Yerinde Tasarlamak: Gökçeada

GÖKSEL GÜRSEL

“Yerel projeler uzaktan kumandayla yapılamaz.” Öğr. Gör. Alayça Erözçelik, ÖzÜ

2 gün önce Facebook’ta dolaşırken başlığı oldukça ilgimi çeken bir etkinlik sayfası ile karşılaştım: “Yerinde Tasarlamak”. Merakla içeriğine göz atarken, inandığım ve uzun süredir üzerinde çalıştığım birkaç tanıdık anahtar kelime ile karşılaştım: “Toplumsal Tasarım" (Social Design), “Sosyal Fayda”.

Ardından keyifle, ilham alacağımı düşündüğüm ve yeni şeyler öğreneceğimi hissettiğim bu etkinliğe katılmak için 27 Şubat Cumartesi günü Atölye İstanbul’un yolunu tuttum.

Etkinlik ilham verici olduğu kadar umut da vericiydi. 17:30’a kadar aralıksız not tuttum. Dinlerken ve not alırken “Burada konuşulanları, yaşadıkları çevreyi iyileştirmeye çalışan herkese anlatmalıyım.” derdine düşmüştüm. Bu heyecanımı dindirmek için notlarımı parça parça ancak birbirleriyle bağlantılı bir şekilde yazıya dökerken, keyifle okuduğunuz ve ilham aldığınız bir yazı olmasını şimdiden diliyorum.

ÖzÜ GÖKÇEADA TASARIM ÇALIŞTAYLARI İLE YERİNDE TASARLAMAK
Özyeğin Üniversitesi (ÖzÜ) MTF / İstanbul Tasarım Enstitüsü (İID), 2014 yılından bu yana düzenlendiği “ÖzÜ Gökçeada Tasarım Çalıştayları” ile, yenilikçi tasarım yöntemlerinin yerel sosyo-ekonomik sorunların çözüm süreçlerinde kullanılması için Gökçeada ve çevresinde neredeyse seferberlik ilan etmiş. ÖzÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim üyelerinin yanı sıra University of Edinburgh, Münih MHKM ve İzmir Ekonomi Üniversi'nden öğretim üyeleri de Gökçeada’daki çalışmalara katkı sağlamışlar. Özyeğin Üniversitesi öğrencileri dışında İTÜ, Anadolu, Dokuz Eylül, Atılım, İYTE, İzmir Ekonomi ve Yaşar Üniversitelerinden de toplam 40 öğrenci daha zamanla sürece dahil olmuşlar.

Çalıştayların ana amacı, adanın sahip olduğu kültürel ve doğal kaynakların, adalıların da aktif katılımıyla, katma değeri yüksek “yerel” ürün ve hizmetlere dönüştürülerek, sürdürülebilir ve çevre dostu kalkınma süreçlerine “yerinde” katkıda bulunmak. Bununla birlikte tüm bu süreci “Tasarım Düşüncesi” (ya da Tasarım Odaklı Düşünme) felsefesi/metodolojisi ile gerçekleştirebilmek.

gökçeada

KÜLTÜREL ÇOĞULCULUK: FARKLILIKLARIN ORTAK DEĞERLERLE YAŞAMASI
Kürsüye ilk çıkarak herkese “Merhaba” diyen ÖzÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı Prof.Dr. Alpay Er, 22-28 Haziran 2015 tarihleri arasında Gökçeada’nın Zeytinliköy, Dereköy ve Eşelek köylerinde eşzamanlı olarak gerçekleştirilen çalıştaylar hakkında bilgiler vererek konuşmasını sürdürdü.

-Tasarım, biraz geleceğe yönelik olasılıkları ortaya çıkarmak, onları gösterebilmektir.

Daha önce hiç gitmesem de Alpay Er’in anlattıklarıyla Gökçeada’yı gözümde canlandırabilmek hiç de zor olmadı. Ona göre oradaki en önemli şey Kültürel Çoğulculuktu.

-Farklı inanışlardan, farklı kültürlerden insanlar Gökçeada’da ortak değerler etrafında mutlu ve barış içinde yaşayabiliyorlar.

TASARIM DÜŞÜNÜRÜ BİR BELEDİYE BAŞKANI: ÜNAL ÇETİN
Benim için günün en büyük kahramanlarından biri, yanına oturduğumu başta farketmesem de Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin oldu. Vizyonu, söyledikleri, samimiyeti ses tonundan beden diline, hatta konuşurken gözlerinin parıldamasından dahi çok net anlaşılabiliyordu.

Uzun yıllardır Gökçeada’da yaşamını sürdüren Ünal Çetin, bir belediye başkanından çok Gökçeada’nın kalkınması için ortak liderlik gösteren biri rolüne bürünmüş. Ağzından çıkan şu cümlelerin ardındaki bakış açısını, bugün meclisteki her milletvekiline, her yerel yöneticiye keşke sık sık hatırlatabilsek.

-Gökçeada’da partiler üzeri olmak zorundasınız. Farklılıkları bir arada düşünebilmeyi, çoğunluğun refahını düşünebilmelisiniz.

-Devlet eliyle yapılan herşey Gökçeada’ya zarar vermiş. Ne zaman ki ortak varlıklar Gökçeadalılara bırakılmış her şey yolunu bulmuş. Bu sebeple Gökçeada sosyolojik açıdan kesinlikle incelenmeli, örnek teşkil etmeli.

-Üniversite çalışmaları çoğu zaman teorik yani kitab-i bilgi olarak kalıyor. Bunun ötesine geçip, teoriyi uygulamaya dökebilmeliyiz.

SOSYAL TASARIM YA DA TOPLUMSAL TASARIM
ÖzÜ’den Öğr.Gör. Alayça Erözçelik, “Yerel Kalkınmada Tasarımın Rolü” isimli kısa bir sunum gerçekleştirerek, toplumsal tasarımdan ne anladıklarını dinleyiciler ile paylaştı.

-Küresellik de yerel olmanın bir bütünü aslında. Aynı bütünün farklı ölçeklerdeki parçaları. Birbirleriyle örüntülü, birbirlerine bağlılar.

-İnandığımız ve üzerinde durduğumuz şey sürdürülebilir inovasyon için kalkınma.

-Bu kavramı Tasarım Düşüncesi’nin (yani Design Thinking’in) yerele taşınmış hali gibi düşünebiliriz. Kavramın önemli parçalarını SLOC adı verilen senaryonun kısaltmasıyla anlatabiliyoruz: Small (Küçük), Local (Yerel), Open (Açık) ve Connected (Bağlı).

-Tasarımcıların asıl rolü karmaşık sorunların çözümünde katalizör rolünü üstlenebilmeleridir. 3 tasarım yöntemine önem veriyoruz: eylem araştırması, katılımcı tasarım ve co-design.

-Köyü yeniden şekillendirmek (regeneration) için 3 şeye odaklandık: gelişim senaryoları, üretim fikirleri, iş modelleri.

45 DAKİKALIK DEV BELGESEL
Sunumların ve konuşmaların hemen ardından, ÖzÜ Gökçeada Tasarım Çalıştayları sırasında çekilen görüntülerden oluşan 45 dakikalık bir belgesel ilk kez paylaşıldı. Gözlerim ekrandayken, satır aralarından önemli olduğunu düşündüğüm şeyleri kaydetmeye devam ettim:

-Çalışmaların tümü yapılırken, yeni fikirlerin, Gökçeada’nın dokusuna uygun olması için özel bir çaba gösterilmiş. Örneğin köylerin içerisindeki bazı yönlendirme levhalarının tasarımları, köyün içindeki kayalar üzerine oyularak gerçekleştirilmiş.

-Ekranda görünen her bir akademisyen asıl önemli olanın ihtiyaçları çok iyi belirlemek olduğunu defalarca vurguladı diyebilirim.

-İhtiyaçların keşfi sırasında köyün sakinleri ile sık sık sohbet edilmiş. Onların istekleri, hayalleri, dilekleri, şikayetleri, hedefleri ve hayalleri üzerinde durulmuş. Onların üzerinden birlikte fikirler geliştirilmiş. Bununla birlikte sık sık hikayelere başvurulmuş derindeki ihtiyaçları doğru tespit edebilmek için.

-Köy halkı için bir dilek ağacı oluşturulmuş köyden toplanan basit malzemelerle. İnsanlar dileklerini tutturmuşlar dilek ağacına tasarımcılara yardımcı olması için.

-Farklı kullanıcıların farklı çıkarları olabileceği sık sık vurgulanıyor yine. Böyle bir durumda ortak dilekleri biraraya getirmeye çalışmış tasarım ekibi.

-Öncelik adanın dışındaki insanları adaya çekmek olmamış. Öncelik varolanların adayı sahiplenmesi ve tasarım süreçlerine dahil olması olarak belirlenmiş.

-Gökçeada’da yaşayan el sanatlarını daha işlevsel hale getirmekle ilgili sık sık sahneler geçiyor gözümün önünden belgesel boyunca. Gökçeadalı’ların kumaşları yeniden kullanarak ürettiği cacala bunun en güzel örneklerinden. Bir sahnede tasarım ekibi cacala ile iPad/iPhone kılıfı üretmeyi bile konuşuyorlar.

-Farklı köylerde, farklı ekonomik seviyedeki insanlarla çalışırken farklı seviyede zorluklar yaşamış tasarım ekibi. Yoksuluğun daha çok olduğu bölgelerde iletişimin zayıf olduğu farkedilir bir zorluk olmuş onlar için.

-Coğrafi/bölgesel müdahaleleri düşünürken, bölgenin özünü kaybetmeden yatırımcıyı da çekebilmeyi düşünmüşler. Sık sık da bu süreçte mülkiyet problemleri ve finansal destek mekanizmalarının olmayışıyla yüzleşmek durumunda kalmışlar.

-Yazın yapılan çalışmalardan önce, kış boyunca sorunlar ve ihtiyaçlar üzerinde ön çalışmalar/araştırmalar gerçekleştirilmiş.

-Yereldeki ürünlerin görünürlüğünü sağlamak, onları markalaştırmak için, yerele ait paketleme ve etiketleme sistemleri/tasarımları üzerinde çalışmışlar.

-Tüm ekibin en büyük dileklerinden bir tanesi, modellerin kendi kendilerini çevirebilmesi. Özellikle ekonomik yönden kendi kendisini sürdürebilmesi.

GÜNÜN SONUNDA: YERİNDE TASARLAMAK İÇİN İLHAM
Günün sonunda dinleyicilerin katılımıyla ufak bir panel gerçekleştirildi. Fikirlerin hayata geçirilmesiyle ilgili ortak niyet dile getirildi ve ilk öncelik ihtiyaçlar üzerinde duruldu.

Benim için günün sonu, uzun zamandır hayata geçirmek için gün saydığım ve modelin tasarım aşamasında sonlara geldiğim SOGLab Sosyal Girişim Laboratuvarı hakkında bol bol yeni ilhamlar alarak geçti. Bununla birlikte sık sık WhatsApp’tan K.Ö.Y. (Köye Öğrenci Yardımı) Projesi’ni yürüten arkadaşım Yaşar Temiz’e ilham aldığım şeyleri heyecanla yazmaya çalıştım ve “Biz neler yapabiliriz köylerde?” sorusunu sık sık kendime sorarak evin yolunu tuttum.

Tasarımcı düşünceye, tasarıma olan inancım, ÖzÜ Gökçeada Tasarım Çalıştayları sonunda yaratılan farkındalığı görünce daha da arttı. Uzun zamandır farklı yaştan ve farklı disiplinlerden katılımcılarla gerçekleştirmiş olduğum “Sosyal Fayda için Tasarım Odaklı Düşünme” atölyesini daha sık yerelde yapabilmek adına derin bir ilham aldım.

Kim bilir belki bir gün siz okuyucum ile, bir elimizde post-it diğerinde ise yaprakların, doğanın verdiği o bütünlük hissi ile birlikte ve yerinde tasarlayarak yeniden karşılaşabiliriz.

*Yazının Göksel Gürsel'in sitesinde yayınlanan haline buradan ulaşabilirsiniz.

Etiketler:

İlgili İçerikler: