Almanya Pavyonu: Aitliğin Retoriği
Alman dilinin tam anlamıyla tercüme edilemeyen benzersiz kelimeleri var. Pavyonun isminde geçen “Heimat” da bunlardan biri. Sözlük anlamı “kişinin doğduğu ya da kalıcı olarak ikamet ettiği ülke ya da bölge” demek olan kelime, ev ya da anayurttan çok daha fazlasını; taşıdığımız değerleri hatta gelenek ve hikayelerle bizlere aktarılan, büyükannelerimizin “heimat”larını da içeriyor. “Kalbin neredeyse, evin orasıdır” sözündeki “ev”e yaklaşan bir anlam. Alman Pavyonu, Aravena’nın bienal temasını savaşçı ruhları ortaya koyma diye tanımlayarak, işte bu kelimeyi alıyor ve “ikinci” ya da “yeni” heimat’ları sorguluyor: Kendine ait olan çevresini ve evini terk eden insan, nasıl ve nerede yeniden evde olabilir?
Dünya nüfusunun üçte birinin, kimi zaman kıtalar aşarak yer değiştirdiği, yaşadıkları yerleri kalıcı ya da geçici olarak başka bir yerle değiştirmek zorunda kaldığı bir zamanda, başka önemli bir soruyu tartışmanın içine katıyor Alman Pavyonu: Heimat nasıl yaratılır?
Almanya, göç ve sonrasındaki hayat ile uzun zamandır iç içe. Kanada, ABD ve Avusturalya gibi ülkelerle birlikte nüfusunun hatırı sayılır bir kısmını yer değiştirmiş bireyler oluşturuyor. Pavyonda ortaya koyduğu soruyla da son birkaç yıldır değil, uzun zamandır gündeminde olan temel kavramları, göç ve mülteciliği, mekan ve kentle bir araya getiriyor.
“Arrival City” (Gelinen Şehir) kitabının yazarı Kanadalı gazeteci Doug Sanders ile işbirliğinde üretilen sekiz tez, serginin strüktürünü oluşturmuş. Metinler analizler, grafikler ve görsellerle somutlaşıyor. Tamamı bir dil üzerine kurulu temanın, metnin soyut ve zorlama boyunduruğundan çıkıp üçüncü boyuttaki karşılığını bulduğunu takip edebiliyorsunuz. Göç edenlerin Almanya’da, çevreyle uyumlu bir hayata sahip olmak için mimari ve kentsel gereklilikleri araştıran ve hepsi “Gelinen şehir” ile başlayan bu başlıklar ise şu şekilde:
…şehir içinde şehirdir.
…her keseye uygundur.
…iş merkezine yakındır.
…enformeldir.
…kendiliğinden inşa edilir.
…zemin kotundadır.
…bir göçmen ağıdır.
…en iyi okullara ihtiyaç duyar.
Pavyon mekanı ise geçtiğimiz senelerden farklı. Dört duvarda yaratılan açıklıklar, pavyonu kapısız, giriş çıkışsız bir mekana dönüştürmüş. Hepsi gündelik hayata, yeni “heimat”larını kurmaya çalışan bireylerle girmiş Türkçe, Lehçe, Yunanca, Sırpça, Arapça vb. dillerini de kullanarak iki dilli küçük kartpostallar da üretilmiş. Bunları “Berlin’in ilk ve tek kuruyemişçisi”nin ya da Köln’deki “Ankara Market”in üzerine işlendiği bez çantalara koyup, bedava ayran içiyor kalabalıklar pavyonda. Bu çok dilli, çok gelenekli, çok kültürlü kurgu, “kendi gibi ve bir arada” yaşamanın -mimari ve kentsel- somut çözümlerini bulmaya dair heyecan veriyor.
Sığınmacılar için üretilmiş konut projelerinin yer aldığı güncel veritabanlarına ise buradan ulaşabilirsiniz.
Ne düşünüyorsunuz?
İlgili İçerikler:
-
Pritzker Ödülleri, Venedik Bienali ve Mimarlığın Marka Değeri
Lerzan Aras, mimarlığın toplumla ilişkisinin dönüşümünü ve bu yaklaşımın kurumsallaşmasında bienal ve ödüllerin üstlendiği rolü kaleme alıyor.
-
Yeni bir Bienalin Eşiğinde: “Aura ve Sergilenebilirlik”*
Bienaller mevsimine girdiğimiz bu aylarda, sanat deneyimine ve bununla ilgili olarak bienallerin tarihine farklı bir açıdan bakmak mümkün mü? Damla Göre, bu soruyu, Walter Benjamin ve sanat eserinin giderek değişen alımlanışı aracılığıyla ele aldı.
-
Acaba Size “Antroposen” Yerine “Antreposen” Diyebilir Miyim?
Eğer mimari kararların da ekosisteminden söz ediyorsak, aradaki farkı ortaya koyan bir mimari eylemsellik, süreci bütünüyle bambaşka bir modele sıçratacak bir kurgulama potansiyeline sahip.
-
17. Venedik Mimarlık Bienali'nde Türkiye Pavyonu’nda Yer Alacak Proje Belirlendi
-
Bir Halk Sağlığı Sorunu Olarak Bienaller
16. İstanbul Bienali’nin, doğrudan veya dolaylı yoldan ilişkili olduğu halk sağlığı problemlerini bertaraf etmesi için, asbestli mekanları terk-i diyar eylemesi tek başına yeterli olmayabilir.
-
17. Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu İçin İkinci Aşamaya Seçilen Projeler Belli Oldu
-
Venedik Bienali 17. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu için Açık Çağrı
-
Vardiya: Esnasında ve Sonrasında
16. Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde mimarlık öğrencilerini vardiyalar halinde sürece dahil eden Türkiye Pavyonu’nu ve düzenlenen 13 farklı atölyede elde edilen birikimi, projenin küratörleri ile konuştuk.