NSMH “Nevzat Sayın: Düşler, Düşünceler, İşler 1990-2004” Kitabını Açık Kaynak Olarak Paylaştı

2004 yılında Yapı Kredi Yayınları’ndan Tansel Korkmaz editörlüğünde yayınlanan “Nevzat Sayın: Düşler, Düşünceler, İşler 1990-2004” kitabı NSMH tarafından açık kaynak olarak paylaşıldı.

Günümüz Türk mimarlığının önde gelen yaratıcılarından Nevzat Sayın’ın yaşamsal uğraşını, bir çağrıya kulak vererek düştüğü yolu “resimler ve levhalar” yardımıyla anlatan kitap Tansel Korkmaz’ın, Nevzat Sayın’la yaptığı uzun söyleşilerden yola çıkarak oluşturduğu metinler; fotoğraflar, çizimler ve mimarın düşüncelerini yansıtan notlardan oluşuyor.

Kitaba Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri (NSMH)’nin web sitesinden ulaşmak mümkün.

Önsözde Tansel Korkmaz kitabı şu sözlerle tanımlıyor:
“Kitabı ‘bir mesleki pratik atlası’ olarak adlandırabiliriz. Atlas, TDK sözlüğünde “bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap: anatomi atlası, dil atlası.” olarak tanımlanıyor. Meslek için Osmanlıca-Türkçe sözlüklere bakacak olursak ‘sülûk’tan türemiş olduğunu görürüz ki bu da “bir yola girme” anlamına gelir, bir çağrıya kulak verme, çağrının peşine düşmeyi ima eder. Sözcüğün İngilizce (vocation) ve Almanca (beruf) karşılıklarının izini sürdüğümüzde ikisinin de kutsal bir çağrıyla yola düşme anlamından geldiğini görüyoruz. Sonuç olarak kitap, Nevzat Sayın’ın yaşamsal uğraşını, bir çağrıya kulak vererek düştüğü yolu “resimler ve levhalar” yardımıyla anlatıyor. Neden bir mimarın mesleki pratik atlası başkalarını ilgilendirsin? Her şeyden önce mimarlık mimetic bir etkinlik olduğu için. Burada öykünülecek olan mimarın yapıtlarının kendisi değil hiç kuşkusuz. Mimesis kalıp çıkarmakla ilgilenmez, nesnenin peşinde değildir. Öykünülen tutulan yoldur: Tutulan yolda başkalarının izi takip edilir, çünkü kulak verilen çağrı ortaktır. Belki de yol uygun sözcük değil, patika demek daha doğru, belli belirsiz oluşunu vurgulamak için. Çağrı hem bir belirsiz ‘ilk başlangıç’ hem de ulaşılamayacak bir ‘en son’ olarak tam anlamıyla kavranamayan, gizil bir çağrıdır; varlığından ancak başkalarının bıraktığı silik izlerdeki anlık parıltılardan emin olabiliriz.”

Etiketler: