Yeniden Başlamak!

NURBİN PAKER

Yeni düşünceleri ortaya çıkaran en önemli şey hayal gücüdür.
Albert Einstein

Mimari tasarım eğitimi, kendine özgü bir sistematik içinde farklı fikirleri ve uzmanlık alanlarını bir araya getiren bir düşünce kurma sanatı, bilimi ve pedagojik bir uzmanlık alanıdır.

Mimari tasarım eğitiminin odağını oluşturan tasarım stüdyosu, özgün stratejiler ve araçlar geliştirme becerisini içinde barındırır. Yani içinde yer alan her durum, yeniden başlamak üzerine kurulu stratejiler ve meraklarla şekillenir, tasarlama sürecine odaklanmaya, yaparak ve araştırarak deneyimlemeye ihtiyaç duyar. Mimarlığın hayal gücüne dayandığına inanan bir eğitim, kendini buna göre yapılandırabilir. Öğrenciyi, sonsuz bilgi uzayı içinden ilişkili olanları bularak bir araya getiren ve inşa eden konumunda gören, yapılandırmacı bir yaklaşımla şekillenir. Bu yapılandırmacı yaklaşımdaki temel varsayımlar; bilginin deneyimle kazanılması, öğrenmenin kişisel yorumlarla şekillenmesi ve sürekli gelişen aktif bir süreç olması, bu gelişimin farklı bakış açılarıyla paylaşımı ve farklı araçlarla temsil edilmesi gibi konuları içerir. Mimari tasarım stüdyosu, sürekli iddia etme veya kendini savunma gerekçesi yaratmak yerine, daha fazla bilgiye, ilişki ve araştırmaya yönelten keşif soruları yaratma disipliniyle sadece bugün için değil, geleceğe dair de spekülasyonların üretildiği özgün bir üretim alandır.

Bauhaus Triadic Bale, fotoğraf: Karl Grill
Carpentier workshop, Weimar Bauhaus

Mimari tasarım eğitimi, temel olarak bireysel üretimlere dayalıdır ve mimar adayının, koşullar karşısındaki süreci yapılandırma ve sentezleme becerilerini geliştirmesine odaklanır. Sentez, temelde mimarların ihtiyaç duyduğu önemli bir beceridir ve bu yüzden stüdyoda öğrenciler; bilgiyi yorumlayarak bir araya getirmek üzere uzun soluklu bir performans gösterirler. Sentezin bir kısmı da bilmemiz gerekenleri öğrenmek olduğu için stüdyo deneyimi, aynı zamanda hangi bilgilerin gerekli olduğunu belirlemeyi ve araştırmayı da içerir. Bazen beklenmedik şeyler -projeniz sırasında- yaptığınız şeyleri yeniden düşünmekle ilgili olarak karşınıza çıkar. Çoğu tasarım stüdyosunda kullanılan pedagojik teknik, her öğrencinin sentezleme çabasının eleştirisidir. Tipik olarak, mimari bir konu etrafında bilginin üretilmesi, ilişkilendirilmesi, deneyimlenmesi, bazen uzun ve sıklıkla da yeniden kurgulamalara zorlayan bir "alternatif üretme eylemi" olarak gelişir.

Bu bilgi alanı içinde, doğrudan aktarıma veya öğrenmeye açık konular olsa da esasında mimarlık, daha çok keşfedilenle ilgilidir. Stüdyo ortamı da bu keşif için bireylerin kendi potansiyellerini ve meraklarını nasıl geliştireceklerine dair bir ilişkilendirme biçimi üretilmesini talep eder. Ortaya konan sorunların cevaplarının bilinmemesi, hem yürütücü hem de öğrenciler için hep bir yeniden başlama, yeni araştırma ve keşif alanlarıdır. Her aktör, kasıtlı olarak kendi hayal gücünü pekiştirmek ve entelektüel bir meydan okumayı başarmak üzere, yeniden kurgulanacak tasarım konularına açık ve meraklı bir rol üstlenir. İlgi odağı elbette değişebilir, ama önemli olan heyecanın bulaşıcı olmasını sağlamaktır. Bu ortamlarda her defasında yeniden kurulacak ve çeşitlilik üretecek verilerin ve bireylerin kendini inşa etmesi temeldir.

Stüdyo yürütücülerine de zaman zaman farklı roller biçilir: antrenör, koç, danışman… Bir antrenör, muhtemelen mükemmelliğin ne olduğunu, hedefin ne olduğunu ve onu nasıl elde edeceğini biliyor olduğu için, o amaca ulaşmak üzere önerilerde bulunabilir. Bir koç, hedefe ulaşılmadığında ağır bir eleştirmen de olabilir. Danışman, daha ılımlı bir rol üstlenerek, öğrencinin kendisini keşfetmesine yardımcı olabilir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın yürütücünün esas rolü veya misyonu, her öğrencide doğuştan gelen tasarımcı ruhu serbest bırakmaya, "yüzeyde görünenin altında" olanı keşfetmeye ve onu çıkarmaya yardım etmeye dairdir.

Tasarım sürecini deneyimlemek olarak ele alınabilecek stüdyo eğitiminde, yazının başında da belirtildiği gibi tek bir konuyu öğrenmekten daha karmaşık ve uzun zamana yayılmış bir yapı vardır. İdeal stüdyo çoğunlukla bünyesinde, düşünce-kuram-pratik arasında “öğrenilmiş çaresizlikleri” kırmayı, özgün sözler üretmeyi, yaparak öğrenmeyi, yaratıcı stratejiler geliştirmeyi ve bilgiye ulaşma yollarını araştıran canlı bir ortam sunmayı hedefler. Bu canlılık, belli periyotlarla tekrarlanan sürekli değişimlerle sağlanabilir. Bu değişimler içindeki ilginç anlar ve durumların üstesinden gelinirken, nasıl bir tükenmişlik haliyle başedildiği veya nasıl bir kırılma anı yaşandığına dair de yeni hikayeler ortaya çıkarır.

Buraya dek bakıldığında, mimarlık eğitiminin ve ayrılmaz parçası olarak stüdyonun, farklı araştırmalara konu olabilecek zengin bir perspektif sunduğu gözden kaçmayacaktır. “Stüdyodan notlar” adını verdiğimiz bu köşe de mimarlık eğitimi ile ilişkili olabilecek farklı perspektiflerin, kuramsal, tarihsel, güncel fikirlerin ve deneyimlerin paylaşılması üzerine kurulan bir hayalle oluştu. Her ay yayımlanacak olan yazı dizisi, mimarlık eğitimi uzmanlık alanı içinden farklı konu başlıklarını ve farklı bakış açılarını aynı anda gündeme getirebilmek üzere yaptığımız çağrıya katılan yazarların, mimarlık eğitimi üzerine biriktirdikleri düşünce ve notlarıyla şekillenecek. Köşenin, katkı ve yorumlarınızla zenginleşecek bir diyalog ve canlı bir "stüdyo" ortamı yaratması dileğiyle…

Etiketler: