Atipografia - Eşik ve Hazine

EN

AMAA tarafından tasarlanan çağdaş sanat galerisi Atipografia, İtalya'nın Arzignano kentinde yer alıyor.

"Eşik ve Hazine" Mats Bergquist'in çalışmalarına saygı duruşunda bulunmayı amaçlıyor. Tüm projenin anlamı eşik alanında ortaya çıkıyor, böylece giriş, hem sanat eseri hem de kentsel sistem haline geliyor. Ziyaretçi, girişte oluşturulan hacmin içbükey şeklini deneyimleyebilir ve Edward Hopper'ın temsillerini hatırlatan bir çerçevede olduğu gibi, oturma açıklığından kalınlığını algılayabilir. Çevredeki kentsel bağlamın neden olduğu kaosu geride bırakarak bambaşka bir boyuta girmek için bu eşikten geçildiğinde, sanata ev sahipliği yapmak üzere aranan huzur ortamının sağlandığı ilk "gizli" bahçeye ulaşılıyor.

Fotoğraflar: Simone Bossi

Yol, ziyaretçiyi sergi alanına en uzak noktadan içeriye yönlendiriyor. Mekan, yol boyunca her seferinde bir eşik oluşturan kapalı bir geçişler dizisini takip ederek kendini yavaş yavaş ortaya çıkarıyor. Güzergah "siyah eşik" olarak adlandırılan, betonarme bir çerçeveden oluşan yirminci yüzyıl eklentisinden geçip, "mutlak siyah" bir kaplamayla vurgulanan alana ulaşıyor. Bu yöntem, izleyicinin görsel algısına odaklanarak, mevcut binayla kaçınılmaz bir diyalog içinde sanat eserlerini deneyimlemeye uygun bir arka plan oluşturuyor; dikkati katmanlara çekiyor ve aynı zamanda yatıştırıyor. Bütün olarak görünen orijinal duvar sayesinde üçüncü bir eşiğin varlığı algılanabiliyor: Eskiden bir tipografya atölyesi ve ondan önce bir ahır olarak kullanılan yapı, zamanın eklemelerinden kurtularak, özgün ve otantik mekanın keşfine olanak sağlıyor. Arka planda, tuvaletleri çevreleyen, ahşap döşeme ile kontrastı sayesinde ışığı yakalayan bir betonarme hacim yer alıyor. Büyük salonun ucu, ek bir eşik oluşturacak şekilde açılıyor; mekanı genişleten cam ve çelik bir kafes ve bu kafesin arkasındaki iç avlu ortaya çıkıyor. Mattia Bosco'nun heykelleriyle süslü bir Japon bahçesini andıran bu alan, ayrıcalıklı bir bakış açısı ve aynı zamanda bir dinlenme anı sunuyor.

Cam hacim içerisinde üst kata çıkan merdiven yer alıyor. Özel konumuyla merdiven, zamanın geçişini gösteren çok sayıdaki katmanların yeniden düzenlenmesinde kilit bir unsur haline geliyor. Villa ve depo yapıları, cepheleri sayesinde birbirinden ayrılıyor. Merdiven ve betonarme kiriş; ek bir mekanizma, bahçeye açılan üç boyutlu yeni bir eşik oluşturuyor. Bahçe alanı, kendisi de spontane bir sanat eseri olan, mimarsız mimarilerin değişimiyle tanımlanan (Bernard Rudofsky'nin dediği gibi), mekanın hafızasına ve geleneğine katkıda bulunan stillerin ve renklerin karmaşık bir karışımını sunuyor.

Atölyeye girmek için bir eşiğin daha aşılması gerekiyor: Doğal çelikten üretilmiş büyük sürgülü kapı, atölyeye erişim sağlayan başka bir döner pencereyi ortaya çıkarıyor. Dışarıdan görülebilen beton hacim, içeride Borneo'daki bir anaokulundan geri kazanılan ve tüm binanın evsel boyutunu geri getiren çocuk oymalarıyla zenginleştirilmiş ahşap bir zemin üzerinde öne çıkan kesintisiz beyaz bir yüzeyle karakterize ediliyor. Formu ve malzemesiyle bu kaplama, Venedik'in kırsal mimari unsurlarıyla, endüstriyel binaların tipik özelliklerini bir araya getiriyor.

Buradan, sürgülü pencere çerçeveleriyle tanımlanan on metre uzunluğundaki açıklık sayesinde manzara ile sürekli bir bağlantı kurulabiliyor. Zamanın durduğu bu yerde, sanat kendini dışarıya yansıtıyor.

Maket Fotoğrafı: Elena Pellizzer

Güzergahı geriye doğru izlerken, suyu toplayan ve bahçeye akıtan "panoptikon" ziyaretçiyi yakalıyor. Çıkış yolunda, zemin katta, bahçe ve kıvrımlı yol yeniden keşfediliyor. Bu noktada, ziyaretçiyi bir süre daha kalmaya ve deneyimlerini düşünmeye davet eden banklar karşılıyor. Ardından "Eşik ve Hazine" mekanizmasıyla tekrar karşılaşılıyor ve eşikten geçildiğinde projenin sanat, hafıza ve mekan işbirliğiyle sahnelediği o kendine özgü atalardan kalma boyuttan çıkılıyor.

Etiketler: