gerektiğini hissettirdi. Bu yaklaşımla, bağlamdan ve içinde bulunduğu çevreden ilhamla tasarladığımız yapı, Kahrizak'taki konut yapılarına farklı bir biçimde yaklaşmanın yollarını açtı. Projenin stili yeni bir paradigma tanımlıyor: Benzer temeller üzerine ve aynı ruhla üretilen farklı biçimlerdeki yapılarla takip edilmeye başlandı.

Projeyi bizim için bu kadar özel yapan en önemli niteliği Kahrizaklı insanların imajı üzerindeki etkisiydi. Bu etkeni tasarım aşamasından inşaat bitimine dek daima göz önünde bulundurduk. Kahrizak'ın farklı ama saygıdeğer karakterini ortaya çıkarmak istedik.

Etiketler: