XXI’de bu ay Adept tasarımı Vestre Fiyort Park, Sealab’ın Jai Jagat Tiyatrosu, O-office Architects tasarımı Lianzhou Fotoğraf Müzesi, Tato Architects’in The Blend Inn Oteli, Zemberek Tasarım’ın Akmerkez Grandma projesi ve Studio Yaron Tal tasarımı Segev Kitchen Garden var. Ayrıca Eren Can Altay’ın Belgrad’ı bir iktidarlar sahnesi olarak ele aldığı yazısını, Hülya Ertaş’ın hızla tükettiğimiz gezegenimiz için harekete geçmeye davet eden Dünyanın Sonundan Sonra sergisi izlenimlerini, Lerzan Aras’ın kaleminden Le Corbusier-Balkrishna Doshi ikilisi ve mimarlık eğitimi için düşündürdükleri ile Murat Çetin’in Zonguldak Üzülmez lavuar ve atölye binaları proje önerisini madencilik kültürü ve eklemlenme üzerinden incelediği yazısını da okuyabilirsiniz.
Aslında farkında olmadan toplarız, biriktiririz, imleriz şeyleri. Her şeyi, elle tutulabilir ya da tutulmaz olanları.
Tarihi yapıların maruz kalacağı her müdahale, her yenileme, her dönüşüm özünde bir eklemlenme olgusu barındırıyor.
Bir şehri kıymetli kılanın ne olduğuna ya da kentlerin nasıl olması gerektiğine dair yaygın kanı tıpkı dünyadaki her şey gibi değişip duruyor.
Hesaplamalı tasarımın kemikleşmiş müfredata sahip mimarlık eğitimine dahil edilmesi, pek tabii sancılı bir süreç.
Hafıza, bir grubun oluşmasında ya da o grubun grup olmaya devam etmesinde kilit bir roldedir.
Ne tuhaf değil mi? Meydanın bir tarafında bir cami yükselirken tam karşısında Cumhuriyet döneminin simge binası AKM yıkılıyor.
Bütüncül olarak kurgulanmış mimari yapılar bireylere, fiziksel deneyim kadar, kendisinin aracı olarak rol aldığı zihinsel bir deneyim de yaşatıyor.
Hapishane tasarımlarının mimarlığın vitrinine çıkmaya başlaması sadece Türkiye’de değil dünya çapında karşılaşmakta olduğumuz bir durum.
Güzellik kavramı genelde sevgi duygusu uyandıran görsel bir kalite olarak açıklansa da duyuları hoşnut eden niteliklerin bileşimidir.
“Dünyanın Sonundan Sonra” sergisi, son hızla tükettiğimiz gezegenimizin yaşadığı iklim değişikliğini sorguluyor.
Lerzan Aras, 2018 Pritzker ödülünün sahibi Balkrishna Doshi ile Le Corbusier’nin fotoğrafından yola çıkarak ikilinin düşündürdüklerini yazdı.