Bağlam Üretme Platformu Olarak Sergi Mekanı: “See The Water”

İTÜ İç Mimari Tasarım Uluslararası Yüksek Lisans Programı (IMIAD) kapsamında gerçekleştirilen See The Water başlıklı yaz çalıştayı ve sergisi, sergi mekanını üretken bir sistem olarak ele alarak iç mekanda su tüketiminin nasıl görülebilir kılınabileceğine yanıt veriyor.

Gittens (ve diğerleri), eskiz defterini, yaratıcı sürece ve görsel fikirlerin formüle edilmesine katkıda bulunan temel bir çalışma aracı olarak tanımlar (Gittens, El-Bizri ve Bartram, 2014). Diğer yandan, bunu sadece fiziksel bir araç olarak ele almak yerine bunu bir mecra, bir ortam (environment) olarak ele almak da mümkündür. Bu mecra, fikirlerin gelişim sürecinde aktifleşen, dinamik, üzerinde katmanlaşan bilgiyi toplama potansiyelinin yanında anlık bilgiyi de bir anda ön plana çıkartabilecek, kendini de yeniden üretebilen etkileşimli bir ortamdır.

Eskiz defteri ve noktasal gridal.

Tıpkı bir eskiz defteri gibi, 2022 IMIAD Uluslararası Çalıştayı için üretilen sergi de katmanlı bilgiyi ortaya koyabilecek, yorumlanabilir (interpretable), alternatif-kişiselleştirilebilir (customizable),esnek bir üretim alanını ortaya koyar. Bu üretim mecrası bir eskiz defteri gibi, müdahaleye açık, açık uçlu ve esnek ama aynı zamanda toplayıcı bir ortamdır. Bir nevi mekansal bir ortama dönüşen defter, bir toplanma, kolektif tartışma ve üretim altlığına dönüşen bir sergi altlığı olarak karşımıza çıkar.

2022 IMIAD Uluslararası Çalıştayı için üretilen sergi altlığı.

Ne işe yarar, eskiz defteri üzerindeki noktalar?
Eskiz defterlerinde yer alan çizgiler -çoğunlukla noktalar- düşünceleri ve yazıları iliştirmek (attach), ayırmak veya birleştirmek, aynı sıraya koymak veya altalta koymak için üretilen kılavuzlardır. Tercihen düşünce sahibinin isteğine göre vurgulanan veya bazen görmezden gelinen arka arka sayfalardır. Sayfalar üstünde adeta yeni bir alt katman oluşturur. Çoğunlukla birer kılavuzdur. Bir eskiz defterinin potansiyellerinden yola çıkan sergi mekanı da bu göreceli görünür noktaları üzerinde barındırır. Oluşturulan sergi mekanı üzerinde yeni bir katman, bir gridal oluşturur.

Bir ilişme (attach) biçimi olarak noktasal gridal.

Eskiz defteri gibi, sergi üzerindeki gridal boşluklar da fikirlerin üretilmesinde, fikirlerin üretime dönüştürülmesinde sadece bir altlık değil birer araç olarak da yer alırlar. Sergi üzerindeki gridal yapı bir yol gösterici olarak ortaya konulurken, esnek ve katmanlı üretim ve fikirler için de kılavuz görevi görür.

Sergi kanvası, üretimi tetikleyen fikirler, manifestolar için üretken bir zemin oluşturur. Bu zemin hem bir tartışma ve kolektif buluşma odağıdır; hem de çoklu üretim için bir üretim “mahali”dir.

Bir kolektif tartışma ortamı olarak sergi kanvası.

Mikro ölçekten makro ölçeğe suyu görülebilir kılma: “See the WATER”
İçinde bulunduğumuz antroposen dönem; insanların Dünya’ya olan olumsuz etkilerinin en üst düzeye ulaştığı, doğal kaynakların aşırı tüketildiği bir dönem olması anlamında tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamamızın zorunlu olduğu bir dönemi de tarifler. Şüphesiz ki “su”, içinde bulunduğumuz tüketim kültürüne ilişkin yapılacak sorgulamaların, öncelikli başlığı olarak kendisine yer bulmalıdır. Kentsel ölçekte suya olan talebin nüfus artışı ve hızlı büyüyen ekonomiler nedeniyle artmasının yanı sıra, su kaynaklarının giderek azalmasındaki en önemli etkenin insanların su tüketim miktarında olan artış olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, günlük hayatımızda ne kadar su tükettiğimizi görüp bunu görünür kılarak su tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamak, mikro ölçekte alınacak önlemlerin makro ölçekteki sorunların çözümüne etkisini görmek anlamında önemlidir.

