“Dünyanın Sonundan Sonra” sergisi, son hızla tükettiğimiz gezegenimizin yaşadığı iklim değişikliğini sorguluyor.
Hapishane tasarımlarının mimarlığın vitrinine çıkmaya başlaması sadece Türkiye’de değil dünya çapında karşılaşmakta olduğumuz bir durum.
Aslında farkında olmadan toplarız, biriktiririz, imleriz şeyleri. Her şeyi, elle tutulabilir ya da tutulmaz olanları.
Ne tuhaf değil mi? Meydanın bir tarafında bir cami yükselirken tam karşısında Cumhuriyet döneminin simge binası AKM yıkılıyor.
Hafıza, bir grubun oluşmasında ya da o grubun grup olmaya devam etmesinde kilit bir roldedir.
Lerzan Aras, 2018 Pritzker ödülünün sahibi Balkrishna Doshi ile Le Corbusier’nin fotoğrafından yola çıkarak ikilinin düşündürdüklerini yazdı.
İklim araştırmacılarının sıkça dile getirdiği küresel iklim değişiklikleri ve sağanak yağmurlar, akabinde karşılaştığımız sel manzaraları günümüzde kent yaşamının normali olmaya başladı.
Dünyanız değiştirebileceğiniz kadar geniş. Bu dünya benim eylem alanım; aracılığımı (agency) dünyaya açtığım alan.
Uzun süreden beri “bekleme odası”ndayız. ...Beklemek, sanıldığı gibi durağan bir eylem değil, aksine, kişiyi düşünmeye, sorgulamaya ve yüzleşmeye iten bir hesaplaşma süreci.
Kirli deniz kokusu, vapur sirenleri, rüzgarla dalgalanan bayrakların hışırtısı, inilip çıkılan köprü basamaklarındaki ayak sesleri…
Tüm yararlı kullanım alanlarına kulak misafiri olan goygoycu, Voronoi’nin mimariye aktarılma olasılığıyla mest olur.
Kentin onu var eden insan gibi karmaşık, tarifsiz tinini gözden kaçırmadan geniş bir açıyla yaklaşılmalı kente. Kendi gibi olmasına, kendiliğindenliğine imkan tanınmalı.
Biz üniversitelerde proje yürütücüleri olarak öğrencilerin hangi yollardan yürüyeceğini belirleyemeyebiliriz, ancak hangilerinden çıkamayacaklarını biliriz.
Gün geçtikçe kentleşen dünya yüzeyi üzerinde kent nihai bir model ve hemen her şey için temel bir ölçü müdür?
Bertan Koyuncu, mekansal tahakküm ve karşı direniş pratiklerini deneyim üzerinden ele aldıkları atölye süreci ve sonuçlarını yazdı.
Türkiye’deki ilk yerli otomobil girişimi olarak kabul edilen Devrim’i üretmek için bir grup mühendis ve mekanik, Eskişehir’deki bir TCDD hangarında bir araya getirilir.