Su tüketimine yönelik mikro ölçekte alınacak önlemler, suyun günlük hayat içerisindeki kullanımı açısından iç mimarlık ölçeği ile de ilişkilidir. İnsanın, en temel aktivitelerini gerçekleştirdiği ve zamanının çoğunu geçirdiği konutlar ve konutlara ilişkin alt mekanlar, bu bağlamda ele alınabilecek mikro birimlerdir. Bu mikro birimler içerisinde suyu görünür kılmaya ilişkin yapılacak sorgulamalar, makro ölçekteki sorunları da görünür kılacaktır. Suyun konut içerisinde gezinen borularda gizli kalması, onun tüketilmediği anlamına mı gelir? Suyun evlerdeki görünürlüğü artarken tüketimi nasıl azaltılabilir? Suyun görünürlüğü ve tüketim bilinci konut kapsamında farklı bakış açıları ile nasıl ele alınabilir? Su, bir konut içerisinde sadece ıslak hacimlerde mi tüketilmektedir? Bu ve benzer sorgulamaların yapılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi sadece bir konut birimi için değil, suyun geleceği için de önemli bir adımdır.

İstanbul’da bir kişinin bir günde tükettiği su miktarı.

Bu doğrultuda, 2022 IMIAD Uluslararası Çalıştayı kapsamında, suyun konuttaki yolculuğu ve bu yolculukta karşılaştığı durumlar, iç mimarlık ölçeğinde yeniden ele alınarak, su kullanım alışkanlıklarının ve suyun görünür olmasının su tüketimine etkisi, suyun hem varlıksal hem de kavramsal çerçevesi doğrultusunda ve iç mimarlık ölçeğinde tartışıldı. Bu tartışma, bir konut mekanı kapsamında incelenerek konutu oluşturan temel alt birimler olan banyo, koridor, oturma odası, balkon, depo, mutfak ve yatak odası bağlamlarında ele alındı.

Banyo, bir iç mekanda su tüketiminin en yoğun biçimde gözlemlendiği hacimdir. Banyoda yer alan ve su tüketimine aracılık eden donatılar, suyun görünür kılındığı temel elemanlardır. Banyoda görülebilen bu su tüketiminin yanı sıra banyo, su kullanımı ile ilişkili çeşitli eylemleri ve kullanıcı belleğini de içerisinde barındırır. Bu noktada, banyodaki su tüketimi,farklı kişisel deneyimlere aracılık eden, pozitif ve negatif deneyimler üzerinden irdelendi. Banyodaki su kullanımı ve bu kullanımı sağlayan donatılar, çalıştay katılımcılarının kişisel deneyimlerin bir parçası haline getirilerek hikayeler üzerine kurulu bir deneyim mekanı yaratıldı. Eskiz defterinden esinlenerek üretilen platform üzerinde, yatay düzleme yerleştirilen borular ve düşey düzlemde yer alan banyo donatıları arasında ilişki kuruldu. Her bir dikey boru, banyo ile bağ kuran negatif ve pozitif deneyimlerin bir kategorizasyonu sonucunda oluşturuldu. İç mekanda saklı kalan gizli boruların bir tasvirini oluşturan düşey ve yatay şeritler, her bir deneyimin ilişkili olduğu banyo elemanını tariflemek için kullanıldı. Suyun banyo kullanıcısı ile kurduğu bağın, su kullanımına ilişkin deneyimsel bir farkındalık yaratması amaçlandı.

Pozitif ve negatif deneyimler üzerinden irdelenen su-ıslak hacim ilişkisinin sergi deneyimine dönüşümü.

Koridor, bir konut iç mekanında su tüketiminin en az görüldüğü alt mekan olarak düşünülebilir. Bu noktada suyu görememek, suyun kullanılmadığı anlamına mı gelir? Duvarların ardına gizlenmiş borularda suyun koridor ile kurduğu ilişki nasıl açığa çıkarılabilir? Bu sorulardan yola çıkılarak ele alınan koridor kesitinde dikey ve yatay platformlar arasında bir boşluk açılarak, yeni bir ara mekan üretildi ve ana sergi strüktürü üzerinde deneyimlenebilen bir koridor hacmi yaratıldı. Üretilen boşluğun sağında ve solunda kalan ana sergi strüktürü ise koridora açılan odalar olarak hayal edildi. Konut iç mekanında olduğu gibi döşemenin altından odalara ulaştırılan su, deneyimsel koridor mekanında yansıtıldı, bireysel su tüketimi koridor boyunca kullanılan ve değişip dönüşebilen renkli aydınlatma sistemi ile görünür kılındı. Konuttaki su döngüsü ile ilişki kuran ve su tüketimini azaltacak öneriler, ana gridal sistem üzerine yerleştirildi ve sergi ziyaretçisi ile etkileşim kurmayı sağlayan bir arayüze dönüştürüldü.

Koridorda tüketilen suyu görülebilir kılma için üretilen etkileşimli sergi arayüzü.

Oturma odası, suyun kullanılmadığı bir konut alt mekanı olarak düşünülse bile, bu mekanın içerisinde barındırdığı gizli su aktarım boruları ve çeşitli nesneler, bu mekanda su tüketiminin habercisi niteliğindedir. Oturma odasında kullanılan bir kalorifer peteği ya da klima, ev içi ısı dengesini sağlama amacıyla suya ihtiyaç duyar ve suyu tüketir. Oturma odasına yerleştirilen bir bitki sulanmaya ihtiyaç duyar, bir akvaryumun suyunun değiştirilmesi gerekir. Bu nedenledir ki su, oturma odasında da görünür kılınır, bir nesne doğrultusunda tüketilir. Bu döngünün ve kullanım senaryolarının ortaya konması ise su tüketimini vurgulayarak görünür olmayanın görünür kılınmasını sağlar. Bu durumun, oluşturulan sergi bağlamında yansıtılması için oturma odasında su tüketimini gerektiren eylem ve nesneler dikey sergi strüktürüne yerleştirildi. Bu eylem ve nesnelerin her biri, birer serum düzeneği ile ilişkilendirildi ve daire kesitli bir borunun farklı kullanımları sayesinde birbirleri ile ilişki kuruldu. Her bir serumdan damla damla akan suyun, serginin yatay düzleminde yer alan kaplarda toplanması sağlandı. Her bir eylem için birkaç damla halinde harcanan su miktarı, bir araya geldiğinde önemli bir su tüketim miktarını oluşturdu. Suyun tek bir damlasının bile makro ölçekteki tüketime etkisi ortaya konmuş oldu.

Oturma odasında gerçekleştirilen eylemler ve kullanılan nesneler çerçevesinde tüketilen su miktarının makro ölçekteki su tüketimine etkisinin görünür kılınması.

Balkon, konutlarda dış ortama doğrudan erişimi sağlaması bakımından önem taşır. Bu bağlamda suyun konut içerisindeki içsel yolculuğunun tariflenmesinin yanı sıra dış mekan ile kurduğu ilişkinin ortaya çıkarılması, suyun balkondaki görülebilirliğini artırır, tüketiminin azaltılmasına yönelik bir farkındalık yaratır. Bu farkındalığı arttırmak için su filtreleme sistemlerinden esinlenerek üretilen enstalasyonda, her bir bina su sistemi ünitesi olarak tanımlandı. Terastan toplanan yağmur sularının ve konut içerisinde üretilen kirli suların toplanarak bir filtre sistemine yönlendirilmesi, kademeli olarak temizlenip süzülerek konut iç mekanında yeniden kullanılması düşünsel olarak sağlandı. Bu geri dönüşüm mekanizmasının tasarımında kullanılan su boruları ile bu boruların yalnızca dış mekan estetiğini değil aynı zamanda iç mekan kalitesini iyileştiren dikey bir eleman olduğunun yansıtılması hedeflendi.

Su filtreleme sistemlerinden esinlenerek oluşturulan ve suyun iç mekandaki sürdürülebilirliğini hedefleyen balkon kesiti üretimi.

İklim krizi ile birlikte tetiklenmekte olan su krizi, güncel bir küresel sorun olmakla birlikte her geçen gün etkisini daha da hissettirmektedir. Artan su tüketim anlayışı ile birlikte de bu etkinin giderek artacağı düşünülmektedir. Günümüzde bile özellikle kurak iklimlerde sürdürülen suyun depolama savaşları, gelecekte tüm canlılar için bir problem teşkil edecek ve belki de evimizdeki depolarda sakladığımız başlıca ürün su olacaktır. Depo hacimlerinin su ile kurmakta olduğu bu post dramatik ilişkinin yanı sıra, bu depo alanlarının dört bir çeperinde gezinen konut su sistemleri de suyun depolanabileceği önemli alanlardır. Bu noktada su tüketiminin ve depolanmasının sürdürülebilirliği için yeni bir öneri geliştirildi. Bu öneride yağmur suyunun konut duvarlarımızın içinde depolanabilmesi için evin duvarlarının bulut deposu olarak kullanılması ve her mekana özel çeşitli bulut depolarının üretilmesi hedeflendi. Bulut duvarlarında suyun yeniden kullanımının arttırılarak suyun kolaylıkla alınabileceği, su tüketiminin azaltılarak sürdürülebilir hale getirilebileceği yansıtıldı.

İç mekanda suyun sürdürülebilirliği ve görülebilirliği için geliştirilen bulut depo fikrinin sergi altlığı üzerindeki ifadesi.

Mutfak, bir konut içerisinde suyun hem doğrudan hem de dolaylı olarak tüketiminin görülebildiği başlıca mekanlardan biridir. Bu tüketim, mutfak içerisinde temel olarak pişirme, temizlik ve yıkama eylemleri çerçevesinde gerçekleşir. Mutfaktaki ideal su tüketim miktarı 25 litre olup bu tüketimin 6 litresini temizleme, 4 litresini pişirme 15 litresini ise yıkama eylemleri oluşturur. Bu alanda su tüketimini azaltmak için önemli olan asıl nokta, bu eylemlerin gerçekleştirilmesi esnasında dikkat edilmesi gereken detaylarda saklıdır. Bulaşıkların elde yıkanması yerine bulaşık makinesinde yıkanması, bulaşık makinesi programlama süresinin kısaltılması, su tasarrufu sağlayan musluk sistemlerinin kullanılması gibi çeşitli kullanım önerilerinin geliştirilmesi mutfakta harcanan su miktarını azaltmak için önemli adımlardır. Bu bağlamdaki farkındalığı arttırmak adına, eğitmeye yönelik eğlendirici ve bir o kadar da sergi katılımcısı ile interaktif bağ kuran bir sergi kesiti üretildi. Serginin ana dikey bileşeni üzerine yerleştirilmiş olan mutfak eylemleri ve bu eylemlerde tüketilen su miktarı, birbirleri ile ilişkili, dinamik ve geçirgen bir boru sistemi kesitinde ifade edildi. Sergi ziyaretçisinin başlangıç noktasından bir bilye alarak boru sistemi içerine yerleştirmesi ve sistemi aktifleştirmesi sağlandı. Birbirini takip edecek şekilde tasarlanan şeffaf boru kesiti içerisinde hareket eden bilyeler sayesinde her bir eylemin birbiri ile ilişkisinin ve bu esnada tasarruf edilebilecek su miktarının sergi ziyaretçisine aktarılması amaçlandı.

Mutfakta gerçekleştirilen eylemler esnasında tüketilen su miktarının interaktif sergi sistemine dönüştürülerek su tasarrufunun görünür kılınması.

Yatak odası, genellikle doğrudan su kullanımının olmadığı ancak dolaylı yollardan su tüketiminin gerçekleştiği konut alt mekanıdır. Bu sebeple, yatak odasını ele alan gridal sergi yüzeyleri ile birlikte, sanal su olarak da tariflenebilen bu dolaylı tüketim sistemi ele alındı, yatak odasının içerisinde barındırdığı nesnelerin üretimi için ne kadar su tüketildiğinin gösterilmesi amaçlandı. Yatak odası içerisindeki nesneler 1cmx1cm ölçülerindeki birim kareden başlayarak soyut bir şekilde temsil edildi. Her bir nesnenin üretiminde tüketilen su miktarı doğrultusunda birim karelerin yüzey alanı büyütüldü. Mevcut sergi düzeneğinin sunmuş olduğu dikey ve yatay akslar sayesinde, yatak odasındaki sanal su tüketiminin istatiksel verisinin bir sergi düzeneği bağlamında nasıl ele alınabileceği aktarıldı.

Yatak odasındaki sanal su tüketim miktarını aktaran istatiksel verilerin sergi altlığı bağlamında yorumlanması ve sanal su tüketiminin açığa çıkarılması.

IMIAD programının amacı, iç mimarlık yüksek lisans eğitimini uluslararası düzeye çıkarmak, disiplinlerarası eğitim ve mesleki deneyimleri ulusal ve uluslararası ortamlarda paylaşmak, mesleki iletişim ortamını güçlendirmek, farklı ülke, kültürel ortam ve mesleki koşulları öğrencilerle buluşturmak ve iş alanlarını ülke dışına taşımaktır. Bu bağlamda, yüksek lisans öğrencileri bir dönem boyunca programın ortağı olan kurumlarda uluslararası eğitim tecrübesi sonrasında her bahar yılı sonunda düzenlenen çalıştaya katılarak işbirliğine dayalı tasarım süreçlerini deneyimlediler. Bu misyonla gerçekleştirilen “See the Water” çalıştayı süresince ortaya çıkan tasarımlar İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Taşkışla Kampüsü 203 numaralı derslik koridorunda ziyaret edilebilir.

Kaynaklar:
Gittens, El-Bizri & Bartram, (2014). Recto Verso: Redefining the Sketchbook, Routledge, London.

Organizasyon Düzenleme Kurulu
Prof.Dr. Ervin GARİP
Doç.Dr. Banu GARİP
Araş.Gör. Gözde GÖKDEMİR
Araş.Gör. Uğur Efe UÇAR
Araş.Gör. Fırat KÜÇÜKERSEN

Etiketler